"Sabah uyandığımda kendimi evin bahçesinde buldum. Hava daha aydınlanmamıştı. Önce sağa sola bakındım ama kimseyi göremedim. Ayağa kalktım ve eve baktım. 2. Katın penceresinde bir kız vardı. Garip hareketler yapmaya başladı. Sanki bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. İnanamadım. Gozlerimi ovaladim açtığımda yok olmuştu. Sabah sersemligi diye düşünerek kapıya ilerledim. Kapıya vardığımda yavaşça tıklattım . Açan olmadı. Bir daha tıklattım ama açan yok. Tıklatmaya devam ederken Ensemde hissettiğim el sanki beni boğmak istiyordu. Çırpındım nefesimin kesildiğini hissettim.Sonunda kendimi yere bıraktım.
Gözlerimi açtığımda depo gibi karanlık bir yerde oturuyordum. Kötü bir koku havaya hakim olmuştu. Ellerim ve neredeyse tüm vücudum kan içindeydi. Yarısı aydınlatılmış, yarısı aydinlatilmamiş olan koridorda ilerlemeye başladım. Biraz ileride bir kapı gördüm. Kapıyı yavaşça açtım içerisi aynı bir hastane odasına benziyordu. Masanın üzerinde ordan oraya saçılmış, sanki daha demin kullanılmış gibi duran pensler , bandajlar ve diğer cerrahi aletler bulunuyordu. Yerdeki kan damlalari da bu düşüncemi destekliyordu. Kan damlalarina basmadan kapıya doğru ilerledim. Koridora çıktım. Duvarda ilginç yazılar bulunuyordu. Bu aynı izlediğim bir filmdeki gibiydi. Biraz daha ilerleyince gelen sesler duydum. Hemen bir sütunun arkasına saklandım. Geçenler iki kişiydi. Beyaz önlükleri ve kafalarındaki mavi boneyle aynı bir doktoru andırıyordu.Şimdi kafamda yavaş yavaş oluşmaya başladı. Burası bir hastaneydi . Yavaş ve sessiz bir şekilde koridorda ilerledim. Başka biri yoluma çıkmadı ama az ileriden acı acı bağıran adam sesini duyabiliyordum. Ona ne oldugunu merak ettim. Sesin geldiği yere doğru yürüdüm. Sesin geldiği yere daha da yaklaşınca saklana saklana ilerledim. Daha da yaklaştıkça sesin demir kapılı odadan geldiğini anlayabiliyordum. Kapı aralıklıydı . İçeriye baktığımda acı acı bağıran o adamı gördüm. Oda boştu. Girdim adama bağırmaması gerektiğini ona yardım edeceğimi söyledim ve ağzını açtım. Her yeri kan içinde olan adam bana "Ne olur beni çöz burdan gitmem lazım nolur nolur?!" diye yalvarmaya başladı onu tekrar susturup "sana noldu " diye sordum.Bana bilmedigi bir şeyin ona işkence ettiğini ve burada başka insanlarında olduğunu söyledi. Koridordan gelen sesleri duyunca adamın ağzını tekrar bantlayip saklandim. İçeriye giren bir insan değildi. Yavaş adımlarla sandalyede oturan adama yaklaştı. Bir süre baktıktan sonra masaya yöneldi. Masadan bir alet aldı. Aldığı alet oldukça keskindı. Adam yaklaştı ve elindeki aleti acımasızca adamın alnına değdirdi. Adam acı acı bagiriyordu. Ben ise gerçekten korkmuştum.Bir süre sonra o garip şey aleti adamın alnından çekti masaya koydu ve dışarı çıktı. O gidince saklandığım yerden çıktım. Sandalyede oturan adama onu kurtaracağımı ve benden haberi yokmuş gibi davranmasını istedim. Onayladığını belirtti. Tam kapıya yöneliyordum ki o şey beni eliyle tuttuğu gibi çekti. Neye uğradığımı şaşırdım. Çırpındım ama boşa. Beni boş bir odaya götürdü. Bu odada ilginç işaretlerle birlikte yazılar bulunuyordu. İyiki o garip aletlerden yoktu. Bu yüzden biraz rahatlamıştım. Sandalyeye oturdum. Garip hareketler yapmaya başladı. Önce anlamasamda sonradan bir ayin yaptığını anladım. Ne ayini yaptığını merak ettim. Bir süre daha devam etti. Sonra... sonrası yok. Kendimi burda buldum."
Ella ve ben oldukça şaşırmıştık. İki gündür bu evdeydik ve İlginç olaylar birbirini kovaliyordu. Bu da yetmezmiş gibi Leo ve Jack dende haber gelmemesi beni korkutuyordu. Odaya sessizlik hakim olmuştu bu sessizliği kapinin tıkırtısı bozdu. Gelen ev sahibiydi "iki gündür bir şey yemediniz. İsterseniz bana eşlilik edebilirsiniz. " Bu fikir çok hoşuma gitmişti. Gerçektende öyleydi. İki gündür sadece çantamda bulduğum kurabiyeden yemiştim. Hepimiz birbirimize baktık onlarda ben gibi düşünüyor olmalılar ki kapıya doğru ilerlediler. Hep birlikte aşağı inip masaya oturduk. Sofra çok büyüktü ve üzerinde çeşit çeşit yemekler bulunuyordu. Tabağıma aldığım yemeği yerken , neden bu kadar çok yemek var ve bu yemekleri kim yapıyor diye düşündüm. Belki biraz saygısızlık yaparak " yalnız mi yaşıyorsunuz?" dedim. Ev sahibi gülümseyerek "kimse yalnız değildir " dedi. Bu cevabı ne kadar normal karşılamış gibi görünsemde içimde bu cevap hakkında fırtınalar kopuyordu. Bu nasıl bir cevaptır ? Neden gizemli olmaya calisiyordu. Eğer gerçekten gizemli olmaya çalışıyorsa, bunu gerçekten başarmıştı. Derken yemeğimiz bitti. Teşekkür edip odamıza çıktık. Daniel bizle yatmak istediğini. Yerde bile yatabileceğini söyledi. O odadan korkuyor gibi duruyordu. Yere bir kaç tane battaniye serdik. ilk defa Daniel ile aynı odada kalıyorduk. O yakışıklı ve zekiydi. Tam kızların aradığı cinsten. Ona olan ilgimi hiç bir zaman su yüzüne çikaramasamda gerçekten ilgimi çekiyordu. Şu sıralar konuşulacak bir konu değildi belki ama onun karşısında eriyordum resmen.Belki buradan kurtulursak bir sansimiz olur. Bu düşüncelerle birlikte uyuyakaldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK DAĞ EVİ
TerrorÇılgın gibi koridorda koşup "Ella" diye bağırıyordum . Bu olay gittikçe garip bir hal almaya başlıyordu kimseden ses seda gelmezken dün gece duyduğum sesi yine duymaya başladım.