Odaya dolan şimşek ile birlikte uyandım. Kızgın bulutlar ağlıyor. Gök gürültüsü sanki bize bağırıyordu . Her zamankinden hızlı, şiddetli yağan yağmur bana küçüklüğümü hatırlattı. Korkuturdu gök gürültüsü beni. Sonra şimşek çakardı oda aydınlanınca korkunun yerini şaşkınlık alırdı. Büyülenirdim adeta. Annem gelip beni yatırana kadar camdan gökyüzünün kavgasını izlerdim. Annem odadan çıkınca da tekrar izlemeye devam ederdimm.
Bunları düşününce içimden "keşke zaman geri alınsa" demedim değil. Hep çocuk olmak, hep temiz olmak. Oyun oynayıp yemek yiyip yatmak olsa hayatımızda. Hep annemiz hazırlasa yemeği biz yesek ve o hiç yanımızdan gitmese. Onu son yolculuğuna hiçbir zaman uğurlamasak. O hep yanımızda olsa....
Duygusala bağlayıp bunları düşünürken odada Ella ve Daniel'in olmadığını fark ettim. Duvarda asılı duran eski saate baktım. Saat 08.14'dü. Kalkıp yeleğimi üzerime geçirdim. Hava buz gibiydi. Koridora çıkıp baktım. Burada değillerdi. Alt kata indiğimde karanlık koridora göz gezdirdim. Işıkları açıp bakmadım bile , çünkü eğer bu katta olsalardı ışık açık olurdu. Zemin kata vardığımda mutfaktan gelen sesleri duydum. Mutfağa doğru ilerledim.Aralıklı kapıda bakınca rahatladım. Danıel ve Ella oradaydı. İçeri girdiğimde mutlu görünüp moral bozmamak için gülümseyerek " GÜNAYDIN" dedim. Aynı anda bana bakıp onlarda " GÜNAYDIN" dedi.
" Ne yapıyorsunuz burada bu saatte ?" dediğimde birbirlerine baktılar. Ella bana dönüp
"Kahvaltı hazırlıyorduk. Kaç gündür abur cubur yiyoruz. " dedi.
Bende kolları sıvayıp elime bir bıçak kaptım. Tabağın içinde duran salatayı alıp doğramaya başladım.
Tüm malzemeleri doğradıktan sonra tabağa aktardım. Soslarını da kattıktan sonra salata tabağını masaya koydum. Masada börekler, açmalar, reçeller , peynirler... Yani kahvaltıya dair her şey vardı. Bu yiyecekleri görünce baya bir şaşırdım. Tüm bu yiyecekleri sabah sabah nasıl yaptılar ? Tekrar mutfağa döndüğümde Sordum:
" Bu börekleri sabah sabah nasıl yaptınız ?"
Ella hemen cevap verdi
"Biz bir şey yapmadık. Hepsi fırında hazır vaziyetteydi. " Şaşkınlığım giderek artıyordu. Daniel lafa karıştı
" Galiba ev sahibi bizi düşünüp bir tepsi börek yapmış." Dedi. Gülüp geçtikten sonra masaya oturduk. Bu eve geleliden beri ilk defa kahvaltı yapıyorduk. Tadını çıkara çıkara yedik.
Yemeğimiz bittikten sonra masayı kaldırıp kendimizi odamıza attık. Hepimizin karnı doyunca bir uyku bastırmıştı haliyle. Yatağa uzanıp sohbet etmeye başladık.
Ella " Ne zaman eve dönücez?" deyince ne diyeceğimi bilemiyordum. Sanki bu evde 3-4 gün kalmamızın nedeni benmişim gibi geliyordu. Bu yüzden de suçluluk hissediyordum.
"İşte ev sahibi gelene kadar 3-4 gün buradayız" diyebildim. "Uf" sesine benzer bir ses duysam da aldırış etmedim. Bende sıkılmıştım . Bir an önce eve gidip dinlenmek , burada bulamadığım ev atmosferini içime çekmek isiyordum.
Birkaç günde olanları göz önünde bulundurursak bu ev tam bir facia yaratmıştı. Sanki...sanki bu evde doğa üstü bir güç vardı.Filmlerdeki gibi. Hiçbir zaman gerçek olmayacağına inandığım şeyler bu evde gerçek olmuştu. Hala inanamasam da o koridordaki kız bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Zaten Jack ve Leo ayrı bir olay. Neden öldüklerini bile bilmiyoruz. Bizim için gitmişlerdi. Kim bilebilirdi ki bunun olacağını. Kim, neden kıyar ki iki günahsız bedene ? Kimseye zararı dokunmayan, karıncayı bile incitemeyen iki günahsız beden... Bunu yapan ya vicdansız ya da canına susamış. Belki de suç bunu yapan pislikte değildir Jack ve Leo dadır diye düşünmek istedim. Ama yok imkansız. Hem jack ve Leo ne yapabilir bu kadar kötü ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK DAĞ EVİ
HorrorÇılgın gibi koridorda koşup "Ella" diye bağırıyordum . Bu olay gittikçe garip bir hal almaya başlıyordu kimseden ses seda gelmezken dün gece duyduğum sesi yine duymaya başladım.