8. Bölüm

11 0 0
                                    

-Nedir bu?

-Aç bak işte. Genel olarak hediye taşıdığımda paketleri açmıyorum. Haa bu arada tebrik ederim.

-Teşekkür ederim.

-Yorum yapmam gerekirse şunu söyleyebilirim ki nerdeyse birbirinizin aynısısınız. Birbirinize de çok yakışıyorsunuz. Harika bir çift olmuşsunuz yani.

Gökhan'ın söylediklerine gülerek karşılık verdim. Elimdeki paketin içinde de ne var merak ediyordum. Bir bileklikti bu. Erkekler için gibi durabilirdi ama benim tarzım böyleydi zaten. Taktıktan sonra altındaki notu okudum;

Bazı zamanlarda insanlar sevdikleri yanında olsun isterler, onu ararlar. Kendisi olmasa bile eşyaları ile, ona ait şeylerle yetinmeye çalışırlar. Bazı zamanlar değil, her zaman yanımda olmana ihtiyacım olduğu için taktım bunu kendi koluma.

Resme biraz daha dikkatli bakınca kalp şeklinde bir dünya vardı. Yarım kalpti fakat bu. Diğer yarısı da Can'daydı anlaşılan. Birleştirince bir canla dünya mı oluşuyordu yani? Nasıl akıl edebilmiş bunu? Hatta nerden bulmuş? Yüzümdeki garip ifadeleri gören Gökhan hemen atıldı;

-Onun diğer yarısı da kendisinde mi yoksa?

-Evet.

-Kaç gündür uğraştığı bu muymuş? Avmlerin hepsinde vardır yarım kalp 2 bileklik.

Bi'şey söylemedim. Onun üstündeki dünyayı bir ben fark etmiştim anlaşılan. Okul çıkışı biryerlerde çay içmek için yer arıyorduk. Strese birebir olan deniz kenarına gitmeye karar verdik. Hemen Can'a mesaj attım. Çok özlemiştim onu;

-Senin hep uykuya ihtiyacın olurken şimdi de Uyku'nun sana ihtiyacı var. Bir deniz kenarında.

10 dakika sonra o siyah motoruyla burdaydı. Ona sarılmayı çok özlemişim, hemen sarıldım boynuna. Sonra elim birden onun eline yaklaştı, ne olduğunu anlamadım ama elimi zorla çekmiştim. Yan yana oturduk Canla. Elim hep onun eline gidiyordu. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken Can tatlı gülümsemeleriyle beni izliyordu. Sonra kolundaki bilekliği çıkarıp masaya koydu. Kolumdaki bilekliğe yapıştı birden. Kalp şeklindeki o dünyanın ışıkları yanmaya başladı. Mıknatıslı ışıklı değişik bir bileklikti doğrusu. Gökhan;

-Ben bunu düz bileklik sanmıştım ya dedi birden. Buse de laf sokmaktan geri kalmazdı hiç yine aynısını yaptı;

-Sanmakla olmuyor Gökhan bey, biraz da icraat olması gerek.

Onlar kavgalarını yaparken biz habersiz şekilde uzaklaştık ordan. Yağmur çiselemeye başladı yavaş yavaş. Yolun ortasında birbirimize sımsıkı sarılıp yürüdük. Şemsiyeye gerek yoktu, saygısızlık olurdu yağmurlara. Hem Can vardı yanımda. Her şeyimdi o benim. Eksik kalan duygu, evde kalan en önemli şey ya da kocaman bir can, her şey..

"Hayaller Yazınca Güzel"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin