Bu kitabın tamamiyle yazılış öyküsünü anlatamam kime yazdığımı, neden yazdığımı, gerçek mi değil mi anlatamam. Sadece bir şiir örneği verirdim galiba. O da şu olurdu zanlımca.
Şeytan dağındaki mağarada
Duydum Büyücü bir kadın yaşarmış Aşka inanmayan taş kalplileri Büyüler, kara sevdalı yaparmışYüreğimde yenilginin acısı
Yollandım şeytan dağına
Az gittim uz gittim bir akşam üstü derken vardım büyücünün mağarasınaDedim ki bir halden bilmeze düştüm, Al bütün varımı yoğumu
Bir büyü yapta anlasın sevdanın ne yaman şey olduğunuİki yürek oydu iki taştan,
Koydu bulanık bir suya
Üç vakit sonra gel diye
Seslendi kör kuyuyaÜç gün, üç ay, üç yıl bekledim
Derken bir akşam üstü çalındı kapım O kendini beğenmiş deli dolu kız
Ne hale gelmişti Allah'ımKara gözlerinde şimdi
Kara gecelerin acısı vardı
Ağladı kapandı ayaklarıma
Sev beni, sev diye yalvardıGit dedim istemiyorum artık
Biraz da sen öğren ağlamasını Geceler boyu duy bir yol
Yalnızlığın kahreden acısınıİnanmayın dostların inanmayın
Ne büyü var ortada ne de büyücü Yıllar kendimi avutmak için Uydurdum bu yaşanmamış öyküyüBu bir zamanlar askeri doktorluk okuyan adına vermek istemeyen bir öğrencinin sevdiğine yazdığı bir şiirken çoğumuzun hayatını ne güzel bir kalemle de özetlemiş aynı zamanda. Ne O var ne ben. Belki bir olurduk aşk elinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O'na saygılarımla.
Genç Kız EdebiyatıHerkes ona lakap takardı. Binlerce... O hayatından uzaklaştı kendi hayatını bırakıp onun hayatına bağlandı. Belli ki tek başına sanıyordu kendini. Binlerce ip vardı. Ve ipler tek tek koptu tek o kaldı. Ama o asıl o değildi. Klasik bir kitap gibi uyu...