Tek Dileğim

124 7 1
                                    

On altı yaşıma bastığımda doğum günümü liseden arkadaşlarımla sahilde ki o çocukluğumun pastanesinde kutladık. Meyveli pasta,bol şeftalilisinden. Bütün sınıfı davet etmiştim, gelende oldu gelmeyende. Zaten herkesi de pek sevmezdim. Kimseden sevilmeyi de beklemezdim.
Sevgiyi hissetmeyeli 8 yıl oldu çünkü. Annem gitti gideli..

Evet annemden ne bir ses ne de bir haber vardı. Ona olan öfkem hala yerindeydi ama babamın çektirdiği eziyetler anneme olan öfkemi soğutuyordu.

Doğum günümde herşeyin güzel olmasını istedim. Kızlarla kuaföre gittik,saçlarımızı makyajlarımızı yaptırdık. Ben sarı saçlarıma su dalgası maşa yaptırdım ve beyaz dantelli bir elbise giydim. Tülin de mavi renk. Sonra Tülin'in annesi bizi pastaneye bıraktı. Sınıftan 14 kişi gelmişti , öğretmenlerde vardı. Öğretmenlerle aram pek iyi olmasa da gelmeleri beni onurlandırmıştı. Belki de okulda onurlandırmıyoruz bari kızcağızın doğum gününde edelim diyedir,kimbilir?

Doğum günü başladı herkes dans ediyor , eğleniyor ve halinden memnundu. Sonra pastam geldi ve üfledim. Herkes "iyi ki doğdun Damla!" şarkısını söylerken ben içimden Keşke doğmasaydın be Damla. diye geçirdim. Ama etrafıma baktığımda beni seven bu kadar insan varken neden karamsarlık yapıyorum,aptal mıyım dedim. Mumları üflerken ki tuttuğum dilek anneme kavuşmaktan ve mutlu bir hayattan başka hiçbirşey değildi.

Pastalar yendi , hediyeler verildi. Dans ediyorduk. Ben çocukluk aşkım Özgür'le dans ediyordum. Özgür bana hala aşıktı ama ben ona olan duygularımdan emin değildim. Bizler mutlulukla dans ederken müzik bir anda kesildi. Hepimiz "Ne oluyor yaa" dedik. Sonra babam içeriden geldi ve "Bu kadar eğlence yeter çocuklar hadi herkes evine" dedi. Bende babamın yanına gittim ve "Baba ne yapıyorsun birazdan bitirecektik zaten böyle bir anda ayıp değil mi " deyince bana bağırdı. Herkes bize bakıyordu. Bende sinirden ağlayarak kimseye birşey demeden koşarak arabaya bindim. Çok ağladım ve babam arabaya bindi. Hiçbirşey demeden gidiyorduk. Eve vardığımızda direk odama çıktım. Aynaya baktım. Rımellerim akmıştı. Sinirli şekilde elimi yüzümü yıkayıp üstümü değiştirdim ve babamın yanına gittim.

Sen ne yapıyorsun? Benim doğum günümde ve arkadaşlarımın arasında bana bağırmak beni rencide etmek ne haddine! Yeter artık bıktım diye bağırmaya başladım. Çünkü gerçekten çok dolmuştum babama. Çocukluğumdan beri bana yaşatmadığı acı kalmamıştı. Ben babama bağırınca babamda bana tokat attı bağırdı demedik laf bırakmadı. O kadar ağırıma gitti ki hiçbirşey diyemeden odama çıktım. Aynaya baktım uzun uzun. Ve aynaya elimdeki su bardağını fırlattım. Ayna da bardakta paramparça oldu. Gözüme ilk çarpan cam parçasıyla bileklerimi kestim. Sinirden ne yapacağımı bilmiyordum. Aklıma bir fikir geldi. Yıllar önce annemin yaptığını yapacaktım. Evet,kaçacaktım. Şimdi annemi haklı bulmuştum. Tam o anda dedim içimden, "haklıydı annem"..

Ve hemen yatağımın altından bavulumu çıkardım. Nereye gideceğim hakkında hiçbir fikrim olmamasına rağmen bavulu hızlıca doldurdum. Yatağa oturdum düşündüm. Peki ya nereye gidecektim? Telefon rehberimi karıştırmaya başladım. Hepsi yaşadığım yer , Bursa'dan kişilerdi. Hayır başka bir şehir olmalıydı. Biliyorum annemde başka bir şehirdeydi.

Şeftali KırmızısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin