çantamın içinden telefonumu çıkardım. whatsapp a girdim. okyanusa 'beni merak etme bugünlük derse girmeyeceğim ararsan açmaya bilirim. berkanın yanında olacağım boş yere mesaj atma hadi by' diye mesaj attıktan sonra telefonumu tekrar eski yerine geri koydum. hızlı adımlarla okulun çıkış kapısına doğru yöneldim. okuldan dışarı çıktığımda berkanlı arabasına binerken gördüm. allahım bildiğin mercedes di ya. çok zenginlertdi herhalde. aptal! kumsal! aptal! salak! kolej onların! berkanın yanına koşarak gitmeye başladım. biliyorum gizlice gidecektim ama hazır ondan yüz bulmuşken bundan yararlanabilirdim.
"hey! berkan beni bekle" berkan bana soraracasına baktığında "sende mi geliyorsun" diye küçümser derece de bir soru yöneltti. "evet canım beğenemedin mi hem nereden bileyim belki beni başından kovmak için böyle söylemediğini?" "hmm" diyerek mırıltı çıkardığında cevabını büyük bir heyecanla bekledim. "iyi bunu sen istedin. madem çok heveslendin gel de gör ananın amını" dediği şeyi sonradan anladığımda "pezevenk" diye mırıldandım. yüksek sesle söylemiş olacağım ki hemen "anandır" diye cevabı yapıştırdı. hala daha inanamıyordum. ilk defa pavyona gidecektim.
hemde berkanla. hıh en fazla ne olabilirdi ki canım.
3 saat sonra.....
berkan arabasını pavyonun önünde durdurduğunda hala daha beni pavyona getirdiğine inanamıyordum. bi çocuk beni gerçekten de pavyona getirmişti. pavyonun içindeki sürtük kızlardan bazıları erkeklerin kucağında dans ederken diğer sürtükler ise direk dansı yapıyorlardı. bir tane adam bana "vay güzelim yoksa sende mi berkanın kullan at'larındansın" dediğinde berkan benim elimi tutup hayır sevgilim demişti. sonra adamla bir tekme tokat kavgaları oldu ve dayak yiyen taraf yani adını pilmediğim piç adam hastaneye kaldırıldı. berkan ise beni bir odaya götürdü.
odada biri sarışın diğeri de esmer olan stripzci kızlar berkanın yanına yaklaşmaya yeltendiklerinde. hala daha birbirine kenetli ellerimizi göstererek daha doğrusu gözlerine sokarak "sevgilim" dedim. 2 tane sürtük olan kızları güzel bir bozduktan sonra odadan umarım ki bir daha hiç girmemek üzere ayrıldılar. berkan elimi bıraktıktan sonra siyah deri koltuğuna oturdu ve onun yanındaki masanızın üstünde viski şişesini alarak yudumlamaya başladı.
viski nin yanında koyulmuş bardağı hiç kullanmadı. hafifçe sırıtarak "ulan var ya senin yüzünden fıstık gibi kızlar gitti. ama...." beni şöyle bir süzdükten sonra pis pis sırıttı. kesin sarhoş olmuştu. bu çocuk. olaya müdahale ederek "ama ne berkan"
"aması sen varsın kumsal. o kızları göndererek bana büyük bir borcun oldu o yüzden" dedikten sonra rahatça yayılıp viskisini yudumladığı siyah deri koltuktan kalkarak üzerime yürümeye başladı. ben ise çaresiz anca 1 adım gerileyebilmiştim. ta ki sırtım bu odanın soğuk duvarlarına değene kadar. berkan aramızda hiç adımlık bir yer bırakmayarak bedenlerimizi birbirine değdirdi. anlını anlıma yasladığında gözlerimi kapattım ve onun karamel kokan vücudundan bir daha geri vermemek üzere büyük bir nefes çektim.ne yazık ki istediğim olmadı ve o aldığım güzel karamel kokusunu geri vermek zorunda kaldım. mırıltılı ve boğuk sesiyle "bu gece benimle birlikte ol." dediğinde kapalı olan gözlerimi şaşkınlıkla açtım. ona baktığımda gözleri hala kapalıktı. berkana "berkan ben kendimi hazır hissetmiyorum." dediğimde "peki o zaman sadece sevişelim" dedi. o boğuk ve mırıltılı çıkardığı sesi, karamel kokusuyla birleştiğinde insana adını unutturabilecek bir huzur veriyordu. ona itiraz etmeme fırsat vermeden. dudaklarıma yapıştı. hızlı ve sertçe beni öperken yarın dudaklarımın şişeceği ve okyanusa zor bir açıklama yapmam gerekeceği aklıma geldi. allahtan berkan dudaklarımda fazla zaman geçirmeyerek kıvrımlı boynumu öpmeye başladı. o sırada berkan beni kucağına alarak bakacaklarımı beline doladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE SEN
ChickLitbulutlara bir baksana galiba seni izliyorlar "Anlasana kumsal ben sana dokunmaktan, seni sevmekten, gözlerinin içine bakmaktan, elini tutmaktan, sana sarılıp kokunu içime çekmekten, sana doyasıya bakmaktan çok korkuyorum. Anla artık anla! senin canı...