Multimedya: Uzay
Uzay'ın dilinden
Sabah olduğunu içeri giren annemle farkettiğimde yanımda duran Kamer'e baktım. Dün akşam Aylin ile ilgili konuyu öğrendiğimizde herkes şaşırmıştı. Kamer o an çok kırıldığından onu bizim eve getirmiştim. Zaten evlerimiz yan yanaydı.
Gece boyu uyumamış gibi görünüyordu. Nasıl uyuyabilirdi ki? Hayatta güvendiği üç kişi vardı bunlar Aylin ben ve annesi Fidan teyzeydi. Ama Aylin ve Fidan teyze tarafından tam anlamıyla kandırılmıştı.
Morarmış göz altları ve kan dolmuş gözleri ile duvarları bıkmışlık ve sinir duygularıyla baktığını anlayabiliyordum. Aslında pek sinirlenmemiş gibi görünüyordu ama kırılmıştı. Içindeki o fırtınanın uğultulari kulağıma kadar geliyordu. Ya da midem gurulduyodu. Ne farkeder ki?Ben bu düşüncelerle aklımı kurcalarken "Kalkalım mı artık? Okula geç kalıcaz." diye söylenen Kamer'e baktım. Cidden gidicek miydik okula? "Hadi ama okul mu? Bu halde mi? Siktir git hiçbiyere gitmiyoruz. Hatta gerekirse pembe don giyip depresyona gireriz. Marketten çikolata alırız romatik film açıp salya sümük izleriz veee en güzeli dedikodu yaparızzzz." dediğimde 'Yazık sakat galiba' bakışları üstümdeyken konuştu. "Uzay kalk ve hazırlan eğer pembe don giymek isyorsan da bunu benden yeterince uzaktayken yap"
Ne yani erkeğiz diye depresyona giremez miyiz kardeşim?
Uzatmayıp hazırlanmaya başladım. Yaklaşık 10 dakika içinde tam olarak hazırlandım ve kapıda bekleyen Kamer'in yanına doğru adım atarken serçe parmağıma vuran sehpayla gorgktum. "Sıçtık. Parmak gittiğğ" diye böğürürken kapının orda bekleyen Kamer'in yanındaki kişiye baktım. Lan bu Yıldız. Hadi be rezil olduk. Kendimi bozmadan yürümeye çalıştım parmağım acısada yeterine rezil olmuştum. Yıldız 'a 'Sen burda napcan amk' bakışları atarken "Servise binmek istemedi canım sizinle geliyorum bugün." dedi bakışlarımın manasını çözebiliyordu. Biz bu kızla iyi anlaşıyoz he.
"Taam düş önüme." dediğimde "Burda abim varken sen kim oluyon lan?" dedi ve Kamer'in koluna girdi. 'Asabi ergen seni' diye fısıldadım. Her kitapta ve filmde olduğu gibi 'Duydum' demesi gerekirdi ama bizimki sağır galiba hatta biraz da salak. Ama napçan?
Sınıfın önüne geldiğimizde Yıldız Kamer'e sarıldı ardından "Üzme sen kendini." dedi. Yanıma döndüğünde "Bugün benimle oturucaksın" dedim. Bu söylediğimi direk olarak onayladığında şaşırmıştım doğrusu ama haklıydı insan abisini kandıran biriyle yan yana duramazdı koskoca bir gün. Gerçi o insan sayılmazdı ama... (ehehhehe)
Ders boş olduğundan kafamı sıraya yaslayarak yatmaya başladığımda çantasından yastık çıkartan Yıldız'a "Yok ebenin amı" diye tepki verdikten sonra önüme döndüm. Bu kız cidden okula yastık mi getirmişti??? "Gel beraber kullanalım." dediğinde şaşkınlıka "Olurrr" diye bi tepki vermiştim. Bi anda gelen el işareti ile ağzından tüm harfleri baskın bir şekilde çıkan "NAH" kelimesinin sesleri karışırken durumu ayıktım. Ne vardı beraber kullansaydık.
Zil çaldığında ayaklandım ve Yıldız'ın elinden tutarak Kamer'in sınıfına getirdim. Sınıf kapısının önünde Yıldız'in elini bırakmıştım. Ne de olsa Kamer 'in yanlış anlamasını istemezdim. İçeri girip biraz sohbet ettik ve tekrar çalan zil ile yeniden sınıfa geçtik.
Sınıfta geçen gereksiz saatlerden sonra eve gitmek için yollara düşecektim. Issız... Kurak... Çaresiz... Hiçbir şekilde yürümeyi sevmem ben neden bu işkence ha?
Kamer okul sonrası kursa kaldığı için Yıldız ile beraber gidecektik. Çünkü sabah olduğu gibi çıkıştada servisle gitmek istememişti. Gerçi bu benim için bi fırsattı. Tek başıma sıkılıyordum ve Yıldız ile eğleniyordum. Espiri anlayışı vardı. Hem güzel kızdı yani.
Yolda beraber sessizce yürürken bi anda lafa daldı. "Aaa bugün ağaç eve başlıyoruz." Bunu söylerken ellerini çırpıyordu. "Tek başına koca ağaç evi yapmıycan heralde?" diye sorduğumda "Tek değilim zaten Deniz ile birlikte." diye cevap verdiğinde fazlasıyla şaşırmıştım. Neden ben değil? Neden Deniz? Çevrede başka insan mı kalmadı? Tüm insanoğlunun nesli tükendi mi? Neden? Niye? Whay???
Aklıma gelen sinsice planla sırıtıp "İstersen hiç bulaşma Deniz'e beraber yapalım?" diyerek sorarcasına bi cümle kurduğumda "Hayır Deniz ile anlaştık." dedi. Iyi tamam o zaman. SEN ŞİMDİ GÖRÜRSÜN YELLOZZZ
"Tamam yardıma ihtiyacın olursa her zaman burdayım." deyip göz kırptım. Her zaman ki c00l görüntüm üzerimdeydi. Yakışıklıyım karşimm. "Yok herşeyi halleder zaten Deniz. Sana gerek yok sayın ABİCİK" dediğinde "Hello! Ben Kamer değilim ben Uzay'ım." diye cevap verdim. Bu kız fazla mı maldı? "Salak onu biliyom ama sende benden büyüksün tabii bir de sınıfta kalmasaydın."
"1. si sınıfta kalmış olabilirim pek çalışkan olduğum söylenemez çünkü 2.si ise abi deme lazım olur." bu cevabımı duyduğunda yüzünü buruşturdu ve "Kaçıncı yüzyıldayız hâlâ 'Abi deme lazım olur.' cümlesini kullanıyo musun cidden?" diye karşılık verdi. Kız haklıydı ama napçan?
Eve gittiğimde dıkındıktan sonra okul kekosundan aşırı yakışıklı, tatlı, karizmatik, sempatik halime bürünerek dışarı çıktım. Yıldız ve Deniz' i izleyecektim. Deniz'e hiçbir zaman güvenmemiştim. Bundan sonra da güveneceğimi hiç sanmıyordum. Hele de Yıldız'a göz koymuşken.
Bunları düşünerek kaldırımda son bir adım attım ve Yıldız'ı gördüm. Ve yavaşca Yıldız'ın yanına doğru ilerleyen özürlü şahısı. Evet evet aynen Deniz. Onların yanına gitmeyi düşünmüyordum tüm olanları izleyecektim. Sonuçta birlikte vakit geçirmeleri pek hoş değildi. Ve bunu birileri duysa hiç hoşlanmazdı.
Tüm günümü onları izleyerek geçirdim ve sonunda hava kararınca eve gidecektim. Kamer bugünde bizim evde kalacaktı. Tam eve gitmek için adım atacakken omzuma yüklenen ağırlıkla arkama döndüğümde Kamer'i gördüm biraz daha geride ise Aylin vardı. Aylin'e doğru bakarak sorarcasına bir bakış attım. "Barışmadık hatta konuşmadık bile sadece arkamdan geldi." diye cevap verdi Kamer. Sadece kafamı sallayarak onaylamakla kaldım ve beraber evin yolunu tuttuk.
Eve geldiğimizde ben kendi yatağıma Kamer ise üniversiteye gittiği için evde olmayan abimin yatağına uzandı. "Hâlâ depresyona girmemekte kararlı mısın?" diye sorduğumda "Lan bi sus" dedi ve biraz durakladıktan sonra devam etti "Pembe don giyip deprosyana girmek yerine bizim evden bilgisayarı al da bi online oyun atalım."
"Bak bu da güzel fikirmiş. 5 dakikaya gelirim." dedim ve evden çıktım. Kamerlerin evine geldiğimde Deniz ve Yıldız fazla ve gereksiz bi yakınlık içerisindeydi. 'Ben bu fırsatı kaçırır mıyım. Şimdi sıçtın Yıldız.' diye fısıldadım ve cebimde duran telefonu elime alıp 1-2 fotoğraf çektikten sonra yeniden cebime koydum ve onların yanına giderek Yıldız'a dönerek "Abin bilgisayarını istiyo." dedim. Bana cevap vermeden içeri geçti ve elinde bilgisayar çantasıyla geri geldi. Ben de ona cevap vermeden elindeki çantayı aldım ve eve geldim.
"Al" dedim Kamer'e doğru bilgisayarı uzatarak. Sonra devam ettim. "Benim canım oynamak istemiyo sen oyna." dedim. "Sen bilirsin." diye karşılık verdiğinde bugün çektiğim fotoğraflarla ilgilenmeyi planlıyordum. Biraz montaj ile harika olabilirlerdi. Neden olmasın ki?
Telefona bi montaj uygulaması indirdikten sonra hemen montaja geçtim. Yıldız ve Deniz 'i biraz daha yakınlaştırarak 1-2 oynama yaptığımda tam ifşalık bi fotoğraf olmuştu. Geriye kalan tek şey ise bunu Kamer'e göstermekti. Ya da bir koz olarakta kullanabilirdim. Bi anda gelen cesaretle kozu felan boşverip cümleye başladım. "Kamer bi gelsene. Birşey göstermem gerek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜ
Teen Fiction🎵Ne istersen görürsün gökyüzüne bakarsan, 🎵Ve istersen ölürsün gözlerini kaparsan.🌙 Başta Yağmur yağdı ardından Güneş açtı. Gökkuşağı fazlasıyla güzeldi ancak kimse Yıldız kadar eşsiz değildi. Ya Uzay'da parlayarak eşsizliğini ortaya sunacak ya d...