"Uyanmıştım, neden uyandım ki onun olmadığı bu lanet dünyaya diye düşündüm kendi kendime. O yoksa benim var olmam için nasıl bir sebep olabilirdi ?
Onun yanına gitmeyi istiyorum. Beni o tanıdık gülümsemesiyle kendi cehenneminde karşılamasını, elimi tutmasını, beni küllerime dönüştürüp acımadan aşkıyla kavururak yakmasını istiyorum.
Daha önce hiç bu denli güçlü hisler beslemeyen kalbimi ve bedenimi onun yanında istemem yanlış mıydı ?Başım çatlayacak gibi ağrıyor dün gece ne içtim bu kadar ?
Kabul ediyorum onu çok özlüyorum.
Aşkım, eşim, minik ellerini ve ince telli zarif siyah saçlarını öpmeye doyamadığım omegam, nefesine nefes katmak istediğim dünya üzerindeki en güzel varlık, benim olan kusursuzluk abidesi... O artık benimle değildi. Bu yüzden neden gözlerimi onun olmadığı bir sabaha açmalıydım ki ? Onun olmadığı saniyelerle yüzleşip pişmanlık içinde kendimi onun hayaliyle boğmak istemiyorum.
Yeterince alkolle dünyanın dibine vurmak istiyorum ama dünya üzerinde o kadar alkol yoktur.
Rüyalar ve bitmek bilmez halüsinasyonlar, beni uyandırmak için yanıma gözlerini dünyaya kapatıp toprağın altında uyuyan sevgilimi getirmiş gibiydi.
Oysa kollarımı sardığım üstümde uyuyan o küçük beden onun olabilir miydi ? Bu hayaldi değil mi, tıpkı dün gece hayalimdeki gibiydi işte... Gerçek olmak için beni kandıran küçük pirem, minik eşim beni hiçbir zaman yalnız bırakmıyor, ben de bıraksın istemiyorum. Ölene kadar o kaçsın hiç düşünmeden peşinden koşmaya başlayayım. Dinlenmek için bir saniye bile durmam. Yeterki kahkahalarını duyayım gıcık olsa da duymalıyım, onun sessizliğini dinlemek istemiyorum. Onu capcanlı karşımda istiyorum. Bedenimi hedef tahtası da yapabilir bunun bir önemi yok.Izaya bana sevmeyi öğretmişti.
Bir canavarın küçük bir pireyi nasıl deli bir aşkla seveceğini fark etmemişti.Her şeye rağmen o gelemez bu yüzden dün gece ölmeyi kendime yakıştırmıştım.
Bana canavar diyen insanların asla bilemeyeceği bir ölüm daha doğrusu bu bir kavuşma olacaktı. Tam kendimi vurmak için yataktan kalkmıştım ki kapı çalmıştı."Shizuo Heiwajima, dün gece olanların beynine hücum etmeye başlamasıyla gözlerini açmış ve hızla yatakta doğrulmuştu. Ağrıyan kafası düşüncelerini tartıyor ve her şeyi gözlerinin önüne seriyordu ve şu anda kucağına bir beden yatmaktaydı.
Shizuo'nun üstünde yatan minik beden, sarışın adamın aniden yatakta doğrulmasıyla yatağın diğer tarafına savrulmuş ve sinirle tekrar uyumak için yalvaran gözlerini açıp karşısındaki adama sorgularcasına bakmaya başlamıştı. Sevimli yüzünden anlaşıldığı üzere uykusunun bölünmesinden rahatsızlık duyduğu belliydi. Bu rahatsızlık konuştuğu sinirli ses tonundan da hissediliyordu.
I-"Shizu-chan, çok kibar bir uyandırma şeklin var. İnsan omega eşini öper, dokunur mutlu eder sense beni yataktan atıyorsun. "
S-"I-iiizaya"
Shizuo Izaya'yı karşısında gördüğü anda kalbinde saplanan ağrı ve geçirdiği şokla nefes almayı unutmuştu. "Bu bir hayal olmalı" diye düşünmüştü ilk başta. Kalbi oldukça hızlı atıyordu. Hayali bile onda böyle şiddetli bir etki yaratmıştı. Gerçekten hayal miydi önündeki harika varlık. Izaya'yı bu kadar detaylı ve kusursuz bir şekilde hatırlamak Shizuo için olması imkansız bir süper hafıza demekti ve Shizuo bu zekaya sahip değildi.
Izaya'ya dokunmak isteyen elini kaldırmaya çalışırken bedeni ona ihanet edip hareket etmemiş ve kendini çaresiz bir şekilde hissetmişti sarışın adam. Omegasının gerçek olup olmadığını kontrol etmeliydi. Bedenini zorlayarak elini kaldırmış ve avucunu Izaya'nın yumuşak yanağına yerleştirmişti.