1.2

884 76 9
                                    

"Jimin!"

Hoseok nefes nefese diğerinin koluna asıldı. Dün gece heyecandan uyuyamamış , sabah da uyanamamıştı. 4 ders sonra, ancak okula yetişmişti.

"Ö-özür dilerim, uyuya kalmışım."

Jimin bir an olsun ona olan güvenini kaybetmeden beklemişti. Kolundaki eli tutup,parmaklarını iç içe geçirdi.

"Önemli değil, buradasın işte."

Yine de Hoseok bir türlü susmuyordu. Sürekli açıklama yapıyor, yüzünü bile yıkamadan bir koşu okula geldiğinden bahsediyordu. Jimin kesinlikle çok doğru bir seçim yapmıştı.

"Eğer, üzdüysem seni özür dilerim. Gerçekten uyandığım gibi kalk-"

"Tamam Hoseok, sorun yok diyorum ya."

Hoseok daha fazla dayanamayacağını bildiği için ellerini , Jimin'in, o çok merak ettiği beline sardı. Kesinlikle vazgeçemeyeceği bir histi bu. Anlatılması oldukça güç.

"Bugün, sevgilim olman gereken gün. Resmi bir şekilde."

Hoseok konuşurken, Jimin yüzünde bilmiş bir ifadeyle diğerini izliyor, çaktırmadan -belki de Hoseok çoktan fark etmişti- belini sağa sola sallıyordu .

"Jimin, bugünü ömrümün sonuna kadar hatırlamam gereken günlerin arasına eklememe izin verir misin?"

Etraftaki herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyor, Jimin'in Hoseok'a bu kadar yakın olmasına anlam vermiyorlardı. 'Hani dedikodular yalandı?'

"Hoseokkie, ömrümüzün ve hatırlamamız."

Jimin'in dediklerini anlayamadan gözlerini kırptı. "Ne?"

"Diyorum ki, ömrümüzün sonuna kadar hatırlamamız gereken demelisin."

İkili kimseyi umursamadan okulun bahçesinde aşklarını paylaşıyordu. Hoseok sürekli onu sevdiğini söylüyor, sevdiğinin belindeki ellerini tombul yanakları sıkıştırmak için kaldırıp duruyordu.

Jimin ise küçük bir çocuk gibi sevilmenin utancıyla kızarmış yüzünü , saklayacak yer arıyordu.

"Hoseok," Jimin sonunda saklanabileceği bir yer bulmuş, bu yer Hoseok'un göğsüydü, oradan boğuk sesiyle konuşmaya başlamıştı. "Akşam geliyorsun değil mi?"

Jimin'i göğsünden ayırmadan yavaş adımlarla sınıfa ilerliyordu. "Hayır bebeğim, sen bize geliyorsun."

"Ama Hoseokkie, ilk benim annem çağırdı!"

Sınıfın kapısında durdular. "Ama senin annenle tanıştım, sıra benim annemde."

Jimin büzülmüş dudaklarına tatlı bir tebessüm yerleştirip, kapıyı açtı. "Mantıklı, o zaman çıkışta birlikte gidelim."

Kapıdan içeriye yavaş adımlarla girdiler, az sonra ders başlardı. Hoseok sahiplenici bir şekilde , Jimin'in belindeki ellerini oradan hiç ayırmıyordu. Hatta Jimin'i gideceği yere bizzat kendisi yönlendiriyordu. Ancak Jimin , belindelki ellere zıt yönde ilerleyip, alışkın olduğu sıra arkadaşına el salladı.

"Birlikte oturalım Jimin~"

Hoseok mızmız bebekler gibi ses çıkartırken, Jimin ise sadece göz kırpıp eski sırasına geçti.

I can't  ☆ Jihope ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin