Kurtar Beni Komutan

5.3K 229 8
                                    

Arkadaşlar!


Bu bölüm bir nevi kısa bir geçiş bölümü.

Diğer bölümlerde hazır.

Umarım seversiniz.

Oy ve yorum verin lütfen.

İyi okumalar.

_____________

ZEYNEP'TEN.

   Komutan'ın omzunda ki yaraya baktım. Sonra boynumdaki beyaz fuları çıkarttım.

   Komutan beni anlamaz gözlerle izlerken fularımı yırtıp komutanın omzunu sarmak için dizlerimin üstüne ööktüm. Böylece aynı boya geldik.

   Şu an tam gözlerimin içine bakıyordu. O kahve gözlere bakmaya utanıyordum resmen.

   O, benim hayatımı kurtarmıştı.

   O kalbimin ritmini bozan kahve gözlere bakarken o anları yeniden yaşadım.

BİR SAAT KADAR ÖNCE.
             KAÇIŞ.

   "Bırak beni... borak dedim sana adi herif!"

   Tam bir gündür buradaydım. Ve sırf yemek yemedim diye beni pis işlerine alet rtmek istiyordu.

    Kolımu öyle bir sıkıyordu ki eminim mosmor olacaktı. Öyle sert çekiyordu ki -sürükleyerek- götürüyordu rahatça.

    Beni bir odaya resmen itti hayvan herif! Ani darbeyle yere düştüm. Yüzümü ona dönmemle beraber suratıma bir tokat indi.

    "Sen az önce bana mı bağırdın?" Bedenim korkuyla dolmuşken üzerime yürümesi tuz-biber olmuş titretmişti beni.

    "Uzak dur benden!" Yaklaştı... yaklaştı ve durdu belimden silah çıkartıp kafama doğrulttu. O kadar korkuyordum ki sesim dahi çıkmıyordu.

   "Son sözlerinizi alalım." Bir yandan şehadet getirirken içimden dua ediyordum.

    Allah'ım sen yardım et! Kurtar beni komutanım!

    Artık gözlerimi kaparmış ölümü bekliyordum. O an hiç beklemediğim bir şey oldu.

    Bir kapı sesi. Öyle şiddetliydi ki şimşek gibi bir ses çokarttı.

   Ve bir silah sesi.

    Ama işin tuhaf yanı şu ki: bedenimde bir acı yok. Hatta odada hiç bir ses yok.

    Yavaşça cesaretimi toplayıp gözlerimi açtım ve karşımdaki manzara tam olarak şuydu:

    Bana silah çeken adam kafasından vurulmuş, kanllar içinde boylu boyunca yerde yatıyordu.

    Bu görüntü beni şok etmişti. Kim yapmıştı bunu? Bana kim yardım etmişti? Yavaşça başımı kaldırıp kapı tarafına bakınca jeton düştü benim.

    Kapı duvarla bütünleşmiş bir vaziyetteydi. Kapının önünde Kerem komutan elinde silahla duruyordu.

    O, beni kurtarmıştı. Dualarım kabul olmuştu.

    Ben şükretmekle meşgul iken komutan yanıma diz çöktü.

    "İyi misiniz?" Sadece başımı sallayabildim. Dilimi yutmuş gibiydim resmen. Komutan hızla ayağa kalktı.

    "Bakın, zor şeyler yaşadınoz biliyorum. Fakat buradan hemen gitmeliyiz hanımefendi. Lütfen ağlamayın ve toparlanın." Dedi ve elini uzattı. Ağlıyor muydum ki? Elimle gözlerimi silip komutanın elimden destel alarak ayağa kalktım. Ellerim zeten küçük komutanım elleri içinde ufacık kadı. Ama elleri öyle sıcaktı ki...

    Komıtan önde ben arkada el ele koşmaya başladık. Geçtiğimiz koridorda herkes yerdeydi. Ve %95'i ölüydü. Diğerleri ağır yaralıydı.Ama içlerinden biri ölmemiş demek ki.

    Komutan birden kolunu önüme uzatınca bir silah sesi duydum. Ve bir tane daha.

    Komutana bakınca sol elimin sağ omzunda dişlerini sıktığını gördüm. O beni kurtarmış kendi yaralanmıştı. İkinci silah ise komutanın silahından çıkmıştı ve adam ölmüştü. Komutan bu adamları ne ara bu hale getirmişti.

    Komutan omzunu umursamazca bıraktı ve elimi yeniden tutarak koşmaya başladı.

    İnişli çıkışlı dağda o çık rahatken ben yürüyemez haldeydim. Bir ara bana güler gibi ıldu hatta. 

    15 dakika sonra komutanın omzu iyice kötüleşmrye başlamıştı. Bir yerde dinlenmeliydik ve komutanın omzuna bakmaluydım. Şöyle bir etrafa bakınca 15-16 metre ileride bir mağara gördüm.

    "Komutanım." Bana dönünce mağarayı gösterip devam ettim.

    "Omzunuz iyi değil, omzunuza bakmalıyım ve biraz dinlenmelisiniz."

    "Bir saat uzaklıkta bir köy var. Oradan komutanlarımu ararım ve gideriz."

    "Ama yolda kan kaybından bayılabilirsiniz.. ki o zaman işimiz daha zor olur."

    Biraz düşündükten sonra beni onayladı ve mağaraya girdik.

             ŞİMDİKİ ZAMAN.

    Komutanın gözlerinden gözlerimi çekip omzuna odaklandım. Hıh kanaması bir süreliğinr durur en azondan. Omzunu sarıp ona baktım. Kan kaybettiği için yorgun olmalıydı.

    "İsterseniz bir süre dinlenin."  Beni onaylayarak bir duvar kenarına oturdu.

    "Haklısınız galiba Hemşire Hanım." 

    Ben de yanına oturıp duvara başımı duvara koyup dinlenmeye başladım.

                 YAZAR'DAN.

    Kerem aslında dinlenmezdi ama yanındaki hemşire Hanım'ı tehlikeye sokamazdı.

    Bakışlarını yanındaki masum kadına çevirdi. Bu kadınla Erdal p*çi ne alakaydı ki.

    Sonra başını duvara dayadı. Başına geleceklerden habersiz....

Gecikme için affedin.

Mavi Hemşirem Bordo BerelimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin