2. BÖLÜM

936 116 33
                                    

Multi medya da Jensen var bocuklerim benim. :))

-Ne yapıyorsun? Biraz dikkatli ol ne yaptığına bir bak! Senin yüzünden elime kahve döküldü.

Mahçup bir sesle gözlerime bakarak.

-Özür dilerim amacım seni korkutmak değildi.

-Tamam ne istiyorsun?

Baş parmağıyla kalabalık olan yeri göstererek.

-Orası fazla gürültülü, senin yanına otursam rahatsız olur musun?

Dediği şey çok saçmaydı yalnız kalmak istiyorsa niye benim yanıma geliyordu ki? Rahatsız olduğumu söyleyecektim ama ısrarcı gözlerle bana bakıyordu. Baştan sona süzdükten sonra

-Peki otur.

Dedim gözlerimi devirerek.

-Teşekkürler.

Hemen dibime oturdu ve çevreyi izlemeye başladı. Ağaca yaslanarak onu umursamaz tavırla gözlerimi kapattım. Umarım sıkılıp giderdi.

Yanımda oluşunu umursamayıp rüzgarın uğultusunu dinlemeye beynimde hissetmeye başladım. Ardından ona eşlik eden kuş sesleri.

-Jensen.

Gözlerimi açarak anlamsızca ona baktım. Tanımadığım oğlan bir şey söylemişti.

-İsmim Jensen.

-Sorduğumu hatırlamıyorum.

-Sadece tanışmak istemiştim, sorun olmaz sanmıştım kusura bakma pek arkadaşım yokta.

-Buraya gürültüden kurtulmak için geldiğini sanıyordum, sessiz olmak için!

Sıkıntılı görünüyordu, boğazını temizledi ve bana döndü.

-Seninle tanışabileceğimi sanmıştım, yani bana benzediğini. Tanışmaktan ne zarar gelir diye düşündüm bu kadar kızacağını bilmiyordum.

Haklıydı ne zarar gelebilirdi ki sadece benden ona zarar gelirdi. Sonuçta 1 hafta olmadan kaçacaktı. Bilekleri kesik birini isteyecek değil ya.

-Miley.

dedim tebessüm ederek. Gözlerini büyüterek bana baktı. Gözleri mavi miydi onun? Özgürlüğün rengi.

Tebessüm ederek.

-Memnun oldum.

Bende tebessüm ederek yine ağacıma yaslandım. Hayat ne garip, okulda yüzlerce insan bulunmasına rağmen bu oğlan, bu maviş oğlan gelip bileklerini kesmiş bir kızı buluyordu. Bilmiyordu aslında sorunlu olduğumu öğrenince ne yapacak merak ediyordum.

Gözlerimi açıp mavişe baktığımda önündeki kitaba bir şeyler karalıyordu, kafasını kaldırarak bana bakıp sırıttı. aBen ise omuzlarımı silkerek gözlerimi yine kapattım.

-Hadi ders saati geldi gidelim.

Başımı salladım, o çoktan ayaktaydı. Elini uzatmıştı. Tututp tutmamak arasında kararsız kalmıştım. Uzattığı elini tutarak kalktım. Tebessüm ettim.

Sınıflarımız aynıydı, kapıdan girdiğimizde en arka sıraya doğru ilerledim. Ah Jensen! Bu kadar aptal olmamalısın bana yakın davranma.

Gözlerimi devirerek sırama geçtim. O da yanıma oturdu, ne zaman peşimi bırakacaksın acaba?

**********

Sonunda dersim bitmişti, ders mi dedim? Ah tam bir cehennem. Bu okulda ölmek için bir nedenim olabilirdi. Bileklerime baktım ve orda bir kesik daha hayal ettim. Ah o kanın damarlarımdan çıkıp akışı ne kadar da zevkli olurdu. Sonra o kan damlalarının fayanslara damlarken çıkardığı ses.

Ben bunları düşünürken Jensen bana sesleniyormuş, farketmedim kolumdan çekiştirdiğinde hayal dünyamdan cehenneme dönmüştüm.

O na ne oldu bakışımı attım, kapıdan çıkan kalabalığı göstererek:

-Hadi ders bitti çıkalım artık.

Cevap vermeden sıramda duran kitapları toplayarak çantama koydum. Yavaşça ayağı kalktım, tama adın atacakken bağcığıma takılıp sendeledim.

Öne doğru düşecekken kolumda bir el hissettmemle arkama döndüm. Jensen kolumu tutmuştu. İhtiyacım yoktu ki ölümü göze almışım düşmekten mi korkacaktım.

Düşüncelerimden kurtularak ona tebessüm ettim.

-Teşekkür etmen gerekir ama bir tebessümle de idare edebilirim sanırım.

-İhtiyacım yoktu düşsem farketmezdi.

Omuzlarını silkti, gözlerimi kolumda olan eline çevirdim. Hala kolumu tutuyordu, kafamı kaldırarak sert bakışımı ona attım.

Başını ne anlamında sallladı.

-Jensen düşme tehlikem gitti bırak kolumu! dedim gözlerimi devirirken.

Özür dilercesine gözlerime bakarak:

-Ah unutmuşum, özür dilerim,! derken elini çekti.

Gözlerimi devirerek kapıya doğru ilerledim, geride onu bırakmıştım hoş umrumda da değildi ya. Benimle niye bu kadar ilgileniyordu anlamıyordum.

Okuldan ciktigimda başka bir isim yoktu, eve gitmeye karar verdim.

Jensen'ın arkamda olup olmaması umrumda değildi. Cantamdan kulaklıklarımı çıkarıp evime doğru giden sokağa saptım.

Müzik duyguların anlatıldığı tek yoldu. Benim yaşamda tutundugum tek dal müzikti.

Yine aklima bilegimdeki kesikler geldi, izler hala duruyordu dun kesilmiş gibi. Bilekliklerimi söküp onlara bakmaya karar verdim.

Parmaklarimi hafif kırmızı ince kabuk tutmuş çizgilerde gezdirmeye başladım. Ne kadar da düzgündü sanki cetvel koyarak jiletlenmis gibi.

Bir anda bir şeye çarpmistim. Basim öne eğik oldugundan görebildiğim tek şey bir çift spor ayakkabi ve gri bir eşofman. Basimi yukari kaldirmaya cekiniyordum, carptigim kişi bana bagirabilirdi.

Kafami yavaşca yukarı kaldirdim, korkuyordum. Benim yaslarimda ya da benden bir iki yas büyük bir adam karsimdaydi.

Bana siritarak bakarken ben ona agzimi acmis saskinca bakiyordum. Elimle bilegimdeki kesikleri kapattim, görüp zavalli bir kiz olduğumu düşünmesini istemiyordum. Bir anda yüz ifadesi değişti ve sert bir hal aldi.

-Çekil önümden ufaklik. dedi.

Az önce sırıtan adam gitmiş ve yerine kaba pislik biri gelmişti. Titrek adımlarla sağa kaydim. Kahkaha atmaya baslamisti.

-Aferin küçük.

Ona orada agzinin payini verebilirdim ama yapmadim,yapamadim.

Arkadaat ilk bolum için 6 vote aldim teşekkürler beni kirmadiginiz için desteklerinizi bekliyorum bu bilim en az 6 vote olsun yorumlarinizida bekliyorum lütfen yardimci olun diğer bölümde sürprizler olabilir opuyorum

SEV BENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin