Taehyung'un bakış açısından
Hayatta mucizeler siz onlardan umudu kestiğiniz ilk anda karşınıza çıkmaya hazırladır. Bu bir kişi de olabilir bir olay da. Mucizenin şekli yoktur, mucize sadece var olmak için vardır ve sizin ona küsmüş gibi davranmanızı bekleyip sizi şaşırtmak için elinden geleni yapar. Benim hayatımda şekil bulmuş bir mucize olarak beliren ışıltım, Jung Hoseok.
Aylar ayları kovalarken bu süre boyunca kendime katabildiklerimi düşünüyordum çiftliğin girişinde. Üniversiteye giriş sınavları için elimden geleni yapıyordum, elimden geldikçe sevdiğim insanlar için zaman yaratıyordum. Jimin ile aramızdaki soğukluk ne ilerlemiş ne de gerilemişti ve bir şekilde soğuk bir duvar ile birbirimize bakar olmuştuk. Bu durum beni ne kadar üzse de yapabileceğim bir şey yoktu ve bir şekilde kabullenmiştim. Ne yaparsam yapayım ne kendime ne de çevremdekilere yetemiyormuşum gibi hissediyordum ve bu his bazen beni olduğum kişi olmaktan uzaklaştırıyordu. Böyle derin düşünceler ile boğuşurken bir yanda da oturduğum taşın kenarındaki birikmiş kumu elimdeki çubuk ile dağıtarak şekil veriyordum. Tam bu sırada üzerime düşen gölge ile kafamı kaldırdığımda görmeyi beklediğim son kişiyle, Hoseok ile karşılaştım.
"Yoğun bir öğleden sonrası ha?"
Şaşkınlıkla elimdeki çubuğu kenara atıp ona yaklaştım. Bizim çiftlikte ne işi vardı? İfadesine bakılırsa iyi bir şeyler olmuştu ve ben biraz panik biraz da heyecan ile montunun kolundan onu çekiştirmeye başlamıştım.
- Burada ne işin var?
- Hoş geldin demek istedin sanırım.
- Hoş geldin! Peki şimdi, neden buradasın?
- Sürpriz!Hoseok aldırmaz bir gülümseme ile toprak yolu geçip evimizin kapısına geldiğinde hala neler olduğunu anlayamıyordum. Delirmiş miydi bu adam? Ailemle ne konuşmaya gelmiş olabilirdi ki? Kafamda kurduğum türlü felaket senaryosundan sonra koşarak yanına geldiğimde o zili çoktan çalmıştı. Kapıyı gülümseyerek dedem açınca benim şaşkınlığım iki katına çıkmıştı.
Ben yokmuşum gibi geçirilen 10-15 dakikadan sonra ailem, ben ve Hoseok akşam yemeği yemek için mutfak masasında oturmuş bulunuyorduk. Gerçekten olanlardan bir şey anlamıyordum ve gerginlikle önümdeki yemekle oynamaktan başka bir şey yapmıyordum. Hoseok'un bizim mutfakta olması bana sadece banyodan çıkıp da yarı çıplak bir şekilde mutfağa daldığım ve herkese rezil olduğum günü hatırlatıyordu. Ailem ve Hoseok ne zamandan beri bu kadar iyi anlaşıyordu? Annem Hoseok'a daha çok yemesi için hazırladığı tavuktan koyarken babam da kendi okul anılarından bahsediyordu. Sanırım ailecek Hoseok'a karşı bir düşkünlüğümüz vardı yoksa başka bir açıklama bulamıyordum.
Bir süre sonra Hoseok gülerek elindeki bardağı masaya bırakıp bana döndü.
- Merak etme, okulda yaptığın haylazlıkları söylemek için gelmedim buraya.
Hiç komik bulmamamla birlikte ailemin buna epey gülmesi günümü daha da ilginçleştirmişti.
- Biliyorsun, okulda bu hafta sonu tadilat olacağı için pazartesi günü de okul tatil olacak. Ben de bunu fırsata çevirip izin aldım böylece dört günlüğüne Seul'a gideceğim.Kalbim hızlanmaya başlamıştı. Bunu bana daha önce söylememişti ve bu konuyu neden bu masada konuşuyorduk bilmiyordum. Eğer evlenme falan teklif edecekse hiç yeri değildi. O ise endişeli gözlerime bakarak gülümsedi.
-Ailenle de konuştum, seni de yanımda götüreceğim.
-Ne?Şaşkınlıkla sesimi yükselttiğimde bunun kötü anlamda bir şaşırma olmadığını masadaki herkes biliyordu.
- Seul'a mı gideceğiz? Birlikte?
- Evet, sana sürpriz olsun diye söylemedik. Uzun süredir Seul'a gitmek istediğini söylemiştin hem üniversiteler hakkında da bilgi alabiliriz.
Gözlerimi bir Hoseok'a bir aileme çeviriyordum. Hoseok'un planı olduğu belliydi ve eminim ki ailem üniversite olayı yüzünden bunu kabul etmişti. Eğer Hoseok ve benim sevgili olduğumu bilselerdi eminim ki şu an bu masada birkaç yaralı ve ölü olurdu. Heyecan ve gerginliği birlikte yaşarken Hoseok'a uzun uzun baktım. O ise bakışlarımın ne anlama geldiğini bilerek gözlerini kıstı.
- Merak etme, benim kontrolüm altında her şey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Dear Sunflower ° Vhope
Fanfiction"Benim sevgili ayçiçeğim". Çok mu gülünçtü sevgiliye ayçiçeği demek? Çok mu kırılgan bir benzetmeydi erkekler için? Erkeği kırılgan yapan neydi ki? Bir çiçeği kırılgan gören kimdi? Eğer koca bir aşk doğuyorsa bir çiçek hatırına, o zaman o çiçeği baş...