Izaya Orihara, bir kez daha pişmanlığın bedenine yayılıp onu ele geçirmesini sessizce seyirci kalmış ve en ücra köşelerindeki bu acı hissizlik içinde boş gözlerle kendisine olacakları kabullenmişti. Aslında en büyük pişmanlığı doğduğundan beri içini kemiren, en büyük korkusu olan ve onu günden güne ilaçlarla zehirleyen omega oluşuydu.
Bedeninin bir vücudun kucağında olduğunu fark edip çırpınmasının ardından kısa bir süre geçmişti ki vücuduna saplanan iğneyi histerik bir acı ile titreyerek hissetmişti. Kanına karışan güçlü dozdaki sakinleştirici beynine bir uyuşturucu etkisi yaparken bedeniyle olan tüm hakimiyetini kaybederek gözlerini içinde bulunduğu dünyaya bir süreliğine kapamıştı. Tiksinerek dinlediği Daichi'nin mide bulandırıcı ses tınısı yok olmuş ama kahkahaları ve zafer nidaları bir süre daha uyuşuk beynini taciz etmeye devam etmişti.
Ne zaman uyanacağı ya da nereye gittiği konusunda hiçbir fikri yoktu. Alfalardan koruyamadığı bedenine ya da arabanın bagajında bağlanmış bir hâlde yatan sevgilisi Shizuo'ya ne olacağını bilmiyordu.Daichi, üstüne yatan baygın ve oldukça savunmasız Izaya'nın bedenini kolları arasında sıkıca tutarken kendi zaferini ve kalesinde yapacağı kutlamaları düşünüyordu. Küçük bir düğün düzenleyecekti.
Bir yandan Izaya'nın saçlarına burnunu sürterken, minik kulağına verdiği nefeslerinin arasından fısıltıyla ona olacakları anlatmaya başlamıştı.
"Çok uğraştım seninle Izaya, bana sanki sapık olan benmişim ve senin eşin ben değilmişim gibi davrandın, ama ailen seni bana verdi ama sen benimle savaştın bak şimdi, sonunda yine kazanan ben oldum o salak sarışın alfa değil. Şunu unutma ki her zaman kazanan ben olurum. Bana direnme çabalarını takdir ediyorum ama bu boşuna çabaların sadece seni daha fazla arzulamama neden olduğunu hiçbir zaman kavrayamadın. Başbaşa kaldığımız zaman sana yapacaklarımı bol bol düşünme fırsatı sağladın benim için ve bende sana ve senin kendini alfa sanan saçma ve gereksiz eski sevgiline lâyık, bir düğün ve gösteri hazırladım. Ben hatırladığım muhteşem düğünümüzle seninle evlenirken bir köşede her türlü işkenceyi yaşayacak bagajdaki sevgilin olacak ve sen ne kadar bana karşı koysan da bedenini müstakbel eşine açmak zorunda kalacaksın."
Daichi, Izaya'yı kucağına yatırıp ellerini ve bacaklarını kopması imkansız olan sağlam iplere bağlamıştı. Daichi'nin şoförü, efendisinin yansımasını dikiz aynasından âdeta kanı donmuş bir şekilde zihnini saran korkuyla izlerken masum omega için kalbinde derin bir merhamet beslemişti ama kimsenin Daichi'nin karşısına çıkacak tek bir parça bile cesareti yoktu.
Ölü kasaba olarak bilinen ve hiçbir sesin bir fısıldaşmadan öteye gidemediği kalenin kapısı Daichi'nin adamları tarafından açılmıştı. Daichi'nin arabası kasabasına girmiş ve güçlü alfa arabadan kucağında taşıdığı eşini alarak kasaba ve aynı zamanda onun kalesi olan evine varmıştı.
Kasabada yaşayan sefil halk Daichi'yi gördüğünde güvenli bir yer bulma umuduyla korku içinde etrafa saçılırken alfa yönetici "zavallı ve değersiz ruhlar" olarak gördüğü halkı umursamamış ve bütün dikkatini ve ilgisini, kucağına taşıdığı adamı güvenle evine-kalesine- götürmeye, vermişti.
Daichi'nin her emrine hayatları söz konusuymuş gibi bağlı olan güvenilir ve korkak adamları arabanın bagajını açmış ve Shizuo'nun hâlâ felç etkisinde olan bedenini acımasızca yerde sürüklemeye başlamışlardı.
Daichi Izaya'yı önceki sefer getirdiğinde kaçmayı başardığı yatak odasına bıraktıktan sonra taş duvarlarla korunan mahzene inmiş ve eline ulaşan Izaya ve Shizuo'nun evlilik belgelerinin orjinallerini yakarak tamamen yok etmişti.
Shizuo'yu adamlarına teslim edip bağlamalarını ve gerekli güvelik önemlerini almalarını belirttikten sonra alfa damat için geriye yapılacak tek şey omega gelinini düğüne hazırlanmak kalmıştı.