BÖLÜM DÖRT

230 21 2
                                    

Saat öğle 14:34 ev

" Ben tam olarak böyle bir şeyin şu anda kendim için doğru olduğunu düşünmüyorum."

Mırıldanarak ve halıya bakarak söylediğim sözde Bora'nın daha fazla ısrar etmek istemediği belliydi. Tabii ısrar etmemesi benim için daha iyi olurdu. Buraya alışmalıydım. Sağyaşar'ların başıma açtığı bu istanbul muhabbeti bana ağır patlamıştı.

" Eylül sende biliyorsun ki daha fazla okula gitmemezlik yapamazsın. Eniştem sürekli beni arıyor ve kayıtları soruyor. Her seferinde ona yalan söylemek zorunda kalıyorum. Beni de anla ve şu okula hemen başla! "

" Sanki bunu denemiyormuşum gibi konuşma Bora! Buraya geleli ne kadar oldu da hemen kendime yeni bir hayat kurmam bekleniyor? Bak ben iyi değilim tamam mı? Biraz zamana ihtiyacım var. Beni de anla. "

" Sadece bir kaç gün. " dedi Bora tehditkar bir sesle. "Eğer hala bir okula kayıt yaptırmazsan eniştemle bu konuyu konuşacağım. " dedi.

Sevinçle gülümsedim ve ona sarıldım. Fakat başım inanılmaz ağrıyordu. Bu gözlerimi açamamama neden oluyordu. Bora'ya baktım.

Bora bana hafif bir tebessüm etti ve kafamı koltuğun arkasına yaslayarak mutfağa gitti. Geri döndüğünde elinde bir uyku ilacı ve su vardı. Evet.. kesinlikle uymak istemiyordum. Bugün yeterince uyumuştum zaten.

Tam ağzımı açmış itiraz edecekken Bora ağzıma ilacı sokuşturuverdi ve elime suyu tutuşturdu. Pekala.. artık babama benzediği konusunda hemfikiriz umarım. Daha fazla ısrar etmedim ve bütün suyu kafama diktim. Salonda uyumak istemediğim için Bora'ya kısa bir bakış attım ve merdivenleri çıkarak odamın kapısına geldim. İlaç etkisini yavaş yavaş göstermeye başlamıştı. Kapıyı son kalan gücümle yana doğru kaydırdım ve kapatma gereği daha doğrusu gücü bulamadığım için kendimi hemen yatağa bıraktım ve üzerimi örterek kendimi uykuya bıraktım..

Akşam üstü saat 20:48 yemek

Masada yükselen sadece çatal bıçak seslerine karşılık kimse ağzını açmıyor sanki konuşmamaya yemin etmişlerdi. Bende hala uyku sersemliğinde olduğumdan ağzımı bile açmıyordum. Barış'ı uzun zaman sonra - club'dan sonra ki öpüşmemizden sonra ki biraz devrik bir cümle oldu- ilk defa yüz yüze bugün görmüştüm. Arada eve sessizce girip sabah da sessizce çıktığını duyuyordum. Ama tek kelime etmiyordum. Ama bu , bana göre herhangi bir anlamı olmayan, öpücüğü yalnış anlamasını da istemiyordum. O an benim için bitmişti zaten. Öpmüştüm ve o öpücük orada kalmıştı.

Ama eğer Barış'ın aklında şu anda daha farklı fikirler varsa ve ondan hoşlandığımı düşünüyorsa... Kesinlikle bu istiyeceğim son şey bile olmaz. Ben? Ben? Aşka inanmayan Eylül Sağyaşar? Bir öpücükle kimseye aşık olmam. İnşallah Barış'da aynı fikirdedir benimle.

Bu konunun daha fazla aklımı karıştırmasını istemiyordum. Yemekten sonra bu konuyu Barış ile konuşmak ve olayları daha fazla uzatmadan bitirmek en iyisiydi. Bora ve Barış kendi aralarında bir sohbet muhabbeti açmış ve konuşuyorlardı. Bense sadece yemeğimi didikliyordum. Çatalımı tabağımın kenarına sertçe bırakırken ikisinin de bakışları bana dönmüştü. Kafamda ne söyleyeceklerimi tartarken ve düzenlerken beklenitili bakışlarını umursamadım.

Boğazımı temizledim.

" Ben bugün düşündüm ve daha fazla beklemek istemiyorum. Kayıtları siz yaptırırsınız."

Bora bana anlayışla gülümserken Barış sadece bakıyordu. Evet sadece bakmak. Duygudan yoksun buz gibi gözler sana aralıksız bakınca insana kendini değersiz hissettiriyordu. Umursamadım. İlgilenmedim ve yemeğime döndüm. Didiklemeye..

DEĞİŞİM BAŞLIYOR (wattys2016)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin