3. Bölüm

26 2 0
                                    

Fark etmemesi için elimden gelen her şeyi yapıyordum. Istemeden sorduğum sorunun cevabını da bekliyordum tabi.

-Aslında bunu düşünen sadece sen değilsin dedi. Ne zaman kardeşimle konuşsam herkes onun sevgilim olduğunu düşünüyor. Henüz 5 yaşında ve akşam doğum gününü kutlayacağız. Biz onunla hep içiçeyiz. Hem sevgili işleri bana göre değil, uzun süreli bi ilişkim olmadı hiç.

Nasıl mutlu olduğumu bilemezsiniz. Üstelik Can o sihirli kelimeleri söyleyince dünyanın en mutlu insanı bendim o an "Akşama partiye sen de gelsene" Ne desem bilemedim ama kabul etmeyi çok istiyordum. Eğer işim çıkmazsa diyemeden Can telefon numaramı istedi. Haberleşiriz dedi. Eve girdim camdan Can'a el salladım. O da bana salladı. Nasıl mutluyum nasıl! Hemen kıyafetlerime baktım, kot şortlar, t-shirtler, pantolonlar. Bunlar akşam için çok salaştı. Düğün için aldığımız kıyafetler? Asla, nefret ederim abiyelerden, düğün kıyafetlerinden. Alışverişe çıkmam gerekiyordu. Hem de çok acil. Üstüme beyaz kot şortumu giydim. Üstüne askılı bluz ve delikli salaş ceketimi geçirdim. Beyaz spor ayakkabılarımı giyip aynadan kendime baktım. Hayır dedim, akşam böyle gidemem. Alışveriş merkezine gittiğimde ne alacağımı gerçekten bilmiyordum. Bana yardımcı olacak, güler yüzlü bir kız geldi yanıma.

-Nasıl bir şey bakmıştınız diye sordu güler yüzüyle.

-Ne alacağıma karar vermedim, aslında bilmiyorum. Akşam bir partiye katılacağım, sizce ne almalıyım?

-Gördüğüme göre süslü şeyleri çok sevmezsin. Ama sana yakışacak bir şeylerim var dedi.

Dizüstü pembe bir etek ve askılı beyaz bir bluz atlet verdi. Altına topuklu açık pembe ayakkabıları da verip denememi söyledi. Aynada kendime baktığımda şaşırmamıştım. Bundan çok daha süslülerini giymiştim, bunu da giyebilirdim. Ama siyah saçlarıma pembe gitmemişti. Yardımcı kız saç uçlarımın mor renk olduğunu görünce morlarıyla değiştirdi. Çıktıktan sonra kuaföre gidip gitmemekte kararsızdım. Ama ayaklarım beni oraya çoktan götürmüştü bile. Saçlarım çok uzundu, kestirmek istedim. Ama kuafördeki yetkili hafif maşa yaparsak daha güzel olacağını söyledi. Bu işleri hiç anlamam, kabul etmekten başka ne çarem varki? Saçlarımın uçlarındaki mor renk dikkatini çekmiş olacak, mor çiçekli taç taktı. Bu hoşuma gitmişti. Belki de tek beğendiğim şeydi. Artık hazırdım. Makyaja gerek yoktu, tek rimel yeterliydi. Buse, Gökhan ve ben Can'ın evine gittik. Zili çaldıktan sonra arabada çantamı unuttuğumu fark ettim. Kapıyı açmadan arabaya yöneldim. Can onları içeri alıp kapıyı kapattı. Gelmediğimi düşünmüş olsa gerek. Geleceğim diye mesaj göndermiştim. Şimdi ne yapmalıydım? Zile tekrar bastım. Kapıyı açan Can'dı. Ve onu bu şekilde görmek, içimdeki kelebeklerin tekrar uçuşmasına sebep oldu..

"Hayaller Yazınca Güzel"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin