Zorlu bir haftaydı benim için. Bir hafta olmasına rağmen, yazmayı ve sizlerle paylaşmayı özledim.
Veee... İlk bölüm sizlerle... Kısa oldu, ama diğer bölümler çok daha uzun olacak. bakalım yeni kahramanımızı ve hikayemizi beğenecek misiniz? keyifli okumalar. ❤NEYDEN KAÇARKEN SANA SIĞINDIM BİLEMEZSİN,
NEDEN BU KADAR KORKUYORUM KARANLIKTAN
VE NEDEN KARANLIKTAN KORKTUĞUM HALDE
ADI BİLE ‘KARA’ OLAN BİR ADAMA TUTULDUM ANLAYAMAZSIN...Kapı hala çalınıyordu. Genç kız geri geri gitti. Elektrikler kesikti ve her yer karanlığa bulanmıştı. Korkuyordu. Çok korkuyordu. Elleri titriyor, dişleri birbirine vuruyordu. Yine ağlama krizinin tutmasından çok korkuyordu.
Art arda derin derin nefesler aldı. Kapıdakinin kim olduğunu biliyordu. Zaten korkusu da bu yüzdendi. Sonra aklına gelen şeyle içinde bir umut yeşerdi. Vazgeçmezdi bu adam. Onunla konuşmadan gitmezdi. Kapıyı aralayıp, annesinin babasının olmadığını söylese belki giderdi diye düşündü.Adımları yavaş yavaş kapıya doğru yaklaştı. O sırada adamın o itici sesini duydu. “Sadece konuşmak istiyorum. Kapıyı açar mısın?”
Kız kapının ardına kadar gelip, durdu. Korku içine öyle işlemişti ki, sesine de yansımış ve titremişti.
“Annemler evde yok, köye gittiler. Kapıyı açamam. Yarın öğlen gel annemle babam gelmiş olur.”
Adam elbette ki bunu biliyordu. Kapının ardından sinsice gülümsedi. “Öyle mi? Bilmiyordum. Tamam kapıda konuşalım. İçeri girmem.”Bu söz kızı rahatlatmadı. Güven barındırmayan bir şeyler vardı adamda. Ama yine de kapıyı açıp, adamı göndermesi gerekiyordu. Başka türlü gitmeyecekti anlaşılan. Yavaşça demir çengeli çıkardı ve çıkan gıcırtıyla araladı kapıyı.
“Ne istiyorsun?”
Adamın yüzünde o sinsiliğinden en ufak bir iz yoktu. “Konuşmak.” Dedi kısaca.
“İyi dinliyorum.” Adam bir süre kızın kapının ardından şelale gibi kızın omuzlarına akan siyah, parlak saçlarına, kapıyı tutan narin ellerine baktı ve o an tek hareketle sonuna kadar açtı kapıyı. Kız çığlık atacakken, ağzını kapadı. Ardından kapanan kapı ile, kızın korku barındıran gözlerinden yaşlar aktı. Göz bebekleri titriyordu adeta.İşte olmuştu. Ağlama krizi tutmuş ve o karanlık yine hayatına hakim olmuştu. Kurtulamazdı... Bu adama gücü nasıl yetecekti ki...
Her şey bitmişti... Hayat onun için çirkin, istemediği bir bedenin altında son bulacaktı.***
Bade elindeki gazeteyi sinirle okuyordu. Bu oğlu ne yapmaya çalışıyordu. İtibarlarını iki paralık etmeye mi? Hep babasının ahıydı bunlar. Elindeki gazeteyle merdivenlere doğru hızla gitti.
"Karahaaaan!" diye inletti evi.
Ama Karahan'ın ne uykusunu bölmeye ne de annesinin dırdırını çekmeye niyeti yoktu. Neden uyandırıldığını biliyordu ve buna henüz hazır değildi.Tabi bilmediği, annesinin de vazgeçmeye niyeti olmadığı ve şuan onun hazır olup, olmadığı ile ilgilenmediği. Kapıyı sertçe açtı.
"Karahan!”
Oğlundan ses gelmeyince daha da yükseltti sesini. “Karahan sana diyorum, bu rezalet ne?"
Karahan tek gözünü açıp, annesine baktı. Sonra ayakları ile çarşafı üstünden attı.
"Ya anne valla bilmiyordum." dedi yatakta uykulu bir şekilde doğrularak.Sesleri duyan Burak da oğlunun odasına geldi. Babasının da odaya girmesi ile, Karahan bıkkın bir ses çıkardı.
"Şaşımız da geldi." Diye homurdandı.
Burak kaşlarını çattı. "Ne?" dedi anlamayarak.
"Körle yatan diyorum. O hesap. Sen de annem gibi dırdır edecek misin?”
Burak kadının elindeki gazeteyi alıp okudu.
O sırada Karahan hala savunmasını koruyordu. “Yani şimdi babacım, öyle bir konuşacaksın ki, gören duyan da eski hayatın inzivada geçti sanacak."Burak dişlerini sıktı. "Lan hergele, evli kadınla basılmak ne demek lan? Ben evli kadınlarla mı basıldım?"
Karahan'ın yüz ifadesi değişti. "Şimdi babacım ona basılmak demeyelim de, kadının yalanı ortaya çıktı diyelim. Hem kadınlar değil, kadın. Henüz o ‘lar’ aşamasına geçmedim. Tekli takılıyorum." sonra birden hiddetlendi. "Hem ben nereden bileyim kadının evli olduğunu. Tek gece için medeni durum araştırması yapmıyorum."“Oğlum sen bizi delirtecek misin? Öncekinin skandalını yeni atlattık.”
“O da benim suçum değildi. Ne bileyim bakanın kızı. Sanki her gün bakan görüyorum da kızlarını tanıyayım.”
“Kız bakireydi Karahan!” diye gürledi annesi.
“Ya gerçekten sizsiniz anormal. Nereden bileyim.”Bade elini alnına koydu. "Allah'ım!" diye inledi. "Bu çocuk nasıl böyle bi şey oldu?" sonra kaşlarını çatıp, kocasına baktı. "Gerçi ebesi ney ki kendi ne olsun. Beklentim fazlaydı benim beklentim." Diye inledi.
Karahan sırıttı. "Annecim şimdi o konuya girmeyelim. Zira ebeme gelmeden maşallah annem ve babam var. Gören de sizin, çay bahçesinde çekirdek çitlerken birbirinize aşık olduğunuzu sanır."Bade kocasına çevirdi bakışlarını. "Bu çocukla sen ilgilen. Yoksa bu yaştan sonra terlikle dalacağım."
“Zaten ne zaman zora girsen, aynı bahane. Küçükken dalsaydın azıcık o terlikle, böyle olmazdı. O on yaşındayken komşunun kızını sıkıştırdığı an girecektin o terlikle.”
Bade oflayarak çıktı odadan. “Baba-oğul uğraşamam ben sizinle. Ne haliniz varsa görün.”Kadının gitmesi ile Burak kapının pervazına yaslandı, göğsünde ellerini birleştirip, oğluna baktı.
"Babacım, merak etmeyin ya çözdüm ben olayı. Adamı tek celsede boşatacağım karısından. Kadın nafaka da alamayacak.""Lan bir de adamın avukatı mısın?"
"Adam silah çekince mecbur kaldım." Dedi çocuksu bir ifade ile.
"Silah mı?" diye bağırdı Burak. Ellerini sinirle saçından geçirdi. "inziva demiştin sen değil mi? Yarın orman evine gidiyorsun ve bir ay oradasın Karahan Şimşek! Kadın yok, telefon yok, hiçbir şey yok. Belki aşağıyı biraz nadasa bırakırsan, beynin devreye girer."Odadan çıkarken ardından şaşkın bir Karahan bırakmıştı.
***
“Siktir!” diye bağırıp, arabanın lastiğine vurdu. Bu dağ başından kim geçerdi Allah aşkına?
Arabasına dayandı. Telefonu da yoktu. Ellerini göğsünde bağladı ve beklemeye başladı. Üşüyünce, arkadan kabanını çıkarıp, üstüne geçirdi. Nereden gelmişti bu dağ başına. “İnzivaymış... Sıçarım ben böyle inzivanın içine. Gönder Bodrum’da mankenlerin arasında yapayım inzivamı. Ama yok, akıllandıracaklarmış. Babaya bak babaya. Annemin iki dırdırına sattı oğlunu. Ne var yani evliyse kadın. Anlamıyorum arkadaş, bekarla takılıyorum skandal oluyor, evliyle takılıyorum ayrı skandal oluyor. Bende bir gudubet var. Yoksa biri bakanın kızı, diğeri müsteşarın karısı çıkar mıydı?”-Çok genç ve güzeldi ama. Aklına gelince sırıttı.Koluna bakınca yüzünü buruşturdu. Birde çocuk gibi takip saati takmışlardı koluna. Akıllı adamdı babası vesselam.
Uzaktan gelen araba farını görünce, birden gülümsedi. Kurtulmuştu. Hemen yolun ortasında durdu. Onu ezmeden geçemezdi nasılsa. Ezecek de değildi.Kız yolun ortasında duran adamı görünce, bedeni yine o bilindik korkuyla titremeye başladı. Kornaya bastı. Ama adam yerinden oynamadı. Duramazdı. Bu adam da neyin nesiydi?
Arabanın durmak için hiçbir eylemi olmadığını gören Karahan, ellerini havaya kaldırdı ve tam ayaklarının dibinde duran arabanın kaputuna ellerini koyup, başını aşağı eğdi. Bir iki nefes alıştan sonra, başını kaldırdı.
Kızla göz göze geldiğinde, ikisinin de kaşları çatıldı ve akıllarından aynı şey geçti.“Yine mi bela?”
evettttt =) bakalım diğer bölümde neler olacak =)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA ELMAS - KARA SERİSİ I -FİNAL
Romans"BU HİKAYE WATTYS 2018 YARIŞMASININ UZUN LİSTENE GİRMEYE HAK KAZANMIŞTIR" Hayatı kararan bir genç kız, adı gibi Kara bir adama sığındı... Başını soktuğu bir beladan kurtarmak için, uzaklaşan bir adam, belanın tanımının kollarındaydı. KARAHAN ŞİMŞEK...