BÖLÜM-3

197 16 0
                                    

Yeni bölüm baya bi geç oldu farkındayım ama müsait olamadım bir türlü bundna sonra arayı bu kadar açmamak umuduyla. Okuyucu sayısı bu arada baya artmış ama kimse yorum yapmıyor lütfen kısacıkta olsa bölümler hakkında düşüncelerinizi yazsanız bende ona göre devam ederim en azından. Yazım hatalarım olduysa eğer onlar için özür dilerim. Bu arada multimedia da Lina var :D

...........................................................................................................................................

“İnsan bir özür diler öküz müsün acaba?” arkasından bağırmıştım

Bunu söylememle birlikte çocuk bana dönmüştü. Çocuk benden en fazla 3-4 yaş büyüktür. Kumral ve saçları kıvırcık sayılabilir. Vücudu da iyi denebilirdi. Lina kızım sen manyak mısın iyi denebilecek ne bu çocuk fazlasıyla yakışıklıydı. Bu zamana kadar hiç kimse dikkatimi çekmemişti ama bu farklıydı.

“Ağzının suyunu toplasan iyi edersin”

“Ne diyorsun sen ya”

“Ortalama iki dakikadır beni izliyorsun da”

“Hiçte bile sana öyle gelmiştir niye izliyim seni ki” bu söylememle birlikte çocuktan gözlerimi kaçırdım çok kötü rezil olmuştum sonuçta.

“Saklamana gerek yok herkes beni izler alışığım sorun yok” bunu söylemesiyle beraber gülümsemeye başlamıştı. Gülüşü tek kelimeyle muhteşemdi. Yine onu izlemeye dalıyordum ki kendimi toplayıp

“pis ego yığını” diyip yanından uzaklaşmaya başladım.

“ego mu sen ego görmemişsin güzelim gerçekler bunlar yakışıklıyım sonuçta” arkamdan bağırmıştı. Bense umursamadan yoluma devam ettim. Bir dakika ya o çocuk bana güzelim mi demişti yanlış duymuş olmalıyım yalnız çocuk çok tatlıydı ya  “Lina kızım kendine gel bir daha göremeyeceksin o çocuğu zaten ne bu hal” diye kendime söylemiştim bunu. Off kafam iyice gitmişti ben en son Güneş’i arayacaktım telefonum nerdeydi acaba durup çantamı karıştırmaya başladım ama yoktu işte hemen en son ne yaptığımı düşünmeye başladım. Telefonu çıkarıp Güneş’i aramaya çalışırken şu oldukça yakışıklı bir o kadarda ego yığını çocukla çarpıştım ve telefonum yere düşmüştü. Allah kahretsin ben telefonu yerden almadım ki o çocuk durmadan yoluna devam edince arkasından laf yapmıştım sonrada sinir olup oradan uzaklaşmıştım. Neyse ki çok gitmemişim hemen geriye döndüm. Ego yığını ağaca yaslanmış elinde telefonla oynuyordu. Çarpıştığımız yerin etrafına bakınmaya başladım ama yoktu telefon.

“bunu mu arıyorsun?” diyip telefonumu gösterdi bir yanda da pis pis sırıtıyordu.

“Sende ne işi var onun ver onu bana hemen?”

“Şştt senin gibi güzel bir kızın böyle davranması hiç hoş değil ama birazcık kibar ol”

“Verir misin telefonumu oldu mu şimdi?”

“Oldu ama veremem” bunu duymamla beraber direk telefonumu elinden aldım. Telefonumda galeri açıktı karıştırmış resmen

“Sana telefonumu karıştırma hakkını kim verdi acaba”

“İstediğimi yaparım karıştırılmasını istemiyorsan şifre koyacaktın”

“Sanane ya benim telefonumdan istediğimi yaparım ya özel bir fotoğrafım olsaydı”

“Sence bu umrumda mı”

“Ukala” bunu dememle birlikte oradan tekrar uzaklaşmıştım neyseki artık unuttuğum bir şey yoktu sanırım.

Sabah sabah çatmıştım resmen ya mal mıdır nedir off keşke düzgün bir çocuk olsaydı da tipinin hakkını verseydi. Bu sırada telefonum çalmaya başladı. Arayan Güneş’ti.

“Nerdesin kızım sen ya aradın beni sonra birden kapandı ve defalarca aramama rağmen meşgule attın” ne yani oha o çocuk bi de telefonlarımı meşgule mi atmıştım inanmıyorum ya

“Ben yapmadım onu”

“Ben yapmadım da ne demek?”

“Yanına gelince anlatsam olur mu biraz uzunda?”

“Tamam öyle olsun ben okula geldim sayılır çabuk ol”

“Tamam tamam bende geldim sayılır” diyip telefonu kapattım.

Güneş kapının önünde bekliyordu sinirliydi. Haklıydı tabi kendimi onun yerine koyuyorumda bende aynı tepkiyi verirdim üstüne bide dersimizin başlamasına az kalmıştı.

“Biliyorum kızdın bana dersten çıktıktan sonra her şeyi anlatıcam söz kızdığınında farkındayım”

“Söz verdin bak” gülümsemeye başlamıştı kıyamıyordu tabi bana

“Ben sözümde dururum unutma” diyip koluna girdim ve sınıfa gittik.

……………………………………………………………………………………………………………………

“Güneş hadi sana bir kahve ısmarlıyım hem anlatacaklarım vardı”

“Zamanın varsa olur tabi”

“Dalga mı geçiyorsun benim zamandan bol bir şeyim yok unuttun mu?” sadece gülmüştü.

Evet sıkıcı derslerden sonunda nihayet ilk günüm bitmişti. Üniversite farklı bir ortam liseyle alakası yoktu pek. Her tip insan var diyebilirim neyse bunlar benim için önemli değil. Kantin tarzında bir yere geçtik bir masa bulup Güneş oturdu. Tabi kahvelerden bendendi bende hemen kahveleri almaya gittim.

Kahveler tepsiye koyup Güneş’in yanına gitmek için arkamı döndüğüm sırada tepsi elimden kaydı ve arkamda çocuğun üstüne döküldü.

“Ah yandım dikkat etsene ya off ne dikkatsiz insanlar var”

AŞKA YEMİNLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin