Abimi diğerlerinden ayrı kılan özelliklerden biri de buydu. Anlattığım duruma karşın bana acımamıştı aksine gurur duyarmışcasına bakmıştı ve bu beni mutlu etmenin yanı sıra onu özelleştiriyordu.
Abime ödev yapmam gerektiğini söyleyip nazikçe kovduktan sonra dolabımın yan tarafında bulunan ilaci içtim bipilar hastalığım yüzünden ani ruh değişimleri yaşayabiliyordum. Ve mutlu olduktan hemen sonra kızgın bir hal almamın yan etkisi ile arada vücudum titriyordu.
Titremem tam anlamıyla geçtiğinde dıkınmak için mutfağa yöneldim. Çünkü yemek önemli...
Girdiğimde ne zamandır burada olduğunu bilmediğim Aylin ve Uzay koltukta oturuyorlardı. Aylin'e başımla küçük bir selam verip mutfapa yöneldim. Arkamdan gelen adım seslerininin kime ait olduğunu anlamak pekte zor değildi.Mutfağa geçip buzdolabını açtığım sırada arkamdan bir el çıkıp kapağı kapattı. Arkamı dönüp hiç pas vermeden kenara geçtim. Ensesini kaşıyıp "Şey Selam" dediğinde içimden ne kadarda yüzsüz olduğunu düşünüyordum. "Ne var?" Diye kısa keserek bu anın bitmesini diledim. "Sadece mutlu olabileceğimi düşündüm ben niyetimin seni üzmek olmadığını biliyor olma-" hadi ama bu saçmalığa daha fazla dayanabileceğimi felan mı düşünüyordu?
"Onu daha unutamamışken, hala daha telefonunun zil sesi yükseldiğinde içindeki umut onun aradığını söylerken, içinde bir yerlerde beni seviyordur diye kuruntu yapıpta yanında olmadığı her saniye üzülen biri mutlu olabilmek için beni kullandı. Peki soruyorum. Bu şekilde beni nasıl üzmeyeceğini düşündün?" Diye sordum sakince. Sanırım bu olaya karşı fazla sakindim. Ki zaten o beni bu kadar çok kırabilrcek kadar da değerli değildi.
"Bunları nereden biliyorsun?" Diye sordu. Yüzündeki şaşkınlık beni güldürmek istesede ortamdaki kasveti bozmadım. "Çünkü bende tattım." Dedim. Ama benimki seninkinden çok farklıydı be Uzay. "Bak cidden özür dilerim." Dediğinde hızlı davranarak "Deniz ile benim fotoğrafımı çekip montaj yaptığın için mi yoksa beni kullandığın için mi?" Diye sordum gözlerinde pişmanlık vardı. Bu beni alakadar etmiyordu. Ben onlar küsmesin diye abime gerçekleri söylemeye bile cesaret edemeyen zavallı bir kızdım.
"Sanırım artık abinde öğrendi." Diye seslenen Uzay'a karşın abimin sinirle soluması beni korkutmuyordu. Ne yaptıkları zerre umrumda değildi. Artık diğerlerini düşünmekten kendimi düşünemez oluşumun kırık cam parçaları kaplıyordu bedenimin tümünü. Sizce yeni bir defter açılır mıydı ki eski defteri kapatamadan? Düşüncelere boğuluşum artık boğazımı boğmaya başlamıştı. Sanki yutkunamıyordum. Ağlamak acizlik gibiydi benim için. Sustum ne kadarda yutkunabilsemde... onları izledim bir süre. Hepsi sessizdi. Onları umursamayarak kendi odama doğru adımladım. Diyorum ya umrumda değildiler.
Kapıyı sertçe kapatarak yatağa yayıldım. Sesleri duyuluyordu ama karışıktı. Sadece birkaç dakika soyutlanmak istedim. Şuan burda değilmişim de istediğim yerdeymişim gibi düşündüm. Kulaklıklarımı takarak yatağın köşesine bacaklarımı çekerek oturdum. Sadece birkaç dakika sakin kalabilmeye şuan çok ihitiyacım vardı. Ama aklımdaki düşünceler bir türlü çıkmıyordu. Hızla yataktan kalktım. Kıyafetlerimi çıkartarak kendimi suyun altına attım.
Su bedenimdeki bütün hayal kırıklıklarını götürüyordu. Yavaşca süzülen kırıklar yara açıp kanatsada bu bana iyi geliyordu. Nedense o an içim içime sığmamış nefes alamaz olmuştum. Patlamak istemiyordum. Çünkü ben kalp kıramazdım. Aşkı tatmıştım ama benimki farklıydı. O mutlu olduğunda benim dr mutlu oluşum, o üzüldüğünde benim ölüşüm, onun mutluluğu için üzülüşüm. Ben buydum. Ama bizim aramıza ilk başkaları sonrada ayrılık girmişti.
Ama ben onun gibi değildim. Onun sevdiğiyle mutlu olması için kendim üzülmüştüm fakat o kendisinin mutlu olabilmesi için üzüyordu. Siz daha hiç kazanamadığınız birini kaybetmiş miydiniz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜ
Teen Fiction🎵Ne istersen görürsün gökyüzüne bakarsan, 🎵Ve istersen ölürsün gözlerini kaparsan.🌙 Başta Yağmur yağdı ardından Güneş açtı. Gökkuşağı fazlasıyla güzeldi ancak kimse Yıldız kadar eşsiz değildi. Ya Uzay'da parlayarak eşsizliğini ortaya sunacak ya d...