Acı çekmek ne kadar zor öyle değil mi? Bunalıma giriyorsun, sanki herkes senin üstüne geliyor sonra aklına en eskilerden bir kötü anılar her bir zerresine kadar canlanıyor hemde fazlasıyla. Ölüyorsun yaşıyorsun ama sonra tekrar ölüyorsun. Yani kısaca acı çeken bizler yaşarken ölüyorduk. Canımız yanıyordu ama kimseye birşey demek istemiyorduk. Hatta onlar mutlu olsun diye onlarında acısını yüklenmek istiyorsun. Ama senin acıların sana zaten fazla geliyor.
Sonunda son acil hasta da bitmişti. Yorulmuştum ama değmişti. Sonuçta bir insanın hayatını kurtarıyorum ve ben bu görevimden hiç şikayetçi değilim. Aksine mutluyum, huzurluyum en azından kafama acılı anılarım gelmiyor.
' Acı' üç harf, iki hece olsa da birçok anlam taşıyan, birçok ifade eden kelime. Size göre de acı çekmeyen insan var mıdır? Bence vardır. Nasıl olmasın ki. Acı bir anda kapımıza gelir ve bizi derinden etkiler.
Bunları düşünürken kadınlara ayrılan giyinme odasına gelmiştim. Stajyer formamı çıkarıp kendi kıyafetlerimi giyindim. Siyah bacaklarımi saran pantolon, beyaz tişört onun üstüne beyaz hırka ve beyaz ayakkabı giymiştim bugün. Rahat giysiler giymeyi severdim. Özellikle de gece yatarken. Mesela yazın Antalya sıcak olduğu için şort takımlarımdan giyinirdim. Kışın ise fazla soğuk olmadığı için normal giyinirdim. Ama bugün fazla sıcak olmadığı için yanıma hırka almıştım.
Çantamı aldığım gibi acilin çıkışına doğru ilerlemeye başlamıştım. Saat 10.24'tü. bugün fazla hastalar vardı. Yine benim erken bitmişti. Diğer arkadaşlarım hâlâ hastanede hastalarla ilgileniyorlardı.
Acilin çıkışına geldiğimde Serdarla karşılaştım. Hem üniversiteden arkadaşım hemde aynı hastanede stajerdik. Fazla samimi değildik. Arasıra konuşurduk. İki günde bir mesela. Öyleydi yani.
" Naber Bade? Sanırım hastaların erken bitmiş senin?" Diye sorduğunda basımı sallayıp " aynen öyle oldu bugün sende sanırım sigara molası veriyorsun? Ama fazla içme zararlı sonuçta!"
Uyarımı yaptığımda hafif kıkırdayarak ve kafasını sallayarak onaylamıştı beni. " Sana iyi akşamlar dilerim benim eve gidip dinlenmem gerek yorucu bir gündü."
" Görüşürüz Bade hanım." Gülümseyip başımı salladığımda o da benim gibi bir baş selami vermişti.
Garaja geldiğimde arabaya doğru ilerlemeye başlamıştım. Kilitleri açıp arabaya bindiğimde derin bir nefes alıp yorulduğumu tekrar anladım...
💮💮💮💮💮💮💮💮💮
Sonunda eve girmek için son adımım kalmıştı. Yorgunluğumu her zerreme kadar hissediyordum. Eve girer girmez dikkatimi çeken televizyonun karşısında uyuya kalan bir annemi gördüm. Beni beklememesini ne kadar söylesemde beni dinlemiyordu ki. Hayır yani üstüne de bir pike falan almamıştı. Hasta olmak istiyordu sanırım.
" Anne hadi kalk yerine yat." İki- üç kere daha tekrarladığımda yeni kendine gelmişti.
" Kızım geldin mi? Hiç duymamışım. Aç mısın birşeyler hazırlıyım mı?" Ard Arda sorularını sıralarken " geldim anne hadi sen git yat bende yatıcam şimdi"
" Eee aç değil misin?" Beni düşündüğünü her halinden belli ediyordu.
" Yok annecim aç değilim ama çok yorgunum yatıcam yarında zaten anılar geliyor, biraz dinç olmalıyım..."
" Tamam kızım yatalım hadi."
Üstümü değiştirip telefondaki bildirimlere ve mesajlara cevap verip direk yatağa geçtim. Hem okul, hem de staj beni çok yoruyordu. Boş günüm maalesef ki olmuyordu.
Yarın tatil ve ben yarın akşama kadar uyumak istiyorum ama bu istediğim tabi ki de olmayacak çünkü; üç tane birbirinden deli kuzenim geliyor ver bizi birçok macera bekliyor. Bu yüzden de benim dinç olmam gerekiyor.
Bir hafta boyunca onlarla neler yapacağımı düşünürken uyuya kaldığımdan size bahsetmek bile istemiyorum. Çünkü; çok ama çok yorgunum...
Biraz geç yayınladım bölümü kusura bakmayın. Umarım bölümü beğenirsiniz. Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyor olacağım. Sizleri seviyorum....🤗🤗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Gözyaşlarım
Teen FictionBir kız düşünün. Her günü ayrı acılarla geçen bir kız... Canı her türlü yanan bir kız... o kız hergün ayrı acılarla o kahroluyor. Canı yanıyor, her gün başını yastığa koyduğunda 'neden ben çekiyorum bu acıları. ' diyerek derin düşüncelere giriyor...