Gözünü açtığında elindeki kağıtla, kapıda dikiliyordu. Birisi onu sarsıyordu. Biraz bekledi, kendine geldi. Bu karşı komşusuydu. Kadın endişeli gözüküyordu. Sanki onun sağır olduğundan bihabermişçesine, hararetli hararetli bir şeyler diyordu.
Ivan eliyle sakin olmasını ifade etti ona. Kadın bir süre sonra duruldu. Son bir kez daha "İyi misiniz?" dercesine hareketler yaptı, tepki alamayınca dönüp evine girdi.
Ivan elindeki kağıdı buruşturup attı. Hala olayın şokunu atlatamamıştı. O anları hatırlıyordu. Nikolayev ölürken kendisi sadece onunla dalga geçmiş ve bira vermişti. Ama bu nasıl olabilirdi ? Deliriyor muydu ? Ya o gördüğü aşırı gerçekçi sanrılar ? En iyisi biraz uyumaktı. Günlüğünü yazdıktan sonra tabi ki. Tarih attı: "15 Kasım 2004"
"Sanırım deliriyorum. Hatta eminim, deliriyorum. Bugün yaşadığım onca şey buna delil niteliğinde.Kapının önünde ne kadar zamandır duruyordum ? Bilmiyorum. Kağıdı vestiyere koyduğumda saat 13:00'tü. O şeyi yaşadıktan sonra, içeri girdiğimde saat hala 13:00'tü. Acaba kaç gündür saat 13:00'tü ? Bilmiyorum. Uzun zamandır saati önemsemiyorum.
O yaşadığım şeyleri anlatayım bari. Dişlerimi fırçalıyıp kapıya doğru gittim. Kapıyı açtığımda..." Başından geçen her şeyi en ince ayrıntısına kadar not etti. Yazarken onca şeyi tekrar yaşadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Otur Anlatayım
Short StoryBir deli mi ? Yoksa aşırı zeki birisi mi ? Sürekli krizler geçirip, geçmişine dönen, işitme engelli Ivan, acı gerçeklerle bir bir yüzleşmeye mahkumdu. Günlüklerine yazdığı bu olaylar bir hayalperestin eseri miydi ? Bir delinin ütopyası mı ? Ya...