51

1K 69 3
                                    

Elimdeki su dolu bardağı dudaklarıma götürerek, saniyeler içinde soğuk suyu ağzımda hissettim. Yavaşça boğazımdan akan su beni serinletirken, arkamdan annemin, "Hey," diye seslendiğini işittim. Elimdeki bardağı tezgâha bırakıp ona döndüğümde, ne kadar yorgun göründüğünü fark ettim.

Yüzünde bir gülümseme oluşturmaya çalıştı. Bense sadece omuzlarımı düşürdüm. "Üzgünüm," dedim. "Babam hâlâ dönmedi."

"Sorun değil," dedi, elini boşver dercesine havaya sallayarak. "Sen evdeyken burda olmasını istemiyorum zaten."

Alt dudağımı dişledim. Anneme şiddet uyguladığını söyleyemezdim ama onun çöküşüne sebep olduğu açıkça ortadaydı. Eski fotoğraflarında annem bir prenses gibiydi. Benim gibi altın sarısına sahip saçları ve porselen gibi bir ten rengi vardı. Şimdi ise saçları yıpranmış duruyordu ve ten rengi soluktu.

"Bunların tek sebebi benim anne. Bırak da onunla yüzleşeyim." Annem son bir aydır babamla görüşmeme izin vermiyordu. Ondan önce de pek konuştuğumuz söylenemezdi gerçi. Ama, babamın psikolojisi benim hafızamın çöküşü yüzünden bozulmuştu, bunu biliyordum. Annem ise bu gerçekten kaçmak istiyordu.

Annem başını iki yana salladı. "Buna gerek yok," dedi. "Ciddiyim, Vilanda. Onunla konuşmaya çalışmak istemen çok hoş. Fakat, babanla yan yana durmak artık imkânsız bir hâl aldı. Ne yapacağı belli olmuyor... Sıradaki hamlesini tahmin etmek mümkün değil. Onunla konuşup, kafanın karışmasını istemiyorum."

Ona doğru yaklaştım ve önünde durdum. "Seni seviyorum, anne," dedim. Bu, beni saniyeler içinde kollarının arasına almasına sebep oldu. "Benim yüzümden hayatının aşkını kaybetmen beni kahrediyor. Mutsuz olmanı istemiyorum."

Ağladığını hissedebiliyordum. Babamı ne çok sevdiğini hatıralar olmadan bile anlayabiliyordum. "Kendini üzme, benim küçük Vils'im. Her şey düzelir. Baban iyi olacak. Bay Hood ile görüşüyorum, onu iyileştirmeye çalışıyoruz."

Derin bir nefes aldım. Annemin yerine kendimi koymak bile nefessiz bırakıyordu. Calum ile bu tür bir durumla karşı karşıya kalsaydık... Bu beni mahvederdi.

Aynı annem gibi.

"Birkaç günlüğüne Hood ailesinin misafiri olmanı istiyorum." Annem birkaç dakikalık sessizliği bozdu. Fakat, söyledikleri beni şaşırtmıştı. Joy ile konuştum; Mali üniversiteye gittiği için odası boş ve seni ağırlamaktan memnuniyet duyacaklarını söyledi."

Geri çekildim ve yüzüne baktım. Kaşlarım hiç olmadığı kadar çatıktı. "Neden?"

Annem dudaklarını ıslattı. "Babanla yalnız konuşmalıyım ve senin etrafta olmaman gerek."

"Bunun için birkaç güne mi ihtiyacımız var?"

"Ne zaman geleceği belli olmuyor, biliyorsun. Bir haftalığına gelmediği bile oluyor bazen."

Ellerimle yüzümü ovaladım. "Seni yalnız bırakmak istemiyorum."

Annem ellerini kollarıma koydu. "Yalnız olmayacağım, bebeğim. Artık babanla gerçekten yüzleşmem gerekiyor. Bu böyle devam etmemeli."

Sıkıntılı bir şekilde iç geçirdim. Onu burada bırakmak istemiyordum.

how to make love like Calum // HoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin