8. BÖLÜM

8 7 0
                                    

şarkı adı: ece mumay= 'vazgeç gönül'
şarkı adı: alessia cara= 'scars to your beautiful'
şarkı adı: charlie put=attention
şarkı adı: one dırectıon= thay don't know about us
hiç dinlemiyorsanız bari charlie puth'un 'attenntion' şarkısını dinleyin AG

neyse... iyi okumalar

OKYANUS'TAN...

kumsal sinirli bir şekilde berkana bakarken bir yandan da o kızı şu anda öldürmek istediği çok belliydi. adını bilmediğim sürtük kızın yaptığı şeye ve berkanın ona engel olmayışını gören kumsalı artık kimse tutamazdı. ben bile... ki şu anda da öyle oluyordu kumsalı ne berkan, ne batuhan, nede ben tutabiliyorduk.

kızın ağzından burnundan kan gelmesine rağmen kumsal hala daha bırakmıyor, üstelik arada ona engel olmaya çalışmaya çalıştığımız için bizi de dövüyordu. (ALLAHIM BİRİ ŞU KIZI DURDURSUN, TABİ O KİŞİ BEN OLUYORUM) yapacağım şeyden sonra kumsal beni de dövecekti ama olsun. ben onun kankasıydım. bana acırdı. o yüzden kumsalın, berkan için dövdüğü bu sürtük gebermeden bir an önce söylemeliydim. bir anda bağırarak "kumsal! ben hamileyim!" dedim.

bunu tek nefeste söylemiştim. batuhan ve berkan aynı anda dönerek "NE!!!" diye anırdılar. kumsal yerdeki, berkan için dövdüğü kızı bıraktı. kız kumsalın elinden kurtulur kurtulmaz yerden kalkıp kaçıp gitti.

kumsal kafasını yavaşça bana döndürdüğünde ortalıkta kısa bir an sessizlik oluştu. ve bayanlar baylar ve işte kumsalın olay ağıt yakma sahnesi! ellerine dizlerine koyarak "anam! anam! anam! bubam! bubam! bubam! gıııııı orospu olmuş ya bu başımıza! lilililililili! ahey! ahey! ahey!.." dedi. ve işte o dillere destan burnunu tıkayarak bağlama gibi ağıt yakması.

ah! koca kafalı okyanus ah! dilim tutulaydıda söylemeyeydim şunu. bir dakika bir dakika. yoksa ben yaptığım şakayamı inanmıştım? yada bana mı öyle gelmişti! ah! tabikide kendi tuzağıma kendim düşmüştüm. aptal! okyanus! aptal! "şaka yaptım!" diye ciyakladım. ama hiç kimseden tek bir kelime veya tek bir ses çıkmamıştı. lan olum uyanın lan, yalan söylüyom! allahım hiç kimse inanmıyor! ay vallahi kafayı üşütecem ben şimdi!

batuhan gülümsedi ve ellerini karnıma koyarak. "evet! kumsal ve berkan yakında sizden de bekleriz. evet erkek olursa zor olmaz ama kız olursa..." derin bir nefes aldıktan sonra sözlerine devam etti. "vatana, millete hayırlı olsun.!" dedi. allahım, ben hamile değildimki anlamıyorlardı.

"ay yeter! yav yemin ediyorum ben hamile değilim! sadece o fahişe kızı kumsalın elinden kurtarmak için yaptım! yoksa kız ölüyordu lan!" dedikten sonra. berkan ve kumsal aynı anda "ohh! ödümüz koptu be!" dediler.

ama batuhanın gözleri dolmuştu. yavrum, yetim kalmış gibi, boynunu ve dudaklarını bükmüş, bana dolu, dolu gözlerle bakıyordu. batuhana sarılarak "ayy kıyamam aşkım artık başka bir zamana" gözlerinden yaşlar akarken "ne zamansa artık!" dedi... şapşal...

------

eve vardığımızda berkan ve ben kendimizi kanepeye, okyanus ve batuhanda kendilerini odaya atmışlardı. garibim -o salak okyanus yüzünden!- hüngür hüngür anlamıştım. gerizekalı 'ben hamileyim' diye şakamı olurdu. E okyanus yaptığına göre oluyormuş demekki. olmaz olsun! kanepede kafamı berkanın göbeğine -daha doğrusu karın kaslarına (baklavalarına)- koymuştum.

berkan ince ve uzun olan parmaklarıyla, narince saçımı okşarken yavaş yavaş uykum geliyordu. "açmısın?" dedi. saçlarımı okşayan parmakların sahibi. "evet, açım. lahmacun sipariş edelim mi?" diyerek hem onayladım, hemde yeni bir soru yönelttim. "tamam bu seferlik bir değişiklik yapalım." dedi.

SADECE SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin