9♤

6K 755 345
                                    

Yaşadığım tartışmadan hemen sonra eve gelip kendime birkaç günlük çanta hazırlamıştım. Babaannemi iki üç gün şehirde kalacağım hakkında bilgilendirerek, şehre inen akşam otobüslerine yetişmek için evden çıktım. Babaannem ben yokken komşularından birinde kalacaktı muhtemelen, yalnız olmayı hiç sevmezdi. Ben ise Sunmi'de kalacaktım. Uzun zamandır yanına gitmem için ısrarda bulunup duruyordu, özlemiştim de hem, bir süre kafa dinlerdim yanında. Yanına gidiyor olduğumu kısa bir mesajla ona bildirdim.

Ardından denk geldiğim ilk otobüse atlayarak şehrin yolunu tutmuştum. Üniversiteme uğramak ve şu belge işini aradan çıkarmak istediğimden, Sunmi'ye ancak akşam orada olabileceğimi belirten ikinci bir mesaj daha attım.

İki saatlik yolun ardından, sanki iki günlük yol katetmişim gibi kasabadan farklılık gösteren şehre varmıştım. Üniversitemin durağında inerek, kararmaya yüz tutmuş hava ile ağır ağır ilerledim.

Acelemin olmadığı her halimden belli oluyorken, büyük okula girmiş ve birkaç saatlik işlemlerin ardından ihtiyacım olan her belgeyle çıkışa doğru ilerlemeye koyulmuştum. Sunmi'ye epey geç kalmıştım o ayrı bir sorundu, kızacaktı bana.

Hızlı adımlarla büyük kapıdan çıkarken birkaç yıl önceki öğrencilik anılarım tazelenmişti. Burada güzel zamanlarım olmuştu, şehirdeki dönemim hep eğlenceliydi.

Her şeye rağmen şehri bana zehir eden bir şey vardı tabi. Gece olup karanlık üzerime çöktüğünde, arkadaşlarımın gece gezmelerini kabul etmek yerine odamda oturur, ışıkları dahi yakmadan yıldızları izlerdim. Ağır sancılarım başlardı o saatlerde, bir özlem duygusu yakar kavururdu tenimi. İki kelimesine, teğet geçmiş bir temasına, çiçek kokusuna ihtiyacım olurdu. Byun Baekhyun yağmur olup dört bir yanıma yağardı. Yağar yağardı da dinmezdi ya alevleri, tezattı.

Bir de arkadaşlarım beni şehirde yaşamayı istediğim hakkında suçlamışlardı. Oturup yarım saat gülünesi bir şeydi bu zira ben Baekhyun'suz nefes alamazdım. Onsuz olduğum vakit ne şehrin renkli ışıkları kandırırdı beni, ne de müzikli geceleri. Kavuşamayacağımı bilerek ondan uzak kalmak, şu hayatta tahammül edemeyeceğimi düşündüğüm tek şeydi.

Baekhyun yine aklıma düşüvermişken, gizli bir tebessümle karanlık durağa oturdum ve çantamla birlikte otobüs beklemeye başladım. Gideceğim ev uzak değildi, bindiğim bir otobüsle on dakikada orada olabilirdim.

♤♤♤

"Yemekler soğusun istemediğim için yedim, kendine ramen yaparsın artık."

Hoş geldin demeden önce, ağır triple kurduğu cümlelere yapmacık bir şaşkınlık sunarak, daha girmediğim kapıdan bir adım geriledim. "Hiç rahatsızlık vermeden Taemin'e geçeyim ben o zaman."

Kaşlarını çatarak üzerime adımlamıştı. Ben daha üzerindeki ayıcıklı pijamanın, gün içerisinde giydiği mini eteklerine ve transparan bluzlarına hiç benzemediğini yeni fark ediyorken, yakalarımdan yakalanarak eve çekiştirildim. "İlla suratında iki üç tırnak izi istiyorsun."

Gülmüş ve ona direnmeyerek içeri girmiştim. Çantamı da içeri alarak kapıyı kapattığı sırada yakalarımı düzeltiyordum. "Bana yemek yapmazsan giderim."

Cevap vermediği için başımı kaldırarak ona bakındım. Beni izleyerek gülümsüyordu. Sonra bir anda bedenime, geriye düşürmeye çalışırcasına sertçe atılarak sıkı sıkı sarıldı. "Özledim gerizekâlı, büyümüşsün."

"En son iki ay önce buluştu-AH!"

Sırtımdaki eliyle oraya her ne yaptıysa canım acımıştı, bu ciddi bir uyarıydı.

Geri çekilerek yüzüme tehditkâr bir gülümseme sundu ve gözlerini kırpıştırdı. "Ben de güzelleşmişim değil mi?"

Suratımı, sanki gördüğünde güzel bir şey yokmuş gibi hoş olmayan bir ifadeye sokuyorken, onun da bakışları her geçen saniye daha tehlikeli oluyordu. Sonra kahkaha atarak ona yeniden sarıldım.

"Sen her zaman güzelsin."

Kıkırdamıştı. "Sana yemek yapacağım."

Bedeninden çekilerek onu onayladım. "Hadi git yap."

Çantamı kaparak taşımaya başladı. Bana kalabileceğim odayı ayarlıyor olduğunu düşündüğümden onu takip ettim. Büyük evinin herhangi bir odasına girmişti. "Sana en uygun oda burası ama istersen yanımda da uyuyabilirsin."

Geniş ve havadar odaya memnun bakışlar sunarak kendimi yatağa bıraktım. "Bedenimi seninle uyuyarak tehlikeye atamam, malum içip içip tacizde bulunuyorsun."

Gülerek üzerime atlamıştı. Hayır beni düşünmeden üzerime düşüveriyordu ve iç organlarım kesinlikle patlamanın eşiğine geliyorlardı.

Canımın yandığını belli eden ifademle üzerimdeki kıza bakındım. "Erkek arkadaşına bana uyguladığın tüm bu şiddetleri anlatacağım."

Otuziki diş yeniden sırıtmıştı. "Göğsümün üzerinde kocaman harflerle 'chanyeol' yazdığı için kimse benimle sevgili olmuyor. Zaten bir sevgilimin olduğunu düşünüyorlar."

"Cidden onunla ne yapacaksın?"

Elini pijama takımının üstünün düğmelerine atarak birkaç tanesini açtı. Bir kısmı görünen dövmeyle gülmeye başladım. Sahiden de hâlâ orada adım yazıyordu ve hikayesi oldukça komikti. Okulumuzun ikinci yılında, bir gece beraber dışarıya çıkmıştık. Ben normalde gece dışarı çıkmıyor ve içmiyordum ama o gece Baekhyun aklıma öyle kötü düşmüştü ki, delirmemek adına peşine takılmıştım. Bütün gece derdimden içmiş ve bir süre sonra onu unutup adımı dahi zar zor hatırlarken Sunmi'yle dans etmiştim. Sonra ne zaman girdiğimizi bilmediğimiz bir dövmecide bulmuştuk kendimizi. O, ağır alkolle kahkahalar atıyorken göğsünün üzerine adımı yazdırmıştı, ben ise kasıklarıma bir dövme yaptırmıştım. İkimizinki de hâlâ duruyordu çünkü kalıcı dövme tercih etmiştik. Baya gerizekâlılıktı.

Sunmi bir anda elini kasıklarıma attığında, hâlâ daha dövmemin ne olduğunu bilmediği ve merak ettiği için her şeyi yapabileceğini fark ederek bedenini yanıma düşürdüm. Sonra hızla ayağa kalkmış ve yataktaki bedeni yalnız bırakmışken üzerime çeki düzen vermiştim.

"Git bana yemek hazırla hadi."

"Ne zaman söyleyeceksin bana ne olduğunu?" Kırılmış gibi bakıyordu ama sadece numara yapıyordu. Yakınında olsam iki dakikada üstümü soyar bakardı dövmeme.

"Hiçbir zaman."

Omuz silkerek yataktan doğruldu. Kapıya ilerlemeye başladığında güvende hissederek bedenimi yeniden yatağa bırakmıştım. Çıkmadan önce son kez bana bakındı, ben ise her tehlikeye karşı hazırda bekliyordum.

"Bir sevgilin olduğunda öğrenirim nasılsa, o kasıklarını görebilecek bay dövmem çok gizli."

"Kimse onu görmeyecek." diyerek, yatağın üzerindeki saçma peluş oyuncağı ona şakayla fırlattım. Gülerken odadan çıkmıştı. Tam kurtuldum diye düşünürken mutfak olduğunu düşündüğüm yerden bağırışını duydum. "Kıçını kolla Park Chanyeol, ilk savunmasız anında pantolonunu aşağı alacağım."

Daisy ♤ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin