6. Bölüm

20 0 0
                                    

Sahneye çıktığımızda kimse bizi beklemiyordu sanki. Herkes kendi halinde sohbet havasındaydı. Burası hep böyle mi olur diye sordum Can'a.

-Ben sadece arka fon müziğiyim onların, konser vermemi beklemiyordun herhalde dedi. Evet, böylesi daha iyiydi. Kaç tane şarkı söyledik bilmiyorum, ama her şarkı sonunda birer ikişer önümüzü dolduruyordu insanlar. Camdan bakanlar bile vardı. Sahi o kadar sesli mi söylüyorduk? Hani hep böyle olurdu burası Can? Şimdi neden herkes bizi izliyor? Tek çarem kendimi kaptırmamdı. Önceden de böyle konsantre olurdum çünkü. Özlemiştim bu işi yapmayı. O kadar kişi arasında söylüyordum yine. Mikrofonun sesi kısılmıştı. Kendimi o kadar kaptırmıştım ki fark edemedim bile. Sonra insanların gülme sesleriyle kendime geldim. Meğer bana gülüyorlarmış. O günden sonra gitarımı almadım elime. Şimdi de kendimi kaptırmaktan korkuyordum. Yine insanlar gülüyor gibiydi bana. Ama Can vardı yanımda, ona güveniyordum. Ara verdik biraz. Can içeri girer girmez bana sarılıp döndürmeye başladı;

-Muhteşemsin sen Dünya!

-N-noldu ki?

-Insanlar bizi izledi, o da yetmedi bir sürü dışarıdan insan geldi. Sesin harika, bırakmanı hala anlayamıyorum. Gülümsedim sadece. Biraz buruk olsa da gülümsedim yine de. Tekrar başladık şarkı söylemeye. Bu sefer alkışla girdik içeri. Can uzun süre bana baktı söylerken, bende ona baktım hep ama uzun bakışmalara alışık değilim. 20 saniye bile fazla, bakamıyorum yani. Ama ona döndüğümde hala bana bakıyor olmasını da anlayamıyorum doğrusu. Yapılamayacak bir şey değil demekki. Şarkılar bitip herkes toparlanırken Can eline mikrofonu alıp;

-Arkadaşlar bir dakika dinler misiniz lütfen, diye seslendi. Herkes eski yerlerini alıp dinlemeye başladılar Can'ı;

-Ilk önce her şey için teşekkür ederim, ilginiz beni gerçekten çok mutlu etti. Müzik anlayışları insanları gerçekten birbirine bağlıyor, tıpkı burda olduğu gibi. Ama sadece müzik bağlamıyor insanları, kitaplar, filmler, resimler.. Hepsi birbirine bağlıyor. Şu an aranızda biri var. Beni kendine bağlayan biri. Gülümsüyor birden. Devam ediyor konuşmasına;

-Bir insan yapmam derken büyük konuşuyormuş aslında, sevmem, yemem, oynamam.. Hepsini yapıyormuş günü gelince. Sevme günüm de geldi sanırım, ertelenmiyor bu işler, bilirsiniz. Bu yüzden ertelemeden sevgimi söylemek istediğim kişi var aranızda.

Can bunları söylerken ölüp ölüp diriliyorum. Anlatması güç duygular, sadece karanlık her taraf. Uçurumda gibiyim. Can var ama, benim Can'ım. Gerçek can değil beni hayatta tutan, sevdiğim, sevgilim Can. Bahsettiği kişi ya ben değilsem diye düşünüyorum, ki emin de olabilirim. Can'ın bana bakan ve gülen gözlerini görüyorum o an, tamamen yanıma gelmiş, ellerimi tutmuş biçimde. Allahım ben düşüncelerimle boğuşurken neler olmuş böyle? Can devam ediyor, ya da ben kaldığım yerden dinliyorum onu;

Sevmek, anlatması güç duygular, hele ki ilkse diyor gözlerime bakarak. Nasıl oldu bilmiyorum ama birden ağzımdan kelimeler dökülüverdi;

-Sevilmek, bu güç duygular arasındaki en zor olanı belki, hele ki eminsen.

-Zor duygular alışarak kaybolur Dünya, benimle bu duyguları alışmaya var mısın? Dinleyen kitleden oo sesleri yayılıyor. Onlara bakarken bir anda kabul et, evet, muhteşemsiniz gibi sesler duyuyorum. Can'a dönüp;

-Sadece bu duyguyu değil, her duygumu seninle paylaşmaya hazırım diyorum. Sarılıyor, öyle sıkı sarılıyor ki kalbinin sesini duyuyorum. Nasıl heyecanlanmış, kıyamam ona ben. Ben de ona sarılıyorum, bırakmayacasına, sıkıca..

"Hayaller Yazınca Güzel"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin