2. BÖLÜM

30 10 0
                                    

acı ne kadar da tanıdık bir duygu değilmi? bana bu acıyı tanıtan acımasız adam tam da karşımda duruyordu. keşke dediklerim oldu. keşke doğmasaydım keşke büyümeseydim keşke annem ve babam bana bu kadar değer vermeseydi. çünkü onlar bana ne zaman değer verse ben hep bir budalalık yapıp bu değeri mahvediyordum.

keşke, keşke bu adamı sevmeseydim. aklımdan geçenleri büyük bir şok ve nefretle kenara bırakarak konuşmaya başladım. "ne işin var senin burada, ne yüzle geldin sen!, anneme, babama ve  bana yaşattıkları yetmedi mi! ha cevap versene seni aptal!" bağırmaktan  boğazımın yandığını hissettiğim de sustum.

sırıtması kahkaha dönerken "hahahah gerçekten benden bu kadar mı nefret ediyorsun kumsal" dedi. sanki daha demin dediklerimi duymamış gibi 'benden bu kadar mı nefret ediyorsun kumsal' deyip bir de üstüne anıra anıra gülmüştü, beyinsiz!! "bana bak caner eğer buradan gitmeszsen polis çağırırım!" caner üstüme gelerek "aaa insan, sevgilisine böyle davranır mı hiç?" dediğinde söylediği cümleyi "eski sevgili" diyerek düzelttim.

caner benim eski sevgilimdi hayatımı mahveden koca bir patladı o! onunla sevgili olduğumda benden yararlanarak evimizdeki holdingin döküman ve dosyalarını alıp kendi holdinglerine devretti tabi bu durumda da babam bütün parasını kaybedeceği için bu sözleşmeyi kabul etti.

bu yaşanan olaydan sonra hep kendimi suçladım. eğer ben caner i evime getirmeseydim o döküman ve  dosyaları almaz biz ise o sözleşmeyi imzalamayarak bütün kontrolü onlara devretmezdik. söyledim ya aptaldım ben. kendimi suçlamayı bırakıp, canere döndüm.

salak hala daha sırıtıyordu. "ne var yine ne istiyorsun" dedim. "birşey istemiyorum kumsal sadece seni istiyorum" bu çocuk gerçektende kafayı yemişti "bak caner buraya beni takip et diye gelmedim buraya okyanusla beraber güzel bir eğitim almak için geldim ne olursun peşimi bırak artık" dediğimde ağzımdaki hıçkırıklar özgür kalarak salonda yankılandı.

caner ağladığımı farkedip "tamam, tamam kumsal ağlama gidicem ama yeter ki ağlama" dediğinde "git o zaman!" diye bağırdım. anahtarını sandalyenin üzerinden alıp kapıya yöneldi eli kapının kulundayken o nefret ettiğim gözlerle bana bakarak "yakında bir daha görüşücez kumsal" dedi arkasından "defol git! canın cehenneme" diye bağırdım.

mutfağa gidip bir dal peçete kopardıktan sonra burnumu sildim. mutfaktaki sandalyeyi önüme çekerek oturdum. biraz sakinleştikten sonra masadaki sürahiden bardağa su doldurdum. suyu yavaşça yudumlarken aklıma okyanus gelmişti neredeydi bu kız düşnücelerimi kapının açılma sesi bölerken ben çoktan ayağa kalkıp salona girmiştim.

"ben geldiiiimm." diyen okyanusu
kapıda gülerek karşıladım. elindeki poşetleri bakılırsa hem AVM ye hemde markete uğramış olmalıydı sağ elindeki erzak poşetini mutfağa bıraktıktan sonra yanıma geldi. sol elindeki tahminen bana aldığı kıyafetleri göstererek "bak sana neler aldım" dedi. kardeşim benim ya ne kadar kavga etsekte yine barışır yine sarılırdık birbirimize. "teşekkürler canımın içi" diyerek boynuna sarıldım.

sarılmama karşılık vererek o da bana sarıldı. "tamam hadi tamam kahvaltımızı edelim sonra doğru okula" okyanusa boğmayı bırakarak mutfağa yöneldim. canerin buraya geldiğini okyanusa söylersem okyanus hem beni hemde caneri öldürürdü."kumsal bana bak bakıyım ağladın mı sen" okyanus benim ağladığımı ögrenirse bu olayı direk canere bağlayacaktı ki bu konuda haklıydı.

"yok ya esnedim  de o yüzdendir" diyerek bir yalan uydurdum. ya şimdi yalan demiyelimde bahane diyelim çünkü ben en yakın kardeşime yalan söylemem. aslında şu anda söylüyordum.

kafamdaki düşüncelere son vererek okyanusun mutfağa bıraktığı poşetleri alarak kahvaltıyı hazırlamaya başladık.

---------

okyanusla kahvaltıyı bitirdikten sonra tabakları bulaşık makinasına yerleştirdim. o sırada okyanus odaya çıkıp çantasını hazırlıyordu. okyanus olacak benim canım arkadaşım mutfağa çok kibar bir giriş yaptı(!). "hadi kumsal işin bittiyse gidelim artık" "tamam bitti geldim" diyerek okyanusun sorusuna yanıt verdim.

okyanus arabanın anahtarını alarak dışarı çıktı bende şarj daki (IPHON) telefonumu alıp arabaya bindim. okyanus arabanın motorunu çalıştırdı. 5 dakika sonra okula vardığımızda arabadan indik ve yana yana durarak şöyle bir Çelikay kolejine baktık birbirimize döndüğümüzde okyanus "hazırmıyız kardeşim" diye sordu okyanusun sorusuna "hazırız kardeşim" diyerek cevapladım. işte,  belki iyi belki kötü zamanlarımızın geçeceği bu koca şehirdeki koca okula ilk adımlarımızı atıyorduk

OKUYAN KİŞİLERE SESLENİYORUM VOTELEYİN YORUM YAPIN VE BENİ TAKİP EDİN ..... 3. BÖLÜMDE KARAKTERLERİ YAZACAĞIM HADİ BY.....

SADECE SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin