4. BÖLÜM

24 9 0
                                    

sabah sabah uykumu bölen okyanusun o cırtlak sesiyle gözlerimi yeni lanet bir kolej gününe açtım. "kumsal kumsal çabuk kalk" "offf biraz daha" diye nazlandım okyanusa karşı. "lan kalk yangın var" dediğinde bir anda üstüme kaynar sular döküldü. "NEEEE!" diye çığlık atarak kalktığımda okyanus malı gülmeye başladı. kafamın altındaki yastığı okyanusun o cibilyetsiz suratına attığımda bir anda gülmesi kesildi. "ne yastık atyon be salak" diye bana çemkirdi. "ulan kodumun salağı ne yangını, hani nerede yangın." "off tamam tamam yangın yoktu. sadece batuhan bana günaydın diye mesaj attı. ya düşünebiliyormusun batuhan bana GÜNAYDIN diye mesaj attı ya kafayı yiyecem inanamıyorum bak şimdi kumsal sana sabah mesajı nasıl gördüğümü anlatıyorum............"

-----------

"tekrar anlatıyım mı kumsal bak şimdi.." dediğinde bende kumsala bıkkınlıkla eşlik ettim" 'sabah kalktım herzaman ki olduğu gibi bugün koleje giderken ne giyeceğimi düşüyordum. sonra bir baktım telefonuma batuhan bana GÜNAYDIN diye mesaj atmış.' bunu mu diyecektin okyanus" dediğimde büyük bir şaşkınlıkla bana baktı. "oha kumsal nerden bildin lan yoksa kahin mi oldun kız başımıza ya kanka kahin olduysan batuhan la ben ne zaman evleniyoruz ona da baksana". bu kız gerçekten kafayı yemişti hayır yani ben böyle günaydın mesajı atsam 'sabahın köründe ne uyandıryon lan it beyinli' derdi, kesin!. "okyanus sabahın 07:00 sinden beri bunu tam tamına 6 defa anlattın ve 7. sini de ben anlattım artık yeter  ya kızım tamam anladık batuhan sana günaydın mesajı atmış tamam." dedim.

okyanus gülerek bana baktı. "kanka merak etme yakında seninki de mesaj atar kıskanma" ilk önce yüzüm dediğini anlamadığım için ona soraracasına bir ifade büründü. sonra o hödükten bahsettiğini anladım. hadi bakalım sizde tahmin edin hadi biraz daha düşünün bana 'bondon uzok dor!' diyen hödük kim olabilir normalde bu kadar uzun düşünmemeniz lazımdı ama neyse! hadi biraz daha zorlarsanız kendinizi anlarsınız o kastan yapılmış yakışıklı mükemmel seksi ve egosunu yıksak ortalıkta görülmeyecek hödüğü. tabikide BERKAN! "off neyse çok durduk burada bakıyım saate" okyanus gözlerini kolundaki saate çevirdiğinde gözleri pörtledi.

"Lan saat 08:00 olmuş ya gııııı. anam başıma gelenlere çabuk kalk kalk okula geç kaldık." okyanusun beni zorla yataktan kaldırılmasıyla aynı anda kıyafetlerimide üstüme geçirmişti. üstüme normal beyaz bir tişört , altıma ise kot açık mavi dar bir şort geçirmişti. okyanus sırtıma da çantamı verdikten sonra tam  ayakkabılamıları giydireceği sırada onu engelledim. "artık bırak onları da ben giyeyim." gülerek yerden kalktı ve aşşağıya indi. "ben bizim için sandiviç hazırlıyorum yolda yeriz sende ayakkabılarını giy ve aşşağıya in." dedikten sonra odamdan ayrılmak üzere gitti.

hemen ayakkabılarımı giydikten sonra  kankam olacak okyanus sürtüğünün parfümünü sıktım. yılbaşındayken okyanusun annesi bahar teyze ve babası ozan amca ona bu parfümü hediye etmişlerdi. tabi bende rahat durmayıp bir ibnelik yaptım ve parfümü bana verilen hediyelerin içine gitmeden önce koyarak arakladım.

okyanus o annesinin ve babasının hediye ettiği parfümü bulamayınca tam tamına 1 hafta 3 gün ağlamıştı. hayır yani bunda ne var ki alt tarafı bir parfüm bütün dünyayı satın alabilecek bir parfüm tam 200 $ dı. lan bir parfüme bu kadar para harcanmaz dı ki. neyse. düşüncelerime son verip. aşşağıya indiğimde okyanus elindeki sandiviçlerle kapıya yöneliyordu "kız sen hala buradamısın çabuk ol hadi" diyen okyanusa "tamam geldim." diyerek karşılık verdidikten sonra merdivenlerden indim ve  kapıdan çıktım. arabaya bindiğimizde okyanus motoru çalıştırdı ve sürmeye başladı. elindeki mutfakata hazırladığı içinde salam,salatalık,
marul ve sosis olan sandiviç bana uzattığında hiç üşenmeden aldım. normalde çok üşengeç bir insan olmama rağmen söz konusu yemek olduğunda hiç üşenmezdim. (berkanlı bir)  koleje vardığımızda arabanın kapısından indik.

SADECE SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin