Çocuk çok tatlıydı. Ona bakmamak için kendimi zor tutuyordum.
Çok şekersin.
Ne? Bana mı demişti yoksa?
Düşünüyorum da, iyiki varsın.
Yok artık.
Daha şimdiden seni özleyeceğimi hissediyorum.
Tamam çocuk fena değildi de böyle de konuşamazdı abim vardı.
Eliyle öpücük yolladı. Tamam bu kadar yeterdi ama!
Sapık! Abim sana gösterir!
Abi'm gülüyordu. Çocuk neye uğradığını şaşırmış bir şekilde bana bakıyordu. Sonra elindeki telefona tekrar baktı ve
Aşkım delinin teki bana taktı heralde kapatmam lazım.
Ne!? Burnum kızarmış olmalıydı. Gözlerim yaşardı. Utancında şekilden şekile girerim aynen böyle. Abimin gülmekten gözünden yaş gelmişti. Sinirden ağlayacak haldeydim.
Şey, ufaklık yanlış anlamış da.
Gülerken sesi zar zor çıkıyordu. Ufaklık demeseydi her şey güzeldi işte.
Çok olur, hiçbir kız beni sevmekten kaçamaz.
Abimin surat ifadesi değişti ve kızartma sırası ondaydı. Çocuk korkmuş olacaktı ki sadece gülümsedi. Masalsa olanlardan habersiz bizi izliyordu. Allah'ım neden bu kadar salak bir ailem var ki!?
............iniş yapıyoruz.
Hostesin uzun anonsunda anladığım tek şey buydu. İndik ve havaalanından bavulları aldık. Havaalanında Teyzem, Çınar ve Simge bizi karşılamaya gelmişlerdi. Çınar ve Simge ikizlerdi ve benle aynı yaştalardı. Koşa koşa onlara sarıldım. Simge yine her zamanki gibi çok güzel giyinmişti. Mavi-beyaz bir üst ve altına da pembe bir etek giymişti. Her zamanki gibi çok doğal bir makyajı vardı ve çok güzeldi. Kızıl saçlarını teyzemden almıştı. Kahkülü de vardı ve çok şirindi. Çınar ise kuzenimdir falan ama çok taştı. Gözleri elaydı ve kumral saçlıydı, onun saçları eniştemden geliyordu. Çınarın da Simgenin de gamzeleri vardı. Kısaca kardeş olarak çok tatlıydılar. Biz de fena sayılmadık aslında. Masal cidden çok sevimliydi. Gördüğüm en güzel küçük kızlardan biriydi çok cadı olmasına rağmen küçüktü fakat güzeldi. Abim de yakışıklı bir erkekti. Bütün kızları etkilediği söylenebilir. Fakat o da pisliğin tekiydi. Ben... üç kardeşin hepsi mükemmel olamaz ya, üretim hatasıydım ben. Aslında kendime baksam çok güzel olabiliyordum ama zaten süslenebilecek kadar değer verdiğim biri yoktu. Sadece en yakın arkadaşım vardı. O da en çirkin hallerimi bildiğinden genelde güzelleşmek için çaba harcamazdım. Tabi kardeşlere gelirsek aramızdaki tek insan da bendim o ayrı bir konu. Bunları düşünürken teyzemin arabadan indiğini gördüm. Kuzenlere sarılmayı bıraktım ve teyzeme sarıldım. Teyzemi annem kadar severdim. Uzunca sarıldıktan sonra arabaya oturduk. Hemen arka koltuğa kuzenlerinin yanına geçtim. Yol boyunca sırıtdım durdum. Uzun bir yolculuktan sonra gelebildik. Yazlık olduğu için üç katlıydı. Kuzenlerim en üst katta kalıyordu. En alt katta teyzem. Eniştem yıllar önce ölmüştü. Kalp krizi geçirmişti. Sadece apar topar teyzeme destek olmak için Mersin'e geldiğimizi ve Çınarla Simge'nin yanımda ağlamalarını hatırlıyorum o kadar.
Simge: Masal sen ve ben orta katta kalsak abinle Çınar da üst katta olmaz mı?
Ben: Iyi olur.
Hala sırıtıyordum.
Simge: Uyumadan önce mükemmel şeyler planladım!
Ben: Oje sürüp saç yapmak gibi mi? Hadi ama Simge, bugün çok üşengecim.
Simge: Ya ama lütfeeeen söz yarın senin istediğini yaparız lütfeeeeeen Batuhan'a güzel gözükmek zorundayım.
Ben: Hemen anlat o kim?
Heyecanla ve kızgınlıkla sorduğum soruma pembe yanaklarda cevap verdi.
Simge: Bu ilkbaharda tanıştık, ılık bir gündü.
Ben: Detayları geç sen
Simge: Tamam ondan çok hoşlanıyorum ve bir kez beni öptü!
Ben: Nasıl yani?
Simge: Surat ifadeni görmeliydin!
Ben:Şaka mıydı?
Simge: Hayır! İşin aslı şöyle; doğumgünüydü ve iyiki doğdun diye tam yanağını öpecekken farketmeden kafasını döndürdü. Yani teknik olarak öptü.
Ben: Bu kadar mıydı? Sonra ne oldu peki?
Simge: Bilmiyorum. Utanarak kaçtım ve ne oldu ne bitti haberim yok. Ertesi gün her şey eskisi gibiydi. Tamam öpmüş bile sayılmaz.
Ben: Evet şey sanırım
Kapı çalınmadan açıldı gözlerimi açma ihtiyacı bile hissetmeden abime bağırmaya başladım;
Abi yeter daha kaç kez söyleyeceğim sana kapıyı çal özel konuşuyoruz şimdi ne istiyorsan söyle ve git. Gözlerimi açtım ve farkettim ki kapıdaki teyzemmiş. Utançla kafamı yatağa gömdüm ve gülme krizime baş başa kaldım.
Ço...k ö...zü...rd...i...le...r...im hıçkıra hıçkıra gülerken konuşmaya çalıştım.
Simge: Anne özür dileriz.
Teyzem kıkırdadı ve içeceklerimizi bırakıp çıktı. Içeceklerimizi içip saçlarımızı yaptık falan filan. Tamam aslında bu tür şeyleri çok severdim ama şuanda olduğu gibi üşengeçtim. Çok yorgundum ve gözlerimi kapattım. Yüzüme dökülen soğuk suyla aniden irkildim!
Çınar: Üzgünüm ama bir türlü uyanmamıştın.
Simge: Abinin fikriydi.
Abim: Hahahah!!
Masal: Yağmuy yağdı!
Üstümü kurutup kahvaltıya indim. Ohaaa...
İyki doğdun Baaaşak
İyki doğdun Baaaşak
Iyiki doğdun iyiki doğdun iyki doğdun Baaaşak!
Oha çok tatlılar.
Ben: Yerim siziii! Unutmamışsınız ya yerim sizi. Ben daha unutmuştum.
Abim: Şimdi beni ilgilendiren kısma gelelim. Pastayı kesin hadi.
Simge: Ya Berk abi bütün duygusallığı bozdun işte.
Çınar: Haklı ama.
Ben: Bütün erkekler odundur. Ya bu arada teyzem nerde?
Çınar: O iş arkadaşlarıyla kahvaltı salonuna gitti.
Abim: Ya pasta diyorum.
Ben: Tamam ama pastayı ben keserim.
Pasta çikolatalıydı. Üstünde İYKİ DOĞDUN yazıyordu. Ne sıradışı ama!
Ben: Tekrar teşekkür ederim sizi seviyorum.
Sarıldık. Ay ne kadar duygusalız. Abim ordan yine odunluğu yaptı ve en büyük dilimi kaptı.
Ben: Ya ama o dilim benim olmalıydı.
Abim: Bu dilimi ister misin?
Her tarafı çatallanmış pasta dilimini uzattı. Yarısı yenmişti. Salak mısın abi ya!?
Telefon çaldı. Simge telefona koştu.
-Alo anne?
-Nasıl yani? Başka kimsesi yok muymuş?
-Şehirdışına çıksa?
-Adı ne?
-Hangi gün geliyo?
-Ne? Bugün mü?
-Görüşürüz.
Çok fazla soru sormuştu ve kafam karışmıştı.
Ben: Ne oldu?
Simge: Rüzgar adında bir çocuk -annemin çok yakın bir dostunun oğlu- iki haftalığına bizleymiş. İyi haber ise, iki hafta boyunca evde tekiz. Annemler ve iş arkadaşları göreve gideceklermiş.
Ben: Rüzgar kim? Daha önce hiç gördün mü?
Çınar: Hayır, görmedi, biz de tanışmıyoruz.
Abim: Nerde kalacak şu çocuk? Bizim odada mı?
Ben: Yok bizle.
Çınar: En alt katta kalsın bizene.
Ben: Çocuğa o kadar suç atma.
Abim: Of Başak of!
Ben: Ne var?
Ben: Of şimdi tanımadığım bir çocuğu savundum ve boş yere suçlamamamızı söyledim diye bana trip mi atacaksın?
Abim: Başak ya!
Yine gülme krizine girdi. Of NEF RET E Dİ YO RUM.
Ben: O değilde şu çocuk ne zaman gelicek?
Simge: Bu akşam.
Ben: Ne!?
Simge: Onu bunu boşverin de yüzmeye gidelim biz.
Ben: Olur. Geçen yazdan beri yüzmemiştim.
Odama çıktım. Açık mavi önü çapraz gelen bikini üstümü giyindim sonra arkadaki ipi bağlamaya çalıştım. Sadece çalıştım.
Ben: Simgeeeğğğ
Simge: Anırma.
Ben: Simgeğğğ gel buraya
Simge odaya çıktı ve halimi görünce kahkaha patlattı.
Ben: Sen şanslısın tabi, arkana kadar uzanan güzel kolların var.
Simge: Bir dakika, şimdi iki saattir buna mı anırıyosun?
Ben: Ne var?
Güldü. Bikinimin bağcığını bağladı. Ben de küçücük bir çantaya -yüzümü güneş kremine buladıktan sonra- güneş kremi, havlular ve biraz atıştırmalık aldım. Kafama kocaman hasır bir şapka, üstüme de salaş bir şeyler geçirdim. Tamam kabul ediyorum çok tatlı gözüküyordum. Aşağıya indim. Simge zaten çoktan hazırdı. Erkekler de üzerine kolsuz tişört giymişlerdi.
Ben: Ağğğğbiiiiiğğğ, dünyanın en tatlı ikinci erkeğiiiğğğ
Abim: Birinci de Allah bilir şu modeldir.
Ben: Ona şu model deme ya.
Abim: Ne istiycen yine?
Ben: Abi yolumuz çok uzun abi arabaya götür bizi.
Abim: Bu havada mı? Mal mısın?
Ben: Ağbeeeeeeeiiiiiii
Abim: ...
Suratımı astım ve yürüdük. Sahile gelmiştik.
Ben: Çok güzel!
Gerçekten çok güzeldi. Hemen şapkamı, çantamı, güneş gözlüklerimi ve giysilerimi yere fırlatıp denize koştum. Suyun altına daldım. Tam nefesimin tükendiğini hissettiğim anda kafamı suyun üstüne çıkartacaktım ki bir el beni batırdı. Abim ya da kuzenlerim yapmazdı, küçükken bir su şakasından dolayı bayılmıştım da, o günden beri fobim var. Suyun altında bağırmaya çalıştım ve arkamdakini tekmelemeye çalıştım. Rahatsız olduğumu anlayınca geri çekildi.
Ben: Salak mısın, fobim var benim! Fuck you!
Evet arkadaşlar benim Türkçe küfür edememe gibi bir alışkanlığım var, yani bazen ederim ama genelde ingilizce. Çok tuhafım ya ajsjajadjkska
Beni boğmaya çalışan meteor: Pardon, aşırı güzel kızlara yaparım sadece.
Iltifat yüzümü güldürmüştü.
Beni boğmaya çalışan meteor: Ben Rüzgar.
Ben: Ne!?
Rüzgar: Neden şaşırdın?
Ben: Rüzgar sen iki hafta bizim evde kalacak Rüzgar mısın?
Rüzgar: O sizin ev mi?
Ben: Evet.
Rüzgar: Buraya yalnız mı geldin?
Ben: Yo, hayır. Şunlar Çınar ve Simge. Aslında onların evinde kalacaksın.
Rüzgar: Sen?
Ben: Ben de onlarda kalıyorum. Ha bir de şu abim Berk, küçük kız da kardeşim Masal. Ben üşüdüm. Güneşlensem falan iyi olacak.
Güldü. Allah'ım. O. Nedir.
Başak'ın gamzelerle imtihanı.
Rüzgar: Senin adın?
Ben: Başak.
Sudan çıktım. Diğerleri daha yüzmemişlerdi bile. Odunluk yapıp beklememiştim de onlar da rahat yarım saat oyalandılar. Çantamdanerimiş çikolataları çıkardım. Ger tarafımın erimiş çikolata olmasına karşın her zaman erimiş olanları daha çok sevmişimdir. Her neyse.
Simge: Ben yüzmeye gidiyorum.
Diğerleri de peşinden gitti. Yalnız kaldım ve güneşleneyim dedim. Gözlerimi kapattım ve güneş alan bir yere uzandım. Birisi beni gıdıklamaya başladı.
Ben: Ya ... abi ... ye ... t... er
Gözlerimi açınca beni gıdıklayanın Rüzgar olduğunu anladım. O da gülüyordu.
Ben: Ya yeter neden sadece beeğğğğn?
Rüzgar: Bu kadar emin olma.
O da gördüğü her kıza yavşayan tiplerden miydi?
Ben: Neden burdasın sevgilin kızacak?
Rüzgar: Olsaydı kızardı.
Ben: Oha senin sevgilin yok!
Rüzgar: Onu bırak da asıl senin sevgilin kızar.
Ben: Benim sevgilim yok ama abim var hemen burdan gitmezsen seni öldürür.
Rüzgar ciddiye almış olacaktı ki koşa koşa gitti. Ben arkasından kahkaha atarken bizimkiler sudan çıkmışlar ama farketmemişim.
Abim: Oo Başak hanım sevgiliniz mi var?
Ben: O Rüzgar.
Abim güldü. Fazla korumacıydı.
Simge: Şu Batuhan!
Ben: Hani?
Simge: Siyah şortlu olan.
Ben: Sahilin yarısı siyah şortlu.
Simge: Bak o!
Ben: Oha senle nasıl yakışır.
Aptal aptal sırıtmaya başladı.
Çınar: Erkekleri kesmeyi bıraktıysanız gidebiliriz.
Arkadan dedikodu yapa yapa yürüdük. Rüzgar koşa koşa yanımıza geldi.
Rüzgar: Ben de gelsem sizinle?
Simge: Olur tabi.
Beraber eve yürüdük. Kapıdan içeri girdik.
Çınar: En alt kat senin odan.
Rüzgar: Teşekkürler. Oo bugün kimin doğum günü?
Abim: Başağın. Pasta ister misin?
Rüzgar: Olur.
Hepimize bir dilim yetecek kadar pasta bıraktım. Masala da küçük bir dilim kestim ve herkese pastasını verdim. Bu sefer en büyük dilimi yeme sırası bendeydi.
Rüzgar: Baş belası oldum heralde.
Abim: Nerden bildi...
Simge: Berk abi nerden çıkardın demeye çalıştı heralde.
Abim: Yoo bal gibi de...
Simge: Bi fikrim var size de uyarsa Batuhan'ı çağıralım mı?
Çınar: Olur.
Çınar ve Batuhan yıllardan beri en yakın arkadaşlar. Çınar hala Simge'nin ondan hoşlandığını anlamamış durumda. Kör bu çocuk.
-Alo naber Batuhan?
-Bende iyi. Şey kuzenlerim falan geldi Ankara'dan, sonra Rüzgar diye bir çocuk var evde film falan izliycez sen de gelmek ister misin diycektim.
-Tamam bekliyorum.
Gözleri gülüyordu. Sırıtarak kolumdan çekiştirdi ve beni yatak odasına götürdü.
Simge: Gelecekmiş!
Ben: Tabi seni kırar mı
Simge: Onunla konuşmalıyım. Aylardır sevgimi içime atıyorum. En kötü arkadaş kalırız.
Ben: Bak şu Batuhan'ı tanımıyorum ama cidden iyi biri mi?
Simge: Tanışacaksınız zaten.
Kapı çaldı. Gelen Batuhan'mış.
Batuhan: Ben Batuhan.
Abim: Biliyoruz, birileri anlata anlata biti...
Abimin koluna cimcik attım. Şimdi kızın bütün sürprizi bozacak falan.
Ben: Ben Başak.
Sırayla kendimizi tanıttık falan filan. Iyi bir çocuğa benziyordu.
Simge: Batuhan ve Başak gelsenize bir şey diyeceğim.
Koşa koşa odaya çıktık.
Ben: Ben lavabodayım.
Dedim ve odadan çıktım. Tam aşağıya inecektim ki Rüzgarı gördüm.
Rüzgar: Oo sevgililer mi?
Ben: Henüz değil.
Rüzgar: Onları bilmem ama yakında yeni bir çift olacak gibi.
Dedi ve göz kırptı. Yeter ama! Suratına tokat attım.
Rüzgar: Mal sana mı dedim sanki!
Ben: Bak yanlış anladım tamam mı?
Rüzgar: Egon tavan yapmış.
Ben: Kimden bahsediyordun? Konuştuğun bir kız mı var?
Rüzgar: Mal Çınar'la Öykü'den bahsediyorum.
Ben: Öykü kim ya?
Çınar: Müstakbel kız arkadaşım.
Ben: Sen bizi mi dinliyorsun?
Çınar: Adımı duyunca kulak misafiri olayım dedim.
Aşağıya indik. Abim film seçiyordu.
Ben: Film mi izleyeceğiz?
Abim: Evet.
Ben: Ne izleyelim?
Abim: Korku filmi olsun.
Ben: Ya hayır!
Abim: Korkak.
Ben: Şimdi korkunca gider Rüzgar'a sarılırım falan.
Bir dakika ne dedim? Ben ve Rüzgar. Midem bulandı cidden.
Abim: Siz sevgili misiniz?
Ben: Abi saçmalama!
O sırada Simge ve Batuhan EL ELE aşağıya indiler. Koşa koşa Simge'ye sarıldım.
Ben: Ohaa! Tebrik ederiiiim! Hemen anlatıyorsun!
Odaya koştum.
Simge: Sen aşağı indikten sonra bir şeylerle oyalandı falan. Sonra işte bak bişey diyeceğim dedim. O da anlamış olacak ki seni seviyorum deyiverdi. Şok olmuştum ben tabi. Sonra öptü beni. Elimden tuttu ve aşağıya yanınıza indik. Bu kadar. Siz ne konuşuyordunuz?
Ben de olanları anlattım. Korku filmi kısmında acayip şaşırdı.
Simge: Ne - nasıl? Sen Rüzgarı mı seviyorsun yoksa?
Ben: hayır.
Simge: Gözlerin parladı. Sanırım birileri aşık olmuş.
Ne saçmalıyordu? Ondan değil sevgili, dost bile olmazdı. Tamam belki olurdu ama bu onu sevdiğim anlamına gelmezdi.
Ben: Hayır, Simge!
Abim: Hadi gelin film başladı!
Koşarak aşağıya indik. En azından komedi filmiydi. Filmde gözümden yaş gelene kadar güldüm. Film bitti ve saat 2:30 olmuştu. Yatak odalarına çıktık. Wattpad'den bir saat kadar hikaye okuyup uykuya daldım.
Sabah "hadi uyan, uyansana salak senin yüzünden geç kalacağız" larla uyandım.
Ben: Nereye gideceğiz?
Gözlerimi ovuşturdum. Doğruca banyoya gittim. Yüzümü yıkadım ve güneş kremi sürdüm. Güneş kremi takıntım var. Güneş kremi sürmeden dışarıya çıkamıyorum.
Abim: Hadi giyinsene.
Ne oluyor ya?
Çınar: Unuttun mu yoksa?
Of ne var da uykum bölündü.
Simge: Ya sana söylemedik tabi. Sabah 7.
Nee!?
Simge: Öykü'yü ve Batuhan'ı, bir de gruptan birkaç kişiyi alarak paten kaymaya gideceğiz.
Ne? Ben paten kaymayı bilmiyorum bile!
Ben: Olmaz!
Çınar: Neden?
Ben: Masal tek kalamaz.
Masal: Çocuklay için oyun paykı vay ablaaa.
Ben: Ben seni oynatayım o zaman.
Rüzgar: Paten kaymayı bilmiyor musun yoksa?
Ben: Nerden çıkardın?
Rüzgar: Oha cidden bilmiyorsun.
Ben: Saçmalama.
Rüzgar: Tamam o zaman, korkak.
Of ne yapacağım?
Paten kaymak için uygun bir yer bulduk. Rampalar falan vardı. Allah'ım ne yapacağım ben?
Herkes ayağına bir çift paten geçirdi. Ben de dahil. Erkekler artist artist hareketler yapıyorlardı.
Rüzgar: Hadi iddiaya girelim.
Ben: Ne! Hayır.
Simge: Ben varım.
Evet sırayla hünerlerini sergilediler. Bense... ayağım takıldı! Yavaş çekime alacak olursak yere düşüyordum. Ellerimde yüzümü korumaya çalışıyordum ve yerle aramda 1 cm kadar kalmıştı ki bir kol beni kendine çekti ve tek bir hamlede kucağına aldı.
Rüzgar!
Ben: Indir beni!
Rüzgar: Düşüyordun! Desene paten kaymayı bilmiyorum diye.
Ben: Dalga geçmeseydin söylerdim.
Simge: Iyi misin?
Ben: Neden öyle konuşuyorsunuz?
Sadece bacaklarım acıyordu o kadar.
Çınar: Insan söyler ya.
Bacaklarımın kanadığını farkettim. Of bir yerim acıyınca böyle ilgi gösterilmesinden nefret ederim. Tabi Rüzgar kurtarırsa işler başka... ne düşünüyorum Allah aşkına? Ben susayım en iyisi.
Abim: Iyi misin? Doktora falan gidebiliriz.
Ben: O kadar kötü değilim. Sadece birileri beni indirse.
Rüzgar: Doktora gitmek istemediğine emin misin?
Ben: Evet ya bir şeyim yok sadece kanıyor ve kolum moraracak gibi o kadar.
Simge: Burnunu kırmana 1cm kadar kalmıştı.
Ben: Paten kaymaya devam edebilir miyiz lütfen?
Abim: Bu halde mi?
Masal halimi görünce koşa koşa yanıma geldi ve yanağıma öpücük kondurdu.
Masal: Abla iyilesti.
Ben: Hadi sen parka koş.
Arkamızdan oyun parkına koştu ve salıncaklardan birine oturdu. Rüzgar elime bir ıslak mendil verdi ve yaralarımı temizledim. Ayağımdaki patenleri düzelttim ve tekrar kaymaya çalıştım. O kadar zor olmasa gerek.
Rüzgar: Yardım edeyim.
Elimden tuttu. Elimden tuttu ya elimden. Ama sevmiyorum onu. Sevmeyeceğim çünkü o beni boğmaya çalıştı. Sonra da burnumu kırmaktan kurtardı ve elimden tuttu. Bana o tatlı gamzelerini göstererek bir gülüş attı. Ama sevmemeliyim çünkü o... ne diyorum???
Beraber paten kaydık. Yine ayağım takılmıştı ki beni tuttu. İddiamıza geri döndük. Batuhan kazandı ve iddia gereği bütün gün ördek gibi sesler çıkaracaktık.
Ben: Çocuk muyuz ya? Düzgün bir şeyler isteseydin bari.
Batuhan: İşin zevkli kısmı da o ya! Siz çocuk gibi davranacaksınız ben de sizin rezil oluşunuzu izleyeceğim.
Eve gidiyorduk. Arada bir "vak"lıyorduk. Masal'ın hoşuna gitmiş olacak ki o da katıldı. 4 yaşında çocuk işte. Sonunda eve gelebildik. Yolda yürürken bizi videoya alan bir grup görmüştüm. O kadar rezil olmuştuk yani.
Simge: Batuhan bari bana yaptırmasaydın.
Batuhan: Aşkım üzgünüm sen kazansaydın o zaman.
Eve pizza söyledik. Pizzalar geldi ve yemeye başladık. Rizgar bana 'öküz gibi yeme hayvan' bakışı attı. Ben de ona 'senden nefret ediyorum' bakışı attım.
Ben: Pardon bakışlar karıştı.
Oldum olası bakışlarla anlaşamamıştım.
Ben: Ya şey sensin hayvan 4 dilimi 3 dk da bitirdin öküz.
Rüzgar: Diyene bak.
Gülümsedi. Of seviyorum bu çocuğu ya. Hemde nasıl seviyorum. Sanki aşıkmış gibi. Hoşlanıyorum o kesin de... ben bu çocuğa aşık mı oldum?Bölüm yayınlamamda sıkıntı var. Umarım bu sefer halledebilmişimdir. Okunma sayısı için teşekkürler. <3 Neyse uzatmayayım yb için +50 sizleri seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatile Düşen Meteor
HumorBen Başak! Bu yaz kardeşim ve abimle kuzenlerinin yanına gidiyoruz fakat evde beklenmedik bir sürpriz var