''Ay uh, derin nefes al ver. Uh, uh, uh!'' Ali'nin tepkilerine gülmekten işini yapamayan Leyla iki de bir Ali'nin beyaz ayakkabısını tekmeliyordu.
''Ali kızın dikkatini dağıtma amına koduğum!'' Eren'in isyanıyla Ali Hale'nin elini daha çok sıktı ve ıkınmaya başladı.
''Ali orospu Ali, amına koyim Leyla, canım acıyor!'' Hale'nin acı çığlıklarıyla Leyla derin bir nefes aldı ve mırıldandı.
''Sezaryen olacak.'' Sandalyeden kalkarak acil doğumhanesinin kapısının düğmesine tıklayarak kapının açılmasını sağladı. Masanın arkasındaki iki hemşireye dönerek ''2 nolu ameliyathaneyi hazırlayın. Prematüre sezaryen.''
Kağan ağlayan Ali'nin kafasını okşadı ve mırıldandı. ''Ali çocuğun doğacak sakin ol! Bende sezaryen doğumum.'' Ali hiddetlendi ve koltuğu fırlatarak bağırmaya başladı.
''O daha 7 aylık. Akciğerleri bile tam anlamıyla gelişmedi Kağan! O... O yaşayamayabilir!'' Sona doğru kısılan sesiyle Hale'ye baktı. Yarın baygın karısı konuşamıyordu, boş boş bakınıyordu. Esra duvarın kenarından çekilerek Hale'nin saçlarını okşayıp mırıldanmaya başladı.
''O senin oğlun olacak. Çok yakışıklı olacak, babasıyla gezecek tozacak, kızları kapıya dizecek. Bak gelişecek o kaslı kocaman olacak. Babası gibi güzel saçları, Eren ağabeyi gibi efsane gözleri, Kağan amcası gibi güzel bir gülüşü olacak. Sana benzeyecek. Çok kibar, duygusal olacak. Kimseyi üzmeyecek. Leyla ablası gibi zeki olacak. Ben kötü bir insanım ama istersen benden de bir şeyi olsun.'' Hale gülümseyerek tepesindeki Esra'ya baktı ve burukça gülümsedi.
''Açıl, açıl, açıl. Ali kaldır karını koy sedyeye.'' Leyla hızlıca içeri dalınca Ali kurtulmaya çalıştığı şokla sendelenerek Hale'yi sedyeye aldı.
2 saat sonra...
''Niye çıkmıyorlar Kağan? Sikeceğim!'' Ali duvarları yumruklarken Esra da ağlamaya başlamıştı. Eren ona göz ucuyla baktıktan sonra Ali'ye döndü.
''Ya kardeşim ameliyata senin can dostun Leyla girdi. Hale'yi bırakmaz.'' Eren sakinlikle yaklaşınca Kağan devam etti.
''Benim müstakbel eşim işinin ehli be...'' Kağan sözüne tam devam edecekken kanlı elleriyle profesör doktor çıktı ameliyattan. Ameliyathanenin kapısı açıktı. Doktor buruk bir ses tonuyla konuştu.
''Ya anne ya çocuk?'' Ali beyninden vurulmuşa döndü. Önce gözleri doldu, ardından hıçkıra hıçkıra ağlayarak yere çöktü. Hıçkırıklarıyla sarsılırken içeriden Leyla'nın yorgun sesi duyuldu.
''Hadi teyzecim, yaparsın sen! Hadi be teyzecim.'' Profesör şaşkınlıkla ameliyathaneye döndüğünde Leyla'nın çocuğu aldığını ve kalp masajı yaptığını gördü. Ameliyathanenin kapısı sonuna kadar açıktı. Herkes onları izlemeye başladı.
Ali heyecanla gülümsedi. ''Leyla, kurtar oğlumu.'' Kağan Leyla'ya baktığında bir kez daha gurur duydu. Eren ve Esra da şokla sarsılmıştı.
''Leyla sen ne yapıyorsun? Annenin de bebeğin de hayatını tehlikeye atıyorsun!'' Doktorun hiddetine dağılmış saçları ve kızarmış gözleriyle Leyla cevap verdi.
''Ben bu çocuğun teyzesiyim. Onu ölüme terk edemem. Annenin durumu iyi, siz onu kapatın ben bu bebeği yaşatacağım!''
Ali dolu gözlerle kahkaha atarak bebeğine baktı. ''Küçük...'' dedi sadece. Kağan ve Eren de birbirine bakarak mırıldandı. ''Amca olduk.''
''Bu. Tam. Anlamıyla. Bir. Mucize.'' Profesörün her bir kelimesini vurgulamasıyla tüm dikkatler ona döndü. Bebeğin kalp atışı normaldi.Akciğerleri sağlamdı, ağlıyordu, nefes alıyordu.
''Baba oldum!''