"Güzel yer, katılabilir miyim?"
Duyduğum kelimeleri idrak edememiştim ve başımı yasladığım ağaçtan çekmeden gözlerimi araladım. Güneşi arkasında bırakmış olan Baekhyun, aklımı alacak bir gülümsemeyle bana bakıyordu.
Yanıma gelmiş olmasına epey şaşırsam da belli etmeden gülümsemesine karşılık vererek kenara kaydım. "Kaydım bile."
Beklemeden yanıma oturmuştu. Koluma değen koluyla yutkundum ve gözlerimi kısaca kapalı tutup açtım.
"Sen içmedin." Konuştuğunda bana doğru bir şey uzattığını fark ederek eline baktım. Bir şişe suydu elindeki, soğuk duruyordu ve zaten benim içim yanıyordu.
Minnettar bir ifadeyle ona döndüm. Bahaneydi de biraz güzel yüzüne bakacaktım. "Biraz daha içmeseydim kuruyup kalacaktım burada."
İnce şekilli parmakları şişenin kapağını kavrayarak açtı ve şişe içilmeye hazır bir biçime gelince bana uzattı. Ellerinin kavradığı suya kısa süre bakarak sakince ona uzandım. Ben şişeyi kavrarken o bırakmıştı, elleri ellerime değip geçmişti. İçimi saran yoğun hisleri bastırmaya çalışarak suyu dudaklarıma götürdüm. Bir kaç yudum içtikten sonra nefes almak adına geri çekmiştim. Susuzdum ama Baekhyun yanımdayken içemeyecek kadar baskındı hislerim.
Beni izleyen bedene dönerek başımı ağaca yasladım. Çok yakınımdaydı, onun tercihiydi ve dudaklarımın ucunda olması benim için hiç sorun teşkil etmiyordu.
"Teşekkür ederim." Gözlerimi kısarak güldüğümde bakışlarını yüzümde gezdirdi. Bir kaç tur atan bakışların iki kere dudaklarıma kaymış olması ruhuma oynuyordu.
Soğumak adına yeniden suyuma odaklandım ve biraz daha içtim, zorluyordum. Baekhyun beni izlemeyi kesmiyordu, ne yazık ki biraz daha kesmezse ben kalkıp gidecektim. Yoksa vücudum olmadık tepkiler gösterecekti.
"Chanyeol?" dedi bir anda. Yüzümü yeniden ona çevirerek yakınlığımızı arttırdım.
"Baekhyun?"
"Suyunu benimle de paylaşır mısın yoksa gidip kendime bir tane alayım mı?"
Düşünmemle geçen bir kaç saniyenin ardından, onun da susamış olduğunu kavramıştım. Hemen sonraki saniyede de, benden su istiyor olduğunu anladım ve zaten ona ait olan şişeyi önüne uzattım.
Hafifçe gülümseyerek suyu kabul etmişti. Az önce dudaklarıma değen şişenin onun dudaklarına değişini ise, kesinlikle izlemedim.
Hayatımda Byun Baekhyun'u sadece bir kere su içerken izlemiştim. Bir yıl kadar önceydi, son bir yıldır da rüyalarıma giriyordu. Sadece dudaklarının kavradığı şişe ve yavaşça ağzına akan su, erimeme neden oluyordu. Beyaz teninden utanmadan süzülen bir damla ise, belam olup dört bir yanıma çöküyordu. Onun hakkındaki hoş olmayan düşüncelerime çeşitlilerini ekleyerek kafayı buluyordum. Sağlığıma zararlıydı.
"Teşekkürler." Suyu yeniden bana uzattığında alarak dudaklarıma yükselttim. Ani hareketim onu şaşırtır mıydı bilmiyordum ama su ateşimi dindiriyordu. Ne yazık ki son yudumları da içtiğimde bitti.
Elimdeki boş şişeyi yanıma bırakarak sessizce yeşil alanı izlemeye koyuldum. Ne desem bilmiyordum, Baekhyun da bir şey demiyordu zaten.
"Yorgun musun?" Öylesine sorulmuş bir soruydu.
"Biraz."
Gülmüştü. "Sabahtan beri park yapıyorsunuz, sadece biraz mı?"
Yeşil alandan çok daha fazla ilgimi çeken bedene döndüm. "Belki birazdan fazla."
Gülümseyen ifadesinden dolayı kısık gözleri çok hoşuma gidiyordu. Öyle hoşuma gidiyordu ki aklımı kaybediyordum. Bakışlarımı yere indirerek her yerdeki papatyalardan en güzelini koparttım. Uygun boyuttaki papatyayı saçına yükseltirken sessizce beni izliyordu. Ne yapacağım konusunda meraklanmış gibiydi. Utanmadan saçlarına dokundum, kalbim saniyede yirmi tur atıyorken beyaz çiçeği yumuşak saçları arasına yerleştirdim. Çok güzel olmuştu, çok güzeldi.
"Çok güzeller."
Ne dediğimi anlamadığını belirten bakışlarından sıyrılarak önüme dönerken ekledim. "Papatyalar."
"Öyleler." demişti. Sesi az öncekine oranla sessiz çıkıyordu. Bir ihtimal utanmıştı ve bu çok hoşuma gidiyordu.
Ona belli etmeden yüzümden basit bir gülümseme geçirdim ve güneşin yavaş yavaş modunu kaybedişini izledim. Günün bitme vakti yaklaşıyordu.
"Baekhyun, demek buradasın."
Baekhyun'un küçük ablası Min Hee'nin sesi huzurla kaplanan ortamı bozduğunda Baekhyun yaslandığı ağaçtan sırtını çekmişti.
"Evet. Bir sorun mu var?" Endişeli sesine karşılık ablası olumsuz anlamda başını salladı ve önümüze gelerek oturdu.
"Sadece haber vermeliydin, So Yeon seni sordu, alt tarafı su götürecekti niye gecikti deyip meraklandı."
Bakışlarımı Min Hee'nin üzerinde gezdirdim. Şirin kızdı fakat çok konuşuyordu. Ya da belki de ben ne zaman Baekhyun'la başbaşa kalsam gelip anı bozduğu için öyle düşünüyordum.
"Chanyeol'le olduğunu söyleseydin endişelenmezdi." Adımı söylerken bana manidar bir bakış atan kızla gergin hissetmiştim.
"Ben bebek değilim, ne endişelenmesi?"
Min Hee gülümseyerek küçük kardeşine baktı. Baekhyun gerçekten de küçük falan değildi ama belli ki evin en küçüğü olmak, herkes tarafından daima çocukmuş gibi görülmeyi peşinden getiriyordu.
"Ee, ne yapıyordunuz?"
"Hiç. Hiçbir şey." Baekhyun huzursuzca omuz silktiğinde ablasına karşı tripli olduğunu düşündüm. Sanırım So Yeon ile çok iyi, Min Hee ile kötü anlaşıyorlardı.
"Sen Chanyeol, verecek farklı bir cevabın var mı?" Kızın samimi gülümsemesine karşılık gülümsedim.
"Sanırım yok. Etrafı izliyorduk."
"Baekhyun pek beceremez sohbet etmeyi, küçükken de bu kadar çekingendi biliyor musun?"
Baekhyun ablasından rahatsızlık duyuyormuşcasına kıpırdandığında Min Hee'ye döndüm. Baekhyun'un küçüklüğüne dair bir şeyler anlatmaya başladığında onunla konuşmaya ve gülmeye başlamıştım. Olayım sadece Baekhyun'du, beni doğru yerden vurmuştu.
Ne yazık ki yanımızdaki oğlan hiç sohbete katılmıyor ve bizim gülüşmemizin aksine yüzünde mimik oynatmıyordu. Oysa ablası gelmeden önce çiçekler açıyordu burada.
Min Hee şakayla karışık elini elimin üzerine atarak güldüğünde üzerime oynananı anlamıştım. Sabahtan beri bu küçük ablanın benimle flörtleştiğini.
Ben daha onu kibarca kendimden uzaklaştırmadan, Baekhyun ayağa kalktı.
"B-Benim işlerim var."
Yanımızdan gidişi içimde kocaman bir boşluk açarken elimi Min Hee'nin elinin altından hızla çektim ve telaşla ayağa kalktım.
"Benim de gitmem gerek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daisy ♤Chanbaek
Fanfictionİlkbaharı kıskandıran bir papatyaydı ve her bir zerrem aşıktı her bir zerresine.