BÖLÜM ALTI

180 15 8
                                    

" Pişt zımbalı kantine gidelim mi?" Evet Aren'e dün bu lakabı bulmuştum teknik olarak Bora bunu bulmuştu ama şu anda ben kullandığım için sorun var mıydı? HAYIR. Konu kilit.

" Zımbayla sikicem seni!" Evet milletcek zaten bundan kormuyor muyuz zaten? Olum kız eşcinsel lan. Ama zaten bunu bile bile yında durduğım için sorun yok. Konu tekrar kilit.

" Aman bee boş versene yavrum haram öyle şeyler."

Aren'in iç çekişleri, benim onu çekiştirmem, onun buna sinirlenmesi ve beni dövmeye çalışması gibi normal olayları yaşayarak nihayet kantine varabilmiştik. ben bir meyve suyu Aren ise bir kola alıp benim zorlamalarıma dayanamayıp dışarı çıktık. Yaklaşık 5 dakikalık bir teneffüsün ardından zil çaldı ve daha dedikodumu bile bitiremeden sınıfa geçmiştik. ne hızlı bir gün ama.

--------o----------o----------

" Sanırım beynim bok kıvamına geldi. Yani ben öyle hissediyorum en azından."

" Benim de beynim kulaklarımdan akıcak az kaldı?" Evet blok matematik dersinden henüz çıktık ve benim durumum hiçte iç açıcı değildi çünkü beynim bu kadar matematiği daha doğrusu bu hızla işlenen bir matematiği kaldırmazdı. Neden mi öyle diyorum çünkü kadın öyle ki biz daha kitabı açmadan , hiç abartmıyorum, konuya başlamış da bitirecek o derece. Ki birde o kitaplardaki güzel ve seksi hocalardan da değil. Saçlarının yarısı beyazlamış ve moda denen şeyden biraz olsun anlamayan bir kadın ki o yeşil bir gömleğin altına neon pembe bir etek giymiş ve onun altına da çizme giymişti evet yaz ayındaydık ve kadın 50 yaşında rahat vardı. Daha fazla geçmişi didiklemek istemiyordum çünkü psikolojim daha fazlasını inan kaldırmazdı. Aren ile birlikte kol kola aşağıya inerken bir yandan da bugün Aren'i bize gelmesi için ikna etmeye çalışıyordum. Sonucumun hüsran olmasına ramak kala kabul etti de Augustus'unu kaybetmiş Just Hazel gibi hayal kırıklığına uğramadım.

Merdivenleri inerken bende bir yandan Bora'yı arıyordum ki daha çok onları beklememek için ama telefonumu açmadı. poker face.

Birkaç başırısız denemeden sonra Aren ile bir taksi çevirdik ve bizim eve gittik. En azından şansımıza Bora evdeyi de bir kapıda kalma olayı yaşamamış olduk ki bu benim için baya iyi bir drum. Çaktırmayın Aren sabrının sonuna gelmeye başlamıştı. Bora kapıda beni şaşkın bir surat ile karşılayınca bir an bende kaldım yani. Aren ile içeri geçip oturmamızın ardından Bora da ağzındaki baklayı çıkardı fakat hayatımda duyduğum en acı ve iğrenç baklaydı o. Hayır nimete hakaret etmiyorum sadece mecazi anlamda söyledim susun!

"Dedem geliyor!" Bora'nın söylediği o iki kelimeyle bir an duraksadım. Beynim kepenkleri kapatıp cumaya gitti, fonksiyonlarım ' bizde artık kalkalım' moduna geldiler ve bakışlarım internetteki köpeğe ' sen evlatlıksın.' dedikleri anda köpeğin gözündeki o şaşkınlığa büründü. Hayır hayır tepkim fazla değildi hatta fazla soğukkanlı bile karşılamıştım. Dedemin bizim yanımıza gelmesi demek, kalacağı süre boyunca ot yememiz, akşam 8'de uyumuş olmamız, her hareketimizi fotoğraflayarak ona atmamız ve saçma bok rengindek, o iğrenç bitki çaylarından sabah akşam içmemiz demek.

" Sıçtık." Ağzımdan çıkan kelimeler her harfiyle şaşkınlığımı daha da arttırırken yaşayacağım vahim serüveni düşündüm. Sürekli anlatacağı askerlik hikayelerini ve artık bok kıvamına gelmiş beynimi düşündüm. Cidden sıçmıştık.

"Ya salak o İsviçre' de değil mi ne alaka buraya geliyor?" Evet hala ' belki böyle bir şey yoktur belki Bora yanlış filan duymuştur' diye saçma bir çırpınışa girmiştim. Hey sizinde kaçıkımsı bir dedeniz olsaydı sizde böyle paranoyak olurdunuz tamam mı şimdi kesin sesinizi!

DEĞİŞİM BAŞLIYOR (wattys2016)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin