BÖLÜM İKİ

419 22 5
                                    

Uçak yavaş yavaş dolmaya devam ediyordu. Daha fazla dışarıya arkadaşlarıma bakarak moralimi bozmak istemediğim için gözlerimi kapattım ve başımı arkaya yasladım. Biraz kestirirdim ama koltuklar çok rahatsızdı. Ve kesinlikle oturur vaziyette uyuyamazdım. Daha fazla gözlerimi kapatmanın bir işe yaramayacağını anladığımda gözlerimi açtım. Ve hemen yanıma bir kız oturdu. Yeşil kısa saçları trafik lambasından fırlamış gibiyi.Ama hemen yan koltuktaki kızla konuşuyordu. Yan koltuktaki kız ise yeşil saçlıya oranla daha hanım hanımcıktı. Tabii pembe saçlarla nasıl olursa.

Ama konuşmalarına biraz kulak misafiri olabilirdim belki. Hem canım da sıkılıyordu. Kafamı biraz daha yeşil saçlı kızın olduğu yere kaydırdım.

" Ya kızım yanın oturacak kişiden rica etsek de yer değiştirsek" yeşil saçlı kız ağzını gerdire gerdire konuşmasa iyiydi aslında.

" Aynen ya. Zaten ilk defa biniyorum yanımda sen olsan iyi olur"

Hemen sonra kızın yanına biri geldi. Yeşil saçlı kız yüzünden göremiyordum ama bir erkek olduğu kesindi. Bir erkek mi? Bu iyi mi kötü mü bilemiyordum.

Sanki nüfüsuna geçireceksin. Boşversene yarım saat sonra bir daha yüzünü görmeyeceksin zaten.

İçimden yükselen bu sesin haklı olduğu kanısına vardım. Sonuçta nüfusuma almıyacaktım. Daha fazla yan tarafı dinlemeyi bıraktım ve eski yerime geçtim. Telefonumu çıkarıp saate bakacaktım ki başımda bir hostes belirdi.

" Lütfen telefonunuzu kapatın hanımefendi."

Hostesin gülerek söylediği Bu sözün altında siktirme belanı kapat telefonu ağzını burnunu kırarım tınısını anlamamak için salak olmak gerekirdi. Hostese gülerek başımla onayladım ve telefonumu hemen çantama koydum. Pekala gider ayak kimseyle tartışmayacaktım. Yanımdaki koltuğa aniden birinin oturmasıyla kafamı oraya çevirdim. Evet ne bağırdım ne de yerimde zıpladım biraz soğukkanlı olabilirim.

Yanıma oturan oğlana şöyle bir göz gezdirdim. Mavi gömlek ve kot yarım şort giymişti. Gözlerimi yüzüne çevirdiğimde koyu kahve gözler ve açık kahve saçlarla karşılaştım. Prüssüz Teni sanki binbir türlü fondöten ile kapatılmıştı. Gözlerimi gözlerine çevirdiğimde onun de beni uzun uzun incelediğini gördüm. Ama bunu fazla takmayın önüme döndüm ve kemerini bağladım artık şu uçak insin de hayatıma başlayayım.

Saat sabaha karşı 06:30

Uçak inişe geçerken kalbim sanki yerinden fırlayacakmış gibi olsa da yüzümde herhangi bir mimik oynamıyordu. İfadesizce bakan gözlerim Bu sefer uçuş sırasında bir kere bile göz teması kuramadığın çocuğu buldu. Hafifçe tebessüm ettim bana bakarken. Yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirdi ve kemerini çözdü.. Bende aynını yaptım ve daha fazla beklemeden ayağa kalktım ve dışarı çıktım. Valizimi alıp havaalanının içine girip boş bir yer buldum ve oturdum. Artık kuzenimi arayıp nerede yaşayacağımı öğrenmem gerekiyordu. Telefonumu çıkardım ve Bora yazan yere basıp telefonu kulağıma götürdüm.

" Alo? "

" Ben Eylül. Evin adresini söylede geliyim."

" Bekle ya ben seni almaya gelirim."

" Bitanesin sen. "

Deyip telefonu yüzüne kapatıverdim. Sonuçta kuzenim alınmaz ya canım.

Saat sabah 07:20 araba

Araba yolculuklarından nefret ediyorum. Issız bir yerde araba yolculuğu yapmaktan da nefret ediyorum ve en önemlisi radyonun çekmemesinden de nefret ediyorum.

DEĞİŞİM BAŞLIYOR (wattys2016)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin