Senin Ne İşin Var Burada! -3-

110 24 2
                                    

Kapının önünde öylece dikiliyorduk.Özgür elini saçlarının arasından geçirmiş düşünüyordu.Bana çok uzun gelen sessizliğin ardından sessizlik dediysem kapı hala yumruklanıyordu.Özgür 'aklıma bir fıkır geldi ' deyip tişörtunu çıkarmaya başladı.ben daha ne olduğunu anlamadan özgür sadece pantolon ile kalmıştı.Muhteşem vucudunun karşısında şoka girmiştim.yutkundum ve 's-sen ne yaptığını sanıyorsun ' diye sordum bana doğru bir adım atıp 'bizi kurtarıyorum şimdi bana odanı göster ' dedi ama ben sadece “ biz ” kelimesinde takılı kalmıştım ne kadar güzel söylemişti.Pekala Begüm bu derdi başına kendin açtın şimdi katlanma sırası hızla odama doğru gittim oda peşimden geldi yatağın üstüne oturup 'adamlar beni sorduğunda size hiç uğramadığımı söyleyeceksin büyük ihtimalle evi aramak isteyecekler sende evde sadece erkek arkadaşım var diyip onları kandırabilirsen kurtuluruz ben yatağın içinde olucam hadi bakalım göster oyunculuğunu ufaklık' diyip beni odadan dışarı sürüklemeye çalıştı yerimde durup ona döndüm 'bir dakika ya ben sana neden yardım edip kendimi tehlikeye atayım kı ? ' Diye sordum sırıtıp 'çünkü beni sakladığın ortaya çıkarsa senınde başın belaya girer ufaklık ' dedi ah ne kadarda ukalaydı ona dil çıkarıp söylene söylene aşağı indim arkamdan gülüp 'birde ufaklık dememe kızıyorsun ' sözünü duymamış gibi yaptım başıma bir bela açmıştım ve şimdi kurtulma sırasıydı.ürkek bir şekilde kapıya doğru yürüdüm derin bir nefes alıp kapıyı açtım.Karşımda kı iri yarı adam 'Iyi günler hanımefendi biz İstanbul emniyet müdürlüğünden geliyoruz birini arıyoruz..' Derken kimliklerini gösterdiler o andan sonra beynim zonklamaya başladı boğazıma oturan yumruyu yok sayarak adamın dediklerine odaklanmaya çalıştım 'dediğim gibi aradığımız biri var gun içinde apartmanda olağan dışı bir şey yasandı mı? aradığımız kişi en son buralarda görülmüş izniniz olursa evi aramak istiyoruz gizlice evinize girmiş olabilir ' gözlerime akın eden yaşları gizlemeye çalışarak kapıdan çekildim adamlar oturma odasını ararken anca kendime gelebildim 'aradığınız kişiyi burada bulabileceğinizı sanmıyorum bayım evde sadece ben ve erkek arkadaşım varız ' dedim kekelememis olmama şaşırarak adamların tepkisini izledim sanırım başarılı olmuştum süphelenmemişlerdı.Sıra benim odama bakmaya gelince kalbim o kadar şiddetli atıyordu kı polislerin duymasından korktum kuruyan boğazımın acısını yok etmek için yutkundum ve peşlerinden gittim özgür yatagıma yatmış yorganı beline kadar çekmişti kaslı sırtının muhteşemliğini kısa bı süre için izledim basımda bu kadar dert varken hala bunları düşündüğüm için kendime kızdım.Polisler rahatsız etmemek için odaya girmeden çıktılar kapıya kadar geldiğimizde 'rahatsız ettik hanımefendi iyi günler ' diyip gittiler.Derin bir nefes alarak kapıyı kapattığımda kendimi büyük kanepeye attım.bunun hesabını o özgür'e sorucaktım.Bana bu korkuyu yaşatmaya hiç hakkı yok.Bi kaç dakika sonra özgür tişörtünü giyerek aşağı indi ve yanıma oturdu.Ona hızla dönerek söylenmeye başladım 'Lanet olsun ya peşimde adamlar var demiştin POLİS ler degil sen kimsin ya nasıl bir belasın of ben neden o kapıyı açtım ya keşke seni içeri hıç alma... ' Dudaklarımda ellerini hissettiğimde şok oldum o kadar sinirliydim ki hızla elini ısırdım sert ısırmış olmalıyım koltuktan sıçradı.Ona doğru bakmayıp önüme döndüm ve kollarımı göğsümde birleştirdim pekala hep o beni yok saymayacak ya. Elini sallayarak yanıma oturdu 'sen ne cadı bişey çıktın ufaklık' dedi ona doğru eğildim ve 'bir daha bana ufaklık deme !' Diye tısladım o sinir bozucu sırıtış yüzünü kapladığında sinirle yerimden kalkıp odama gittim.Kafamı dinlemek istiyordum Eylül'ün yanımda olmasına ihtiyacım vardı lanet olsun ben her zaman pazar günlerini pijamalarımla evde tembellik yaparak gecirirdim bu kadar aksiyon benim sıradan hayatıma çok fazla.Gözlerimden akmak üzere olan yaşları umursamayarak Eylül'ü aradım uzun süre çaldı bana ceza vermek istediği çok açıktı ama benim şu an ona çok ihtiyacım vardı.Telefonu sinirle yatağa fırlattım ve az önce özgür'ün yattığı yere kendimi attım. Burada yastığa sinen  sigra ve burnuma çok güzel gelen erkeksi bir koku vardı.AhAh özgür demişken peşinde polisler olan birini aşağıda yalnız bıraktım.Kendime lanet okuyarak onu evden kovmak üzere asağı ındım.oturma odasında yoktu belkide gitmişti.Su içmek için mutfağa girdiğimde özgür'ün mutfakta muhteşem bir masa hazırladığını gördüm Eylül le yaptığımız kahvaltı üzerinden saatler geçmişti ve midem çoktan guruldamaya başlamıştı.Ama ona karşı bu sefer yumuşak olmayacaktım.Sonuçta başıma gelenlerin bütün sorumlusu oydu. Arkasını döndüğünde beni gördü ve gülümsedi 'ah demek geldin ufaklık kendi evin gibi rahat ol dediğini hatırladım ve bize yemek hazırladım hadi gel otur ' dedi. Nasıl biriydi bu ya sanki yıllardır beni tanıyan arkadaşımdı kaşlarımı çatarak 'Benimde hatırladıma göre sende peşinde polisler olan birisin bir katil olmadığını nerden bileyim ? Belkide yemeklerin içine zehir attın ? ' Aklımda kurduğum senaryoya gülerken 'ah hadi ama bu kadar yakışıklı birinin katil olabileceğini düşünmüyorsun herhalde ' dedi tıslayarak 'ukala ' dedim dediğimi duymamış gibi yapıp bir sandalye çekti ve 'buyrun hanımefendi yemekleriniz hazır ' dedi somurtarak sandalyeye oturdum pekala daha fazla naz yapmak için fazla açım. Karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu gülümseyerek ona 'senden ufaklık dışında bir söz duymak ilginç ' dedim yine o muhteşem gülümseme 'bakıyorum birileri ufaklık lafını çok sevdi ' dedi ona dilimi çıkardım ve masaya odaklandım.soslu makarna ve salata hazırlamıştı.Gerçekten güzel gözüküyorlardı.O sırada kapı çarpıldı 'begüüümm!' Eylül hızla mutfa geldi 'bu nefis kokular da... Sen hala gitmedinmi' diye söylendi bana bakıp kaşlarını çattı 'bide yemek yiyolar begüm salak mısın ya yemeğine zehir felan kattıysa' dedi özgür yarım ağız gülümseyip 'ah begüm arkadaşın da aynı senin gibi düşünüyor,ilginç' dedi bu dediğine gülmüştüm Eylül 'hey! Dünyadan Begüme!' diye bağırdı dişlerini gıcırdattı ve ayaklarını vura vura yukarı çıktı.özgür tabakları masadan taşırken 'sanırım gitsem iyi olur arkadaşın çok kızdı' dedi 'o hep öyledir' diye geçiştirdim

özgür telefonunu çıkardı ve 'doruğu arayayım gelip alsın beni dışarı çıkamam' dedi ve güldü tanrım o sürekli gülsün bende izleyeyim Telefonda uzun beklemeden sonra 'açmıyor acaba hangi kızla napıyor' diye söylendi o sıra tekrar kapı çaldı ve ben yine korktum bir günde bukadar korku bana fazlaydı 'ben bakayım' dedim ayaklarımı sürüye sürüye kapıya gittim ve yavaşça açtım.onu görür görmez gözlerim doldu bogazıma yine o tanıdık yumru oturmuştu yutkundum ve güçlükle konuştum 's senin ne işin var burada ?! '

KABUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin