Çok Gizli #1

610 14 2
                                    

Gözlerimi açtığımda çok karanlık bir yerdeydim. Hiçbir şey göremiyordum. Yavaşça doğrulmaya çalıştım. Başım fena halde zonkluyordu. Boynumda tutulmuştu. Bir taşın üzerinde olduğumu fark ettim. Topraktan çıkan bir taş ve kafamı da bu taşa çok kötü vurmuşum. Tamam. Burasıda neresi? Kafamda koca bir iz vardı -kanamamasına şaşırdım doğrusu- ama önemsememeye çalıştım.

Asıl önemli olan ben burada ne arıyorum? Burası neresi? Bu sorularla birlikte bir şeyide fark ettim. Ben kimim? Adımı biliyorum sanırım. Dilimin ucunda. Miley. Evet hatırlıyorum. Miley Cyrus. Sadece kendimi garip hissediyorum. Adım dışında hiç bir şeyi bilmediğimi fark etmem çok uzun sürmedi doğrusu. Biraz beynimi zorladım.

Ailem? Evim? Hayatım? Hiç bir şey yoktu. Belki de daha sonradan hatırlarım. Kafamı çakmıştım sonuçta. Ayağımı toprak zemine bastım. Aslında tavanda topraktı. Bir dakika ne? Burası yeraltıyı. Tavandaki toprakta darbe izleri vardı sanki. Ama iyi ki vardı çünkü o yerlerden küçükte olsa bir ışık geçiyordu ve ben önümü biraz olsun görebiliyordum.

Ama asıl önemli olan bir soru aklıma geldi. Buraya gelebildiysem başkalarının da olması gerekmez mi? Yani dolaşırken bir delikten düşüp kafamı çarptığımı söylesem...ama bu mümkün değildi çünkü burada ne bir delik ne başka bir şey vardı. Birilerinin olma ihtimali?

"Merhaba?" kimse ses vermedi.

"Orada biri var mı?" yine ses yoktu.

İlerlemeyi düşündüm. Belki bir çıkış bulabilirim değil mi? İlerledim ama hala karanlıktı. Tamam küçük ışıklar vardı ama çok azdı. Biraz ilerledikten sonra önüme bir merdiven çıktı. Hiç düşünmeden oraya doğru yürüdüm. Aslında hiç düşünmeden de değil. Sonuçta yeraltında bir merdiven buldum.

Adımlarıma dikkat ederek çıktım. Sonuçta burası yeraltı merdiven her an çökebilir. Merdivenin solu taşla toprak karışımıydı. Zemin ve tavan gibi ama sağda ise fazla korkunç çekmeceler vardı. Bir sürüydü. Kendinizi morgdaymış gibi hissediyorsunuz. Çekmeceler paslıydı. Tutma yerleri demirdi galiba ama o da paslıydı.

Asıl beni ürküten üzerlerindeki farklı kuru kafa şekilleriydi. Sanki hepsinin kuru kafalarının resimlerini koymuşlar gibi. Korktum. Daha hızlı çıkmaya başladım. Merdiven dönemeçliydi. Ama sonunda tahmin ettiğim gibi bir çıkış vardı. Hiçbir fikrim yok ama tanıdık geldi. Bu duygu çok...garip.

Merdivenin sonunda yukarıda bir delik vardı ve oradan ayın içeriye doldurduğu tüm ışıklar geliyordu. Merdiven devam etmiyordu. Sadece...o delik. Biraz yukarıdaydı ama fazla değil. Zıplayabilirdim heralde. Bu arada başım hala acıyordu.

Tüm gücümle zıpladım. Tam tuttum derken kayıp sırt üstü yine toprağa düştüm. Sırtım acıdı ama fazla değil. Geri toparlandım ve bir daha denedim. Bu sefer ayaklarım resmen yerden kesildi ve tutundum. Kendimi çekebildiğim kadar yukarıya çektim. Bacağımla destek verdim ve kendimi yukarıya attım. Yüz üstü düşsemde en azından dışardaydım. Aslında bıraksalar oracıkta dinlenebilirim. Ama bir yolunu bulup kendi hayatımı bulmam lazım dimi?

Kafamı kaldırdığımda koca bir ağaç gördüm. Aslında bir sürü ağaç. Bir ormanda olduğumu fark etmem de pek uzun sürmedi. Kendimi toparlayıp kalktım. Üzerimi silkeledim. Kendimi bir garip hissediyordum. Hava soğuktu. Rüzgar vardı. O an üzerimdekileri fark ettim.

Üzerimde atlet -siyah- ve şort -o da siyahtı baştan aşağı siyaha bürünmüşüm- Şort olması gerekenden biraz fazla ağırdı. Ama buna fazla takılmadım. Bir de bir kolye vardı. Kolyenin üzerinde hilal şeklinde ay vardı ve onu kaplayan bir çember. Kolyeyi elimde şöyle bir çevirdikten sonra atletimin içine koydum. Belki eski hayatımla ilgili bir şey olabilirdi değil mi? Hala bir şey hatırlamıyorum ama eminim ki hatırlayacağım. Buna inanıyorum ve hatırlayacağım içinde korkuya gerek yoktu. Hiç bir şekilde paniğe kapılmamalıyım. Umarım!

So UndercoverHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin