Kaçık gibi hissediyorum.
Günlerdir susturmaya çalıştığım seslere karşı yenilmiş durumdayım. Değişik bir insanım. Sinirlendiğim de bunu ya içime atarım yada bir yerlere saklanarak durdurmaya çalışırım. Neden kafama taktığımı bende bilmiyorum. Haklı olduğum halde beni haksız görüp kendisinin güçlü gözükmesi mi ? sorun. Yada ezilmeyi kabul edememek mi ? sorun. Biliyorum artık ne kadar kaçsam da tekrar çıkacak karşıma değil mi ? Hayat böyledir zaten nefret ettiklerin ya hep karşına çıkar yada hep yanındadırlar.
******
Merdivenlerden inmeye başladım. Basamaklar yüksek olmasa bile başım dönmeye başladı. Son 2 basamak vardı gözlerim kararmaya başladığı için durup oturdum. Hiçbir şey yiyemedim bugün. Ufacık bir şey bile atmadım ağzıma.5 dakika boyunca yanımdan geçenleri önemsemeden oturdum. Derin bir nefes alarak ayağa kalktım. Koridor uzundu bir uçta Arşiv diğer bir uçta ise Kantin vardı. Gidip bir şeyler yemem lazım yoksa benim için hiç iyi şeyler olmayacak
******
Sipariş bilgisayarına siparişimi verdim. Başım dönmeyi kesmişti fakat bunu baş ağrım için diyemeyeceğim. Küçük bir fişle birlikte masanın birine oturdum. 15 dakika sonra yemeğin hazır olacağını söylediler. Kollarımı birleştirip masanın üzerine uzandım.
Bekledim, bekledim.
Dakikaların geçmesini beklerken gözüm dalmış hemen ayağa kalktım. Fiş numaram anons edildi. Hemen sıraya gittim. Anons edilen numara 96’ydı. Kadına hemen fişimi gösterdim fakat bana dalga geçer gibi gülüyordu.
+ Hanımefendi! Sizin sıranız 69 fakat şimdi ki sıra 96 dedi.
-Ne ? diyip fişi tekrar baktım. Salak gibi ters tutup yarım saattir boş boş bekliyorum. Bir yandan diğer salaklığımı düşünüyordum. Ne diye almadığın şeyin parasını hemen ödersin ki.’ Yemeğiniz hala duruyor mu diye sorayım bir dakika diyip ‘ içeri gitti.
İki dakika sonra geldi ve + Kusura bakmayın fakat siparişiniz çoktan alınmış dedi.
- Nasıl ya ! ? Siz her önüne gelene veriy---
+ Ihmm. Bu yemek sizin olmalı Merve hanım dedi.Sesin geldiği yere hemen çevirdim kafamı. Ken’di. Elinde bir tepsiyle bana bakıyordu. Bir şey demedim. Yarım saat öncesi geldi aklıma. Bekledim hala elindeki tepsiyle bakıyordu.
+ Almayacak mısın? diyip güldü.
- Bunun benim yemeğim olduğuna emin misin ? dedim şaşırarak.
+ Eveet senin. Sana getirmek için ben aldım. Getirmeme kalmadan buraya geldin dedi. Hadi al ve başla ;)
Elinden tepsiyi aldım ve masama doğru yürümeye başladık. Oturduk. Yemek yerken birilerinin beni izlemesinden nefret ederim daha doğrusu yiyemem. Hamburgeri küçük ısırıklarla yemeye başladım. Bana baktığımdan eminim. Yemeğimi yerken gözümün ucuyla baktım. Bir şeyler düşünüyor gibiydi. Yemeğin bittiğini görünce sordu
+ Güzel miydi ?
- Evet güzeldi dedim.
+ Peki. Bir şey sorsam ?
Ne soracağını az çok tahmin ettim. Soru sormasını istemiyorum fakat yinede ‘sorabilirsin’ dedim.
+ Orda neden öyle davrandın ? Seni rahatsız eden bir şey mi oldu ? dedi.
10.15 saniye sessiz kaldım.
…… ……..
- Ondan önce ben sana bir şey sorsam olur mu ?