7.Bölüm

26 2 1
                                    

Multimedya: Yıldız 💥

Uzay'ın ağzından:

"Kardeşim bakamam. Oyun oynarken rahatsız edilmek istemediğimi biliyorsun." Dedi sessizce. Oyun oynarken rahatsız edilirse sinirlenirdi. Eğer birkaç kez daha dürtsem bir fırtına kopacak gibi gözüküyordu. Ben ise bu resmi ona şuan göstermekte kararlıydım. Telefonu aldım ve bilgisayarın önüne tuttum. İlk başta kafasını sağa kaydırıp oyununa devam eden Kamer, ben telefonu sağa kaydırınca resme odaklandı.

"Bu ne lan?!" Diye bağırdığında az önceki sessizlikten artık eser kalmamıştı. Kamer'in kanında kaynayan abilik duygusu fazlasıyla gözlerine yansımıştı. Gözleri sinirle parlıyor ellerini sıkışından ne kadar sinirli olduğu belli oluyordu.

Neden bunu yapmıştım ki?
Amacım ne idi?

Açıkcası nedenini bende bilmiyordum ama Deniz'i sevmiyordum ve Yıldız ile olması hiç hoşuma gitmiyordu.

Kamer'in gözlerindeki öfke, harlanmış bir ateş gibi parlıyordu. Şuan en yakın arkadaşımı kandırıyordum. Ve bu hiç güzel bir his değildi. Gözlerindeki o ateş giderek yangına dönüyordu sanki. Her geçen saniyede daha fazla harlanıyordu.

  2 saniye içinde kucağındaki bilgisayara aldırmadan aniden ayaklandı ve kapıyı çarparak dışarı çıktı. Az önce tamamen çevreyi saran o ölüm sessizliği yine almıştı yerini. Onu ikinci defa bozarak bi küfür mırıldandım ve Kamer'in ardından yürümeye başladım. 

  Deniz'i görmesiyle boğazına yapışması bir olmuştu. Elleri hızlıca Deniz'in boynuyla bulaştığında o gereksizin nefes almaması için gerek derecede boğazını sıktı. Deniz'in daha az önce öfkeyle sıktığı elleri şuan Kamer'in suratıyla buluşmuştu.

   Onları ayırdıktan sonra Yıldız abisini içeri geçirmişti ama biz hâlâ kavga ediyorduk. Daha doğrusu  ben onu dövüyordum her şeyin intikamı olarak.

Onun yaptıklarının intikamı olarak. Onun sebep olduğu herşey içindi bu. Nedenin o olduğu herşey için. Beni yıkan herşey için.

  Öfkem hafifledikten sonra tek kelime dahi etmeden yakalarından tutarak yumruklar savurduğum gereksizi salarak arkamı döndüm ve yavaşca adım atmaya başladım. Arkam dönüktü ama biliyordum şuan bana öfkeyle bakıyordu.

  Eve geldiğimde yatağa uzandım. Herşey sebebi bendim aslında. O montajı yaparak hem Yıldız'a hem de Kamer'e kötü bir gün yaşatmıştım. Amacım neydi bilmiyordum. Ne içindi bu çaba?

  Uykuya daldım herşeyi unutarak uykuya daldım. Aslında unutmamıştım herşeyi hatta hiçbirşeyi. Sadece ara vermiştim düşünmeye. Düşündükçe delirmeye.

  Göz kapaklarım birbirlerinden yavaşça vedalaşırken uykusuzca homurdandım. Uykum vardı fakat uyumak gelmiyordu içimden. Saate baktığımde 4'tü okula gitmem için yaklaşık 3 saat vardı. Yavaşca ayaklandım ve yine aynı hızla kapıyı açtım. Dışarı çıktım ve etrafı süzdüm. Gördüğüm şeyi idrak etmeye çalışırken gözbebeklerim takılı kaldı o manzarada.

  Yıldız ağaç evi yıkıyordu zaten tamamlanmamıştı ama yapılan kısmın yarısı yıkık dökük olmuştu. Binanın kenarına sığınarak izledim ve  düşündüm. Neden yapıyordu bunu?

  Hırpaladı, hırpaladı ve sonunda ağaçeve zarar vermeyi keserek yorgunluktan diz çöktü çimenlere.

  O an bi yağmur başladı gökyüzünde, gökyüzünü aratmayan mavi gözlerinde. Yanına gitmekle yükümlü hissediyordum kendimi. Onun gözlerinden yağmur yağıyordu. Benim içimde kopuyordu fırtına. Ama Yıldız'dan hoşlandığımdan felan değildi. Suçlu hissettiğimdendi.

GÖKYÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin