Bölüm 4 - Harry'nin Düşüşü

1.8K 101 59
                                    

Medyada akıyoruz gençler :)

“Kayboldun artık. Durmalısın”

“Yardım et, ölüyorum”

“Kayboldun, asla eve dönemezsin, kayboldun”

“yardım et”

Charles terler içinde uyandı. Kabus görmüştü. Kafasının içinde karanlık bir ses yankılanıyordu sürekli.

“Kayboldun” Charles yataktan çıktı ve pencereyi açtı. Temiz gece havasını içine çekti. Elleri titriyordu.

“Yapmam gerekenler…” dedi ve bir süre durdu. “Yapmam gerekenler… Babama ne olduğunu öğrenmek. Harry ile yakınlaşmaya çalışmak. Draco’dan iksir formüllerimi almak. İntikam almak. İntikam almak. İntikam almak….”

Ertesi sabah Harry kahvaltıya gelmedi. Hermione ve Ron durumu merak etmişlerdi. Ron’a sebebini sorunca

“Biraz rahatsızmış, gelmek istemedi” dedi Ron. Hermione düşünceliydi.

“Nesi varmış?”

“Bilmiyorum, izin almış sabah derslere de girmeyecek” dedi Ron. Hermione’nin suratı asılmıştı.

“Hadi bırak kahvaltıyı Harry’i görmeye gidiyoruz” dedi.

“Bizi görmek isteyeceğini sanmıyorum özellikle seni. Sana çok kırılmış durumda” dedi Ron. Hermione ayağa kalktı tam o sırada ortak salona Charles girdi. Göz göze geldiler. Ron hafifçe öksürdü. Hermione onu duymazdan geldi. Charles’ın bulunduğu yere yöneldi. Charles’a hiçbir şey demeden ortak salondan çıktı ve Charles Hermione’nin rüzgarı ile kalakaldı. Charles ve Ron Hermione’nin arkasından bakakaldı. Ron onun peşinden gitmek için hamle yaptı fakat geç kalmıştı. Charles çoktan geri dönüp Hermione’nin peşinden gitmişti bile. Ron sinirden deliye dönmüştü. Onları takip edemezdi. Yanına ikizler ve Ginny’nin gelmesiyle sakinleşti oturup kahvaltısına devam etti.

Hermione gözleri dolu bir şekilde merdivenlerden çıkıyordu. Arkasından gelen Charles’ın ayak seslerini duyabiliyordu. Charles merdivende onu yakaladı. Hermione’nin kolundan tuttu ve onu kendine çekti.

“Sorun ne? Neden ağlıyorsun?” .

“Görüşmemeliyiz” dedi Hermione burnunu çekerek. Charles’ın surat ifadesi birden değişti.

“Neden? Arkadaşların onay vermiyor diye mi? Onlara soracak değiliz” dedi.

“Bilmiyorum. Görüşmemeliyiz üzgünüm. Şimdi binama döneceğim. Lütfen beni bırak” .

“Bırakmayacağım Hermione. Bunun sebebini söyle” .

“Ben Harry’i kaybetmek istemiyorum. Ron’u da. Weasley ailesini de. Sen hepsini tehlikeye atıyorsun” .

“Öyle mi demek beni kaybetmeyi göze alıyorsun” dedi Charles bir anda Hermione’nin kolunu bırakarak.

“hayır hayır” diye mırıldandı Hermione.

“Pekala senin dediğin gibi olsun, kimseye yalvarcak değilim, ne de olsa sen bir Gryffindorsun. Arkadaşlarından vazgeçmezsin. Hoşça kal” dedi Charles ve hızla merdivenlerden aşağı inip ortak salona geri döndü.

“Charles” diye bağırdı Hermione. Ama Charles geri dönmeyince gözyaşlarını silerek Harry’nin yanına gitti.

Harry yatakta yatıyordu. Hermione’yi görünce yatağında oturur pozisyona geçti.

“Ron hasta olduğunu söyledi, neyin var?” diye sordu Hermione. Harry

“hastayım” cevabını verdi ve daha konuşmadı. Hermione Harry’nin elini tuttu.

“Özür dilerim, ah senin ateşin var” bir anda Harry’nin elini bıraktı ve alnına dokundu.

“Harry yanıyorsun sen” Harry başını salladı.

“Ben iyiyim, iyileşirim” dedi. Hermione’nin tekrar sulanmış olan gözlerine bakarak.

“Ağladın mı sen?” diye sordu Harry.

“Charles ile bitti. Kesin olarak.” cevabını verdi Hermione. Harry ilgilenmiyormuş gibi davranarak nedenini sordu.

“onu sevmediğini biliyorum Harry. Nedenini sen daha iyi biliyorsun bence” dedi Hermione. Harry Hermione’nin küçük elini avucunun içine aldı. Ve yatakta biraz daha doğruldu. Sanki her hareketi ona acı veriyormuş gibiydi. Hermione’ye yaklaştı ve

“Ben buradayım, doğru veya yanlış kararlarında yanındayım” dedi. Hermione gülümsedi ve Harry’e sarıldı.

“gerçekten yanıyorsun. Nasıl bu kadar hasta olabildin?” dedi.

“Kalbim hasta. Vücudum nasıl hasta olmasın” cevabını verdi Harry. Hermione sarılmayı kesip Harry’e baktı.

“Kalbin mi?” Harry başını evet anlamında salladı. Sonra daha fazla dayanamadı ve ateş gibi yanan sıcacık dudaklarını Hermione’nin dudakları ile buluşturdu. Hermione şaşkınlıktan ne yapacağını bilemedi. Fizyolojik olarak vücudu istemediği tepkiler veriyordu. Farkında olmadan Harry’nin öpüşüne karşılık verdi. Sıcak şarap gibiydi Harry’nin dudakları. Harry elini Hermione’nin saçlarına götürdü. İkisi de ağlıyordu. Uzun süren bir öpüşmeydi bu Harry tutkuluydu. Hermione ise tepkisizdi. Elini Harry’nin ensesine koydu ve onu kendine çekti. İşte bu aşktı. Hermione kalbini hiç dinlememişti. Kalbi ona senelerce Harry’i söylemiş ama o duymamıştı. Harry ise aşkından ateşler içinde yanıyordu. Çektiği acı o kadar büyüktü ki. Şimdi mutluluktan ağlıyordu. Birbirlerinden ayrıldıkların Harry Hermione’nin yanaklarına dokunup onun gözyaşlarını sildi. Hermione derin bir nefes alıp dudaklarını ıslattı. Sonra bir ses duydular ve ikisi de dönüp kapıya baktılar.

“Tebrik ederim sizi” dedi Ron ve sonra hızla odadan ayrıldı. Hermione yataktan indi ve onun peşinden koştu. Harry de inmeye çalıştı yataktan ama her tarafı ağrıyordu ve yere adımını atar atmaz başı dönmeye başladı. Yatakhanenin kapısına kadar yürüdü.  Merdivenlerin başında durakladı. Bir adım attı. İkinci adımı da zar zor attı. Üçüncü adımda gözleri karardı. Merdivenlerden yuvarlandı. Merdivenlerin dibinde kanlar içinde yatıyordu şimdi ve şans eseri salonda kimse yoktu. Kimse Harry’nin düşüşünü görmemişti.

☯Nine Days☯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin