~~~Önceki bölüme o kadar yazmışken yarım olarak paylaşıldığını gördüğümde tüm hevesim kaçtı. Kalan kısmını buraya tekrar yazacağım. Umarım önceki yazdığıma yakın bir şeyler çıkar~~~
"Dostum, şimdi sana bazı şeyler itiraf edeceğim. Bugün yaşadıklarım her şeyi farklı görmemi, düşünmemi sağladı. Ölümü düşündüm. Kendi ölümümden ziyade insanların tümünün ölümünü düşündüm. Bir saat içinde kaç kişi ölüyordu ? 50 ? 100 ? 1000 ? Daha fazla ? Bilmiyorum. Ama çoğu ölmeyi hak etmiyor. Yaşlıları atlayalım. 40 yaşın altındakileri ele alalım.
Anneleri, babaları tarafından ölüme terk edilen bebekleri ele alalım. Maganda kurşununa kurban giden çocukları... Trafik kazası geçiren gençleri... İş kazasında ölen yetişkinleri, gençleri, çocukları ele alalım. Anlamsız savaşlar yüzünden ölen tüm insanları... Hangisi ölmeyi hak ediyor ?
Söyler misin bana, can çekişerek ölen onca günahsız, masum insan Tanrı'yı kızdıracak ne yapmış olabilir ? Tanrı adaletini bana övme sakın değerli dostum, sakın. Öyle bir şey yok.
Ben ? Ben ölsem Tanrı'ya bunları söyler miydim ? Asla. Ben bir günahkarım, katilim. Tanrı benim gibi pislikleri bahçesinden temizlemek yerine, neden kenarlarda orayı güzelleştiren çiçekleri koparıyor ?
Belki de bu yaşadığım şey Tanrı'nın bana ölmemi fısıldayan keskin sesidir. Ama hayır ben ne bunu yapacak kadar gururluyum ne de cesurum. Ben ödleğin tekiyim dostum. Tanrı'nın gözünden kaçmış olan bir lekeyim. Peki ya sen ? Belki bunları okurken sen böyle olmadığını düşünüyorsun. Emin misin ? Düşün bakalım geçmişini. Uzun bir geçmişin var, bunu biliyorum. Sen de benim gibi yaşlı birisin. Belki yaş olarak değil de farklı bir biçimde. Önemi yok.Ama sorduğum soruyu cevaplamadın ? Emin misin ? Susuyorsun...
Çok ironik değil mi ? Sen konuşamıyorsun; ben duyamıyorum. Yazı böylesine kutsal bir şeydir, dostum. Bunu sakın unutma."
Yazmaktan yorulmuş bileklerini ovuşturdu ve masaya kalemini koydu. Güneş çoktan batmıştı. Uyumaya karar verdi. Daha fazla dayanamayacaktı. Sandalyesini geriye çekti ve ayağa kalktı. Başı dönüyordu. Arkasına doğru döndü, yatağına gidecekti.
Ama gördüğü manzara onu yere çivilemişti. Böyle bir şeyin olması imkansızdı. Kafasını sağa sola salladı, belki hayal görüyordu. Ama hayır, hiçbir şey değişmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Otur Anlatayım
Proză scurtăBir deli mi ? Yoksa aşırı zeki birisi mi ? Sürekli krizler geçirip, geçmişine dönen, işitme engelli Ivan, acı gerçeklerle bir bir yüzleşmeye mahkumdu. Günlüklerine yazdığı bu olaylar bir hayalperestin eseri miydi ? Bir delinin ütopyası mı ? Ya...