Herkese merhaba, bayramın ilk günü nasıl geçti? Keyifler yerindedir umarım ^^Bu bölümü yazmak için G.Kore'deki üniversite sınavı sistemiyle ilgili biraz araştırma yaptım ama bir hata olmamıştır diye umuyorum:') Diğer bölümde görüşmek üzere (^^)/~
***
Taehyung'un bakış açısından
Kasım'ın iyice yaklaşması üzerine okuldaki herkes çekilmez şekilde stresli hale gelmişti. Çoğunun gitmek istediği doğru düzgün bir üniversite yokken bile bu denli söylenmesini anlamıyorum. Kasabamızda garip bir etki vardı ki kimse bir şeyler için çabalamıyordu. SankiKore'den bağımsız kendi halinde bir kara kütlesi gibiydik, bir şekilde yaşayıp giden yaşlı ve gençlerden oluşuyorduk. En azından kendi arkadaşlarımın da benim gibi bir şeyler adına çaba gösterdiğini görmek içimi rahatlatıyordu. Uzun süredir ne yapacağı konusunda kararsız kalan Jimin, iki yıllık bir ahçılık okuluna gitmeye karar vermişti. "Puanı da düşük, hem ilerde babamın pastanesini de devralıp büyütebilirim. Benim için en az risklisi bu olur." dediğinde gerçekten bunu istiyor muydu yoksa sadece bir şeyler okumuş olmak için mi seçecekti tam anlayamamıştım. Jungkook'un da sporla ilgili bir şeyler istediğini biliyordum ama tam olarak fikrini bizimle paylaşmamıştı.
Hoseok gibi iyi bir İngilizce öğretmeni olmak istiyordum, bu yüzden artık kendimden bile beklemediğim bir performansla ders çalışıyor; yapamadığım sorularda ağlayıp sonra diğer sorulara geçiyordum. Bunca zaman tembellik yapmış biri olarak ben idare eder bir sonuç çıkartmak zorundaydım. Başta beni desteklemeyen ailem bile son zamanlarda beni desteklemek için büyük bir çabaya girmişlerdi. Onların beklentiye girdiğini görmek çoğu kişinin aksine bende stres yerine umuda kapı açıyordu. Vakit buldukça Hoseok ile İngilizce çalışıyor, diğer dersler için de internetten video izleyerek bir şey öğrenmeye çalışıyordum. Şehirdeki pek çok ailenin çocuklarına özel ders aldırdığını biliyordum ama burada ne özel ders verecek bir öğretmen ne de bunu karşılayabilecek zengin aileler vardı. Buradaki tek olanağım Hoseok ve çalışkan birkaç sınıf arkadaşımdı.
Hoseok beni stresli gördükçe kendi yaşadıklarını anlatıyor ya da bazen şakaya vurup "Bu sınav işleri bitseydi de birlikte Seul'a dönseydik." diye beni yüreklendirmeye çalışıyordu. Stresten kaynaklı olarak bazen onu çocuk gibi azarlıyordum ama genelde bana karşı anlayışlı davranıyordu.
Yemeden içmeden kendi halimizde geçirdiğimiz bir sınav kamp dönemi bitip de sınav gününden bir öncesine geldiğimizde yediğim her şeyi çıkaracak gibi hissediyordum." Ya Seul'a gidemezsem?", "Ya burada ailemle birlikte çiftçi olarak yaşamak zorunda kalırsam?", "Ya bildiklerimi unutursam sınavda?" , bu soruları düşündükçe mideme kramplar giriyor kusacak gibi oluyordum. Ayrıca bu akşam Hoseok ile görüşmek üzere sözleşmiştik ama okulda çıkan toplantıdan dolayı iptal etmek zorunda kalmıştık. Her an ağlayacak gibiydim ve mutsuzdum. Konuşmak için Jimin'i aradım ama ders çalışıyordu, daha sonra Jungkook'u aradım ve hemen açtı.
-Jungkookieeeeee!
-Taehyungieeee! Ne oldu?
-Ah, çok gerginim. Neredeyse kusacağım, sen nasıl hissediyorsun?Jungkook başta cevap vermedi ama sonra hafifçe güldü.
-Ben galiba... Yarın pek bir şey yapamacağım.
-Ne?
-Yani ben... Pek çalışmadım Taehyung. Biliyorsun zaten, kendimi hazır da hissetmiyorum. Yarın sadece girmiş olmak için gireceğim.
-Sen ciddi olamazsın? Tekrar mı gireceksin peki sınava, nasıl olacak o?Jungkook'un dedikleri nedense beni telaşlandırmıştı, kendinden umudu kesmiş olması beni üzüyordu. Jungkook biraz tembel bir çocuktu ama asla aptal değildi.
-Zaten ailemin de bir beklentisi yok. Sanırım mezun olduktan sonra bir işe girerim, sonra tekrar şansımı denerim.
-Bence yarın elinden geleni yapmaya bak! Jungkook hem-
-Beni avutmana gerek yok Tae, farkındayım her şeyin. Diğerlerinin nasıl çalıştığını, şehirdekilerin neler yaptığını falan hepsini biliyorum. Benim pek şansım yok ama senin ve Jimin'in gerçekten bir şeyler başarmasını istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Dear Sunflower ° Vhope
Fanfic"Benim sevgili ayçiçeğim". Çok mu gülünçtü sevgiliye ayçiçeği demek? Çok mu kırılgan bir benzetmeydi erkekler için? Erkeği kırılgan yapan neydi ki? Bir çiçeği kırılgan gören kimdi? Eğer koca bir aşk doğuyorsa bir çiçek hatırına, o zaman o çiçeği baş...