(5) Mutlu Sonlu Kitaplar.

232K 12.8K 24.8K
                                    

“Bir tutam huzur bıraktı ellerime ve ben, onu benden tekrar alacağı günü beklemeye başladım.”


Koridorda amaçsızca yürürken, parmaklarım destek aldığım duvarın pürüzsüz yüzeyinde geziniyordu. Elini çek, iki adım at ve tekrar duvara dokun. Her iki adımımda bu eylemi tekrarlıyordum. Her yer karanlıktı ama karanlık beni korkutmuyordu. Odamı özlemiştim ve sonunda beş yıldır kaldığım odama geri dönüyorum. İki gün önce odamda küçük bir tadilat yapacaklarını söyleyip beni başka bir odaya almışlardı. İtiraf etmeliyim ki kitaplarımdan uzak kalmak berbat hissettirmişti. Kapımın önüne geldiğimde afallayarak duraksadım. Duvardaki düğmeye bastığımda tüm koridor aydınlandı. Bakışlarımı kapıya odakladım çünkü beni afallatan odamın kapısıydı. Sıradan metal kapım değişip çelik bir kapı haline getirilmişti. Beni asıl şaşırtansa kapının üzerinde herhangi bir anahtar deliği veya tutacağım bir kapı kolunun olmamasıydı. Kapının sol köşesinde kare şeklinde siyah, özel bir bölme dışında bir şey yoktu. Afallayarak yanımda bana eşlik eden güvenliğe baktım. Yüzündeki şaşkın ifadeye bakılırsa onun da bu değişiklikten haberi yoktu. Kare şeklindeki bölmeye eliyle dokununca kırmızı bir ışık yandı.

“Sağ elinizin içini açın ve sistemin taraması için dokunun lütfen,” diyen ses kapıdan gelmişti.

Kapı konuşmuştu.

Korkarak bir adım geriye gittim çünkü ilk kez böyle bir şey görüyordum. Yanımdaki güvenlik kaşlarını çatarak sağ elini kapıdaki özel bölmeye uzattı. Fakat on saniye içinde kapı tekrar konuştu. “El taraması uyumsuz,” demişti.

Güvenlik tekrar denedi yine olmadı. İyice sinirlenmiş olmalı ki elini sürekli kapıdaki sisteme bastırdı ama kapı hep aynı cevabı veriyordu. Uyumsuz. En sonunda yanımdaki adam kızdığı için kapıya sert bir tekme attı. “Zorla giriş tespit edildi! Güvenlik sistemi 60 saniye içinde devreye girecek. 59, 58, 57, 56.” kapının söyledikleriyle dehşete düşmüş bir halde birbirimize baktık.

Aceleyle cebimdeki not defterini ve kalemi çıkardım. Hızla bir şeyleri yazarak kâğıdı ona uzattım. “Kapıya şiddet uygulamak zorunda değildin!”

Kâğıtta yazanları okuduktan sonra afallayarak bana baktı. “Şiddet mi? Sadece küçük bir tekmeydi Yeşil Hanım.” O bana cevap verirken kapı hâlâ sayıyordu.

Cebindeki telefonu çıkartıp bir yeri aradı. Gözleri kapının üzerindeki 30 saniye sayısındaydı. “Müdür Wood, Bayan Başar’ın kapısı değişmiş içeri giremiyoruz. Ve daha kötüsü kapının güvenlik sistemi devreye girmek üzere,” dedikten sonra karşı tarafı dinlemeye başladı. Acaba güvenlik sistemi devreye girince ne olacaktı?

Kapının üzerinde son 10 saniye yazısını görünce korkuyla geri geri gitmeye başladım. “Ya bize elektrik fışkırttırırsa? Duman da çıkarabilir, acaba gaz bombası atabiliyor mu? Aman Tanrım ya en kötüsü patlarsa!” İçimden konuşmam beni daha çok korkutmuştu.

Güvenliğe arkamı döndüm. Kaçmak için bir adım atmıştım ki güvenlikçi şahıs tişörtümün ensesinden tutarak beni yakaladı. “Kaçmayı unutun Yeşil Hanım çünkü sistem sadece sizin parmak izinize programlanmış.” Yaptığı kısa açıklamayla tişörtümü bıraktı. Hangi ara parmak izim alındı da kapıdaki sisteme programlandı. Şu iki günde beni çok fazla uyutmalarının altında bir şey bekliyordum ama böyle bir şeyi beklemiyordum!

Bu kapıyı yapanı bir elime geçirirsem!

Akşam akşam yaşadığım adrenalin yüzünden kalp atışlarımın hızlanmasını görmezden geldim ve elimi 3 saniye yazan bölmeye bastırdım. Yeşil bir ışık tırnak uçlarımdan başlayıp bileğime kadar elimi taradı. Hâlâ bir patlama bekleyen bedenim korkuyla olacakları bekliyordu. Kapıdaki sistemden, “El taraması başarılı, iyi günler Bayan Green,” diyen bir ses gelince kaşlarımı çattım. Kapının bana babamın soyadıyla hitap etmesi yüzünden bir tekmede ben attım.

ÖTANAZİ OKULU(Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin