Tehlike Yollarında

67 3 0
                                    

Siparişlerimiz geldikten sonra rakıyı kaldırdı ve gözlerime baktı. Bende kaldırdım ve rakı bardaklarını tokuşturduk. Bu ne anlama geliyordu,bir zafer kutluyordukta benim mi haberim yoktu ?

"Yeni bir müşteri çıktı Safiye,onunla özel olarak senin ilgilenmeni istiyorum."

"Tabi ilgilenirim,kim bu? Neci ?"

"Almanya'da yaşıyor. Baya ballı bir müşteri. Aylık kazancımızı çok arttırır.Senin alacağın bahşişleri falan hesaba katmıyorum bile."

"Ne yani ona toz satmak için Almanyalara mı gidicem?"

"Heh! Aynen öyle." diye gülerek rakısından bir yudum aldı.

Bu gülüş pek samimiyet içermiyordu. Bu adamın bana hakkım olan parayı vermediğine yüzlerce defa şahit olmuştum. Bana hala o vadettiği lüks hayatı vermediği gibi kazandığım bahşişlerimi de kendisi alıyordu.Artık patlama noktasına gelmeme az kalmıştı.Bir de Almanyaya gitmek oh ne güzel ya! Hala kendi hayatımı kuracak param olmadığı için bu adama muhtaçtım , lanet olsun!

"Ne zaman gidiyorum?"

"Pazartesi gününe uçak biletin hazır." dedi. Bugün cumartesiydi.

"Safiye,adama önce malların en iyisini sat. Sonra buraya tekrar geleceksin. Diğer gittiğinde biraz düşük kalitelisini sonra git gide kaliteyi düşüreceksin,anlaştık?"

Gönülsüzce kafa sallayışımdan anlamış olmalı ki rakısından bir yudum alırken "Ne o kız pek bi üzüldün?" dedi.

Boğazı seyretmeye dalmıştım ,duymamıştım. "Hı efendim" diye ona döndüm.

"Yok birşey hadi yemeğini ye buz gibi ettin güzelim balığı."

Yemek mi beni ben mi yemeği yedim anlamadan bir gün geçmiş oldu.

Aradan iki gün geçmiş Pazartesi olmuştu. Almanyaya gidecektim. Sabah 10'a uçağım vardı. Mümtazla güzel bir kahvaltı yaptık.Gereğinden fazla samimiyeti beni rahatsız etse de birşey diyemedim. Hazırlıklarımı günler öncesinden tamamladığım için odama çıkıp bavulumu hizmetçiler getirdi. Evden çıkarken bu koca malikaneye bir baktım, neredeyse aylarım burada geçmişti. Buraya gelirken kırk yıl düşünsem bu yollara düşeceğim aklıma gelmezdi.Kafama büyük gelen gözlüklerimi takıp siyah renk film camlı Range Rover marka arabaya binerken kendimi bir ajan gibi hissettim. Yola koyulduk. Fatih arabayla Atatürk Havalimanı'na bıraktı ve bagajdan ikinci bir bavul çıktı.
Fatih'e sordum. "Tek bavul hazırlamıştım?"
"Bu senin özel eşyalarının bulunduğu bavul değil canısı."
Şaşırmıştım, ne olabilirdi ki?
Yüzümdeki şaşkın ifadeye uzun uzun baktıktan sonra , "Bakmak ister misin?" dedi. Evet dercesine kafamı salladım.

Tahmin ettiğim şeydi, toz. Koca bir bavul dolusu toz.

Tedirgin ruh halimle iki bavulla birlikte Dış Hatlar tabelasına doğru yürüdüm.İlk kez yurtdışına çıkıyordum. Ne yapacağımı tam bilmesem de bir şekilde uçağa ulaşacaktım. Kapıdan girdim , bavullarım kontrolden geçerken fazlasıyla heycanlıydım. Sonuçta içinde toz vardı. Farkedilirse yanardım.Bu heyecanlı ve tedirgin halim dış görünüşüme yansımamalıydı.Görevli bayan "Geçebilirsiniz." dediğinde derin bir oh çektim ve masum (!) bavullarımla uçağa doğru ilerledim.

Uçağa bindiğimde koltuğumun cam kenarı olması beni sevindirse de Almanya da ne halt edeceğimi düşündükce moralim bozuluyordu. Eğer bu işten iyi bir para alırsam artık bu işi bırakacaktım. Evet kesin! Uçağın kalkmasını beklerken telefonum çaldı arayan Mümtazdı.

"Alo Safiyem bindin mi uçağa?"

Kısık bir ses tonuyla "Evet." dedim

"İyi,Almanyaya vardığında seni siyah bir araba karşılayacak.Adamın adı Kenan ona göre. Kendine iyi bak dikkatli ol görüşürüz."

Birşey demeden kapattım.Uçak hareket etmişti ve heyecanlıydım. Heyecanım daha çok uçaktan değil yaptığım bu iğrenç işin anlaşılma korkusundan kaynaklıydı. Heyecanımı yenmeye çalışırken "Ne alırdınız?" sorusuyla kafamı aniden kaldırdım ve karşımdaki hostesi gördüm. Birşey demeden öylece duruyordum ve tekrar "Hanımefendi, bir isteğiniz var mı?" diye sorunca kendime gelebildim. Soğuk ses tonumla "Kahve,kahve istiyorum." dedim. Kahvemi aldıktan sonra yanımda taş çatlasa 25 yaşında yakışıklı biri oturduğunu hostes servisinden sonra farkettim.

Şeftali KırmızısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin