14. Bölüm

9 0 0
                                    

2 hafta boyunca? Kaykaysız? Ben? Yaşamak şu an çok zordu. Evet, belki Buse beni haftada bir kere fakat gün boyu bindiğimi düşünebilir. Hadi ama, insan tutkusu olmadan nasıl yaşar? Her gün kullandığımı sadece ben biliyordum sanırım. Eve gelince annem yatağımı çoktan hazırlamış bile. Şu geldiğim yerdeki iğrenç yataklardan değildi. Üstelik odamdaydım! Hemen üstümü değiştirmek istiyordum. Sarı pijamalar ve tweety pofuduk terlikler her ne kadar beni çocuksu gösterse de onlarsız asla rahat edemezdim. Beni bad girl olarak bilmenizi istemem. Etek giymiyorum demedim! Aynı zamanda ben sadece prenses, bücür ya da böyle lakaplardan hoşlanmıyorum dedim. Yoksa ben etekleri de çok severim. (!)

Kızım, giyindin mi?

Evet anne.

Bak sana çorba yaptım. Bunu hemen içip bir güzel uyu.

Ah hayır, hastanedeki gibi olmasın lütfen. Zil çalsın ve Buse gelsin. Ama ne gelen vardı ne giden.

Anne, bakarım ben başımın çaresine, sen gidebilirsin, dedim o tatlı tebessümümle. Biliyorum kimse buna dayanamaz. Ama annem hariç. Zorla çorbayı içtim. Çirkindi demiyorum, içmek istemiyorum. Ama bitene kadar katlandım. Annem çıktıktan sonra telefonuma baktım. Can uzun süredir haber vermemişti. Ya beni sevmiyordu artık ya da başına bir şey gelmişti. 56 cevapsız arama 8 mesaj!

Seni seviyorum.

Uyku! İyi misin? Hangi hastanedesin? Buse gıcıklık yaptı söylemiyor.

Uyku lütfen başına bir şey gelmediğini söyle.

Sensiz yaşamak imkansız uyku, çık gel artık. Çok özledim.

Ne çok merak etmişti beni. Ah aptal kafam! En azından bi arasaydım çocuğu. Mesajların geri kalanını okuyacak vaktim yoktu. Hemen Can'ı aradım. Kapalı mı? Hala şanslı olduğumu düşünenler varsa öyle değilim, cidden. Telefonumun çalmasıyla hemen yerimden zıpladım. Uzun süre sesini duyamamıştım, çok özledim.

Cancan?

Bi arayana baksaydın.

Çok özür dilerim Yağız ya. O sırıtışını yaptığını duydum. Benim için çok havalı olan ve yapamadığım sırıtışı.

Evinize geliyorum da onu haber vereyim dedim.

Yağız, ben cidden iyiyi..

Bi'şey lazımsa söyle.

Ne gibi?

Ya yiyecek, içecek. Ya da istediğin bir şey işte!

Neden sinirlendi bu şimdi?

Yok.

İyi, dedi ve kapattı telefonu. Bu çocuk böyle midir hep? Tanıştığımız günden beri 'İyi' diye kapatması çok gıcık ve saçma!

Zilin çalmasıyla kendime geldim. Ne çabuk? Odama girdiğinde o havalı sırıtışı yüzündeydi. Anlamıyordum. Neden bu kadar yakışıklı bir çocuk benimle arkadaştı ki? Okulda çok güzel kızlar vardı. O kahverengi saçları ve mavi gözleri çok hoştu. Üstelik şu gülümsemesinden sonra ona bakarken ölecek gibi oluyordum. Aşık olmakla alakası yok! Kim olsa yapardı bunu. Benimle arkadaş olmak istedikten sonra biraz üzülmüştüm. Tamam, hoşlanıyordum belki ondan. Ama biz çocukluk arkadaşıyız. 6. sınıftan beri, ve ben o zaman çocuktum!

Yine mi daldın bücür?

Ah şu lakap. Sevmediğim halde onun ağzından o kadar tatlı çıkıyordu ki, kızamıyordum ona. Bu arada bu da küçüklükten kalma bi lakap. Eskiden sınıftakilere göre biraz daha bücür(!)düm de.

Yoo, aklıma bi'şey geldi de.

İyi.

Gıcık işte ne olacak!

İyi, ne? Of neden hep böyle bitirmek zorundasın ki?

Çok mu sinir bozucu bücürcük?

Bücürcük mü? Yok artık!

Ah, unutmuşum. Sinir şeyler sinir eder.

Ve yine o sırıtış. Ne yani böyle olunca onu af mı ediyorum? Evet, affediyorum.

Bana bir kutu uzattı. İçini açıp baktığımda sürüyle çikolata görmüştüm. Sanırım şu an cidden ölebilirdim. Hayır Çiğköfteyse beğen Nutellaysa yorum yap paylaşımlarını hep beğenirim. Nutella hastası, ya da çikolata hastası değilim yani. Ama bu çikolatalar bayıltabilecek çikolatalar. Sürpriz yumurtalar, bol sütlü çikolatalar ve hindistan cevizli olanlar. Hem de bir kutu!

Ben ağzım açık kutuyu izlerken Yağız'ın da beni izlediğini gark edememiştim. Hemen yemeye başladım, sanki doğduğumdan beri yememişim de hasret kalmışım gibi işte.

Biraz daha yavaş yiyemez misin?

Ah, sanırım hayır.

Kahkahalarla gülmeye başladı. Daha fazla kahkaha atarsa yediğim çikolatalar burnumdan çıkabilirdi, gerçekten!

"Hayaller Yazınca Güzel"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin