"Ablalarımın tavırlarına annem üzülüyor ama haklı olduklarını düşündüğü için bir şey diyemiyor. Min Hee dün evimden ayrılmam gerektiğini söyledi, hatta bu kasabadan gitmem gerektiğini. Yanına geldim. Bu gece burada kaldım ama babaannen, ablasının kocasını ayartmış biriymişim gibi bakıyor bana. Sanırım sadece sana saygı duyduğu için beni yanından kovmuyor. Onları önemsememeye çalışıyorum, senin gibi güçlü olmalıyım. Suyun yüzeyinde kalabilmeliyim."
Parmaklarımın üzerine şekiller çiziyor, elimle oynarken bir şeyler anlatıyordu. Bunu uyuduğum her vakitte yapıyordu ve sesi çok yakınımdaydı. Huzurlu hissediyordum, huzurla uyuyordum.
Benim yanımda bekliyor.
♤♤♤
Çok güçlü ağrılarım vardı. Düzenli olarak ağrı kesici aldığımı hissediyordum çünkü etkisiyle düzenli olarak uyuyordum. Bir de bir keresinde koluma uygulanan bir tedaviye şahit oldum. Baekhyun kas yırtılması olduğunu fısıldadı. Daha fazla uyumam adına beni öperek uğurladı.
Benim odamda kalıyor.
♤♤♤
Hızlı toparlıyorum, artık uyanıyor ve kokusunu soluyorum.
Benim yatağımda uyuyor.
♤♤♤
Bedenimdeki etkisi geçmiş ağrıların sadece izleri var gibiydi. Üzerimdeki ağırlık hissiyatıyla birkaç kere kıpırdanıp doğruldum. Yatağımda oturur pozisyona ani bir şekilde gelişim beni şaşırtmıştı ve hızla bunu neden yaptığımı bile bilmiyordum.
Sağ kolumu kaldırarak gözümün önüne kadar düşmüş saçlarımı çekmek istesemde yapamadım. Sızlıyordu. Ben de sol elimi kullandım.
Havanın kararmasına az kalmış gibiydi. Odada güzel bir renk şöleni vardı. Etrafta göz gezdirdim. Yanıbaşımda bir masa, üzerinde sağlık malzemeleri vardı. Paket paket serum, farklı iğneler ve kremler duruyordu.
Hepsi benim için miydi?
İlaçlarımda olan bakışlarım, düzeni aynı fakat bir kişilik daha eşya bulunduran odama kaydı. Kıyafetleri vardı görünürde, çiçek kokulu el kremleri ve defteri. Ona ait olduğunu bildiğim papatya kaplamalı defteri duruyordu öylece. Ne rüya, ne hayal değildi. Benimle kalıyordu.
Dolan gözlerimle birlikte dudaklarıma yükselen gülümsemeye bulandım. Atlattığım her şeyin bilinciyle, gün batarken sıcak sıcak ağladım biraz. Yaralarımın üzerine gözyaşlarımı akıttım çünkü çok fazla, çok fazla yol almış, kırıklarla bir savaşı kazanmıştım.
Yorgun hisseden bedenimi yeniden yatar pozisyona taşıyıp başımı yatağımdaki ikinci yastığa koydum. Çift kişilik yatağım artık işe yarıyor gibiydi, yastıklar onun gibi kokuyordu.
Sahi her gün, benimle mi uyumuştu?
Gözlerimi kapatıp huzuruna sokuldum. Tam da o anlarda odamın kapısı açıldı. Sessiz patırtılarla içeriye girip kapıyı kapattı. Oflamasını duydum.
"Babaannen tarla evine gitti. Ben burada kaldığım sürece geri dönmeyecek sanırım, sadece seni görmeye gelir." dedi.
Adımları yol aldı. Yanıbaşıma oturdu, minik bir çocuk gibi bacaklarını salladığını hissettim. Çok savunmasız duruyordu, bu tavırlarla kendini koruyor, ben uyanana kadar dertlerini bana anlatıyor ve hafiflemeye çalışıyordu.
"Chanyeol." dedi. Sessizlik oldu biraz sonra devam etti. "Canım çok fazla yanıyor ama hiçbiri, sen nehirde geriye savrulurken yaktığı kadar yakmıyor, yanına bile yaklaşmıyor bu yüzden umurumda değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daisy ♤Chanbaek
Fanficİlkbaharı kıskandıran bir papatyaydı ve her bir zerrem aşıktı her bir zerresine.