5.Bölüm

49 5 19
                                    

Multimedya: Deniz

Şuan uyanmış yatakta yatıyordum. Aslına bakıldığında mutlu ve sıradan bir hayatım vardı. Fazlasıyla sıradan... Ya da bu hayatta gerçeğini bilmediğim şeyler yüzünden sıradan geliyordu bana. Belki de saklanan milyonlarca sır vardı perdenin arkasında. Fazla saklamayazlardı elbet çıkardı bir gün ortaya. Ama o gün ben olucakları hazmedebilir miydim? Orası ise muammaydı.

Sadece bir kaç gün önce geldiğim bir aileye ısınmıştım. Evet bunlar benim annem,abim ve dayım olsada bu kadar ısınıp kısa sürede bu denli güvenmem şuan saçma geliyordu. Bir çok kez güvenmiştim zaten. Bir çok insana kolayca ısınmazken buradaki insanların samimiyetine güvenmiştim. Diğerleri gibi olmadıklarını ümit ederek. Umarım bu sefer yanılmazdım.

Yatağımı bırakmak istemesemde yavaşca düşüncelere daha çok kapılıp içinden çıkarmadığımı farkettiğimde yorganı üstümden attım. Esnedikten sonra lavaboya girdim. Elimi yüzümü yıkadım ve sonunda doyamadığım uykumu üzerimden attım.

Mutfağa geçtiğimde kahvaltıda krep olduğunu gördüm. Yanda duran pofidik ayakkabılarımı giyerek paytak adımlarla masaya doğru ilerledim. Hızla oturdum ve sanki birkaç yıldır bir şey yemememişcesine krepe gömüldüm. Cidden harika olmuştu.

Hazırlandıktan sonra servisi birkaç dakika dışarda beklemiş ve 10 dakika içinde okula varmıştım. İlk dersin edebiyat olduğunu gördüğümde ofladım. Benim için edebiyat dahil bütün sözel dersler sıkılmakla geçerdi. Saygımdan uyumazdım da fakat birkaç kez yanlışlıkla dalgınlığıma gelip uyuduğum anlarda olmuştu. Aslında bu olayı saygıya bağlamamak lazımdı. Sadece sıralarda rahat edemediğim için uyuyamıyorum.

Ve bugün geç yatmamında verdiği etkiyle büyük ihtimalle uyuyacaktım. Akşama kadar Deniz ile konuşup ağaç evi ayarlamış ve sonrada aklıma gelen ödevleri yapayım derken epey geç olmuştu. Yavaşca sınıf dolarken içerden giren Aylin'i döndüm ve günaydın bile demeye zahmet etmeyerek "Ben uyuyorum da sonra konuşuruz." Dedikten sonra kafamı sıraya yasladım ve gözlerimi kapattım.

Kolumun dürtülmesiyle kafamı kaldırdım. Karşımda Uzay'ı gördüğümde "Efendim Uzay?" Dedim soru sorar bir tarzda. "Öğle arasındayız. Hep beraber yemek yiyoruz. Gelicek misin? Yok yani akşama kadar da seni bekleyemem." Dedi. Kızgın değildi öyle göstermeye çalışmış ve yalandan kaşlarını çatmıştı. Elimi çatık kaşlarının arasına koyup kaşlarını düzelttim. "Çirkin oluyorsun. Bir daha yapma. Göz retinam bu görüntüyü kabul etmiyor." Dediğimde güldük. "Hadi gel artık." Diyip cevabımı beklemeden kolumdan tuttu. Kantine doğru sürüklüyordu. Etrafıma baktığımda bir köşede abimlerin oturduğunu gördüm. Yanlarına gittim ve "Bana kim alıyor gençler?" Diye sorduğumda herkes kafasını 'ben seni tanımıyorum' casına çevirdi. Hadi ama! Cidden mi? "Tamam ben alırım." Deyip sıraya geçtim.

Aldıklarıma baktığımda karama kısa bir 'benimsin tatlım.' Bakışı atıp abimlere ilerledim. "Akşam Uzaylar felan bize gelicek. Hep beraber yeriz yemekleri. Sizde birbirinizi tanıma fırsatı yakalarsınız." Dedi ağzındaki yemeklerle. Yüzümü buruşturup iğrenircesine "Terbiyesiz ağzını kapa ağzını." Dediğimde güldü ve inadına bana bakarak ağzını açmaya başladığında masadan kalktım. "Sizi tanımıyorum." Dedim ve sınıfa doğru ilerledim boşu boşuna 2 kat inmiştim.

Sırama oturup sona karamı bırakıcak şekilde sırayla yemeklerimi yedim. Karama geldiğinde yavaşca keyfini çıkartarak yedikten somra yanıma Deniz geldi. "Selam canım ben amcanım." Dediğinde 'uzaylı görmüş masum köylü' bakışlarımı ona sundum. "Şey tamam biraz kötü oldu sanki ama..." dediğinde sözünü kestim. "Herneyse gitsene sen." Diye terslediğimde kırılmış gibi oldu. Napam? Kapıda Uzay ve sevgili abiciğimi gördüm. Abim gururlanırmışcasına bakıyordu. Tabii ki bakıcak şu güzelliğe bak yarabbim! Anam babam en güzel resmi çizmiş. Picasso kim?

GÖKYÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin