Eren: Hastanede misiniz gari
Kağan: Sorma aq Ali bizi bir bırakmadı
Leyla: İşin ne benimlesin köpek
Ali: MERHABA BEN BABA OLDUM PİÇLER
Hale: BENDE ANNE
Leyla: Teyze oldum agagagagag
Eren: Millet Esra nerede?
Leyla: En son benimleydi üzgün diye evine yolladım
Kağan: Taksi tuttuk işte
Hale: Ara bir daha
Ali: Ya amına koduğumun Kağan'ı
Ali:
Hale: Örtüm su oldu piç dşsbfşksbşgbih
Leyla: Acile bir hasta gelmiş
Eren: Esra da hala açmıyor
Leyla: Açamaz
Leyla: Çünkü acildeki hasta o
Hale: NE
Ali: Siktir acile geliyoruz
Kağan: Bırak telefonu amık kalk
Leyla: Gelmeyin beni de attılar dışarı yakınıyım diye
Leyla: Kağan Ali'yi de al Eren'e gidin
Leyla: Bende Hale'nin yanına çıkıyorum
Eren şokla ne yapacağını şaşırmıştı. Esra, onu aldatmış olsa da onu hala seviyordu. Kalbi onun için atıyordu, gözleri onun için görüyordu. Ona bir şey olsa yaşayamam derken ciddi olduğunu hissetti bir anda. Telefonunu sakince oturduğu koltuğa bıraktı ve istemsizce akan gözyaşlarını durdurma girişimine girmeden sakince ölmeyi bekledi.
Ali, Kağan'la birlikte çoktan yol çıkmıştı. İkisi de ne olursa olsun Esra'nın iyi bir arkadaş olduklarına inanıyorlardı ve Eren'in halini düşünemiyorlardı. Kağan ''Daha hızlı gidemez misin? Eren kendine zarar verir!'' diye hiddetlenince Ali ona bakarak gaza biraz daha yükledi, vitesi attı.
Eren'in kaldığı butik otele gelince hızla lobiden geçerek Eren'in kaldığı odaya gittiler. Kapının yarısına kadar açık olduğunu görünce Kağan tedirginlikle kapıyı itti. Bun 1+1 odada Eren küçük sarı koltukta sessizce oturuyor ve ağlıyordu. Ali Eren' gidip sarılınca Eren'in ağlaması şiddetlendi. Koskocaman adam gözlerinin önünde küçücük kalmıştı. Kağan yağmurun şiddetlendiğini görünce Eren'in bavulundan 3 tane hırka çıkararak birisini Ali'ye verdi. Diğerini kendi giydi. Birini de Eren'e giydirdi. Eren konuşmuyor sadece hıçkırıyordu.