31

1.3K 77 66
                                    

"Bu gece öpüşeceğiz."

İçimden tekrar tekrar kendime mırıldandım. Bu gece... Bu gece en yakın arkadaşımla öpüşecektim ve gerçekten gereksiz denebilecek bir heyecan içerisindeydim. Bu öpücük fikri tenimi karıncalandırıyordu. Üstelik, sadece masum ve küçük bir öpücük olacaktı. En azından ben öyle olmasını umuyordum.

Gece için oldukça hazırlık yapmış sayılmazdım. Sarı renkli kısa bir kazak ve kot şortumu giyiyordum. Aslında, pek fazla kullanmasam da gece için makyaj yapmıştım. Elbette, Calum'un özellikle tavsiye ettiği ruju sürmüş, ne olur ne olmaz diyerek siyah çantamın içine koymuştum.

Calum: hazırlandın mı?

Böyle basit bir mesaj bile bana bu gece ne yapacağımızı hatırlatıyor, heyacanlanmamı sağlıyordu.

Vilanda: evet

Calum: güzel, dışardayım

Ah, demek beni almaya gelmişti. Bu biraz garipti çünkü beni alacağını söylememişti. Dert etmedim ve odasında uyuyan annem ile yine içmeye giden babam için bir not bıraktım. Ardından, kapıyı açıp çıktım ve bahçeden geçip Calum'un beyaz spor arabasına bindim.

"Güzel araba," dedim, kemerimi takıp selam verdikten sonra. Arabanın içi hoş bir şekilde onun kokusuyla doluydu. Bir çam ağacı gibi kokuyordu ve bu beni büyülüyordu.

Bana sinsice sırıttıktan sonra arabayı çalıştırdı ve sürmeye başladı. "Gelmezsin diye düşünüyordum," dedi. "Öpüşmeye bu kadar meraklı olduğunu bilmiyordum."

Gözlerimi dehşetle açıp koluna vurdum. "Ah, kapa çeneni, Thomas!" Bana gülmeye devam etmesi bile yeterince sinir bozucuydu. "Sadece, Luke için geliyorum."

Sinirlenmeye başlamıştı. Ah, ben de bunu istiyordum zaten.

"Luke gibi bir çüksüz nasıl oluyor da ilgini bu derece çekebiliyor anlamıyorum," dedi kıskançlıkla. "Oldu olacak bir de onunla öpüş istersen."

Dudaklarımı yalarken bana bakıyordu. "Aslında, fena fikir de-"

Sözümü, "Kes şunu," diye mırıldanarak böldü.

Somurttum. "Sarışınlara karşı zaafım varsa ne olmuş yani?"

Bana ters ters bakarken, arabayı bir kenara çekmişti. Dönüp baktığımda buranın Calum'un evi olduğunu gördüm. Gece vakti buraya hiç gelmemiştim.

"Ben daha fazla sinirlenmeden bu konuyu kapatsak iyi olacak," dedi ve kesinlikle ciddiydi. Omuz silktim. Derin bir nefes aldı ve, "Bir takım kurallara uymanı isteyeceğim senden," dedi. "Eskiden sözümden çıkmayan uslu ve harika bir kızdın. Yine öyle olmanı istiyorum."

Gözlerimi devirdim. "Ben kuraldan anlamam." Saçlarımı geriye savurdum. "Uslu bir kız olmak istemiyorum."

Kapıyı açıp çıkmak üzere bir hamle yaptım ama elini bacağıma koyup beni durdurdu. "İçmek yok," dedi. Calum'u ilk kez böyle ciddi görüyordum ve biraz ürkütücüydü. "Salondan çıkmazsan da çok sevinirim. Ayrıca, lavaboyu kullanacağında lütfen yukardakine git. Ve lütfen aptal oyunlara katılma. Özellikle pin-pon toplu olanlara."

Kaşlarımı çattım. "Tanrım," diye mırıldandım. "Ne kadar sıkıcı olduğundan haberin var mı, Hood?"

Arabadan hızla indim ve eve doğru yürüdüm. Calum'un arkamdan geldiğini biliyordum ve gece boyunca hep böyle olacağından endişeleniyordum. Yani, hadi ama! İçmek yok mu? Bu kurala uymayı gerçekten kabul etmemi bekliyor muydu yani?

Açık kapıdan, bahçede vakit geçirenleri yok sayarak, içeri girdim. Etraf alkol, ter ve kadın parfümü kokuyordu. Arka planda bir dans şarkısı vardı ve insanlar umursamazca dans ediyorlardı. Mutfağa girip içki hazırlayan sarışın çocuğa bana bir bardak vermesini rica edeceğim sırada, biri kolumu tuttu ve beni insanların arasından sürükleyip, oturma odasına getirdi.

how to make love like Calum // HoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin