Daha önce Charles ve Carmen'in öpüştüğü sırada bir vazo devrilme sesi duyduklarını söylemiştim. Şimdi o ana geri dönüyoruz. Carmen Charles'ı tutkulu bir şekilde öperken Charles'ın da karşılık vermesini istiyordu. Bu yüzden Charles'ın bir elini beline diğer elini ise göğsüne koymuştu. O anda onları izleyen bir çift gözün farkında bile değillerdi. Bu kişi oradan sadece rastgele geçen biriydi. Carmen ve Charles'ı görünce hemen sütanların arkasına saklandı. "Mümkün... değil, imkansız" diye fısıldadı. Dudaklarını ısırdı ve elini alnına götürüp duvara yaslandı. Sonra kafasını uzatıp onlara birkez daha baktı. "Ben şimdi ne yapacağım?" dedi kendi kendine. Gördüklerine anlam veremiyordu. Başını öne eğerek geldiği yere geri döndü. Ellerinin titremesini engelleyemiyordu. Bir elini yumruk yaptı. Sarhoş gibi yürürken yanındaki masaya çarptı ve masanın üzerindeki vazo düştü. Çıkan sesten dolayı hemen arkasına baktı. "Ahmak! Ahmak" dedi kendisine ve adımlarını hızlandırdı. Charles bir süre sonra vazonun düştüğü yere geldi. Etrafına baktı kimse yoktu. Sonra yerde kırılan vazo parçalarına baktı. "Lütfen Ellie olmasın, lütfen" diye sayıklıyordu. Sonra koşmaya devam etti. az ileride bankta oturan birini gördü. Başını ellerinin arasına almış düşünen biri. Charles Camen ile onu görenin kim olduğunu anladı. O kişiye yaklaştı. "Fred?"
Fred başını kaldırdı. "Ne istiyorsun?" dedi. Charles yutkundu. "Ben... şey" . Fred birden ayağa kalktı. "Bence kendini konuşmak için yorma. Şu haline bak zaten fazlaca yorulmuşsun" dedi küçümseyerek. Charles hiçbir şey demedi. "Ellie'ye aşıksın sanıyordum" dedi Fred tıslarcasına. "Hala öyleyim" dedi Charles başını kaldırıp Fred'e bakarak. Fred aniden Charles'a bir yumruk attı. Bu öyle sert bir yumruktu ki Charles bir anda yere düştü. Elini dudağına götürdü. Kanıyordu. Yerden destek alarak ayağa kalktı. "Hala bana, ona aşığım mı diyorsun?" dedi Fred onu yumrukladıktan sonra. "Bunu hakkettim" dedi Charles sessizce bir kabullenişle. "Aşk bu mu? Aynaya bir bak. Daha beş dakika önce bambaşka biriyle öpüşüyordun. Ki ben o vazoyu devirmeseydim belki de durmayacaktınız. Senin gibi bir züppe aşkı nereden bilecek ki?" dedi Fred öfkeyle. Charles kaşlarını kaldırdı ve "İleri gidiyorsun" dedi. "Konuşma!" diye bağırdı Fred. Charles eliyle hala kanayan dudağını sildi ve "Özür dilerim ne olduğunu anlayamadım" dedi Charles. Sonrasında söylediği söz ise Fred'i çileden çıkardı. "Ellie'ye söyleyecek misin?" dedi. Fred'in bakışları sertleşti iyice. "Ne? Bunu şimdi mi düşünüyorsun? Sen beni ne sanıyorsun? Ellie'nin üzülmesinden mutluluk duyuyorum mu zannediyorsun? Tek düşündüğün bu mu?" dedi Charles'ın üzerine yürüyerek. Charles geri adım attı. "Özür dilerim" dedi. Sonra da aklına birşey gelmiş gibi "Ellie'ye aşıksın sen" dedi. Fred duraksadı. "Bu yüzden bu kadar sinirlisin" dedi Charles gözlerini kısarak. "Ama o sana aşık gerizekalı" dedi Fred ve bir anda Charles'ın dağılmış yakasına yapıştı. "Seni şuracıkta öldürebilirim" diye fısıldadı. Sonra gözleri Charles'ın omzunun üzerinde karşıda sabit bir noktada asılı kaldı. Charles Fred'in neye baktığını anlamak için o da arkasını döndü. "Ellie?" diye fısıldadı. Fred Charles'ın yakasını tutan ellerini yavaşça çekti. Charles da yüzünü Ellie'ye döndü. Kalbi hızla atıyordu. "Aptal" dedi kendisine. Charles ve Fred yanyanaydı şimdi. Ellie'nin gözleri yaşlıydı. "Char...Charles" dedi kekeleyerek. "Ne zamandır buradasın" dedi Charles olabildiğince sert bir sesle. Hala duygularını gizlemek peşindeydi. Aslında şuan yapmak istediği tek şey Ellie'nin ayaklarına kapanmak ve ondan af dilemekti. Ama Charles'ı tanıyorsunuz. O asla böyle birşeyi yapmaz. Bunu yapmaktansa ölmeyi tercih eder. "Önemli kısımları duyacak kadar buradaydım" diye Charles'ın sorusuna cevap verdi Ellie. Charles Ellie'ye yaklaştı. "Üzgünüm gerçekten" dedi. "Oymuş Carmen oymuş" diyerek kendini savunmaya çalıştı Charles. Ellie dimdik ve oldukça soğuk bir sesle "O yüzden mi hemen ilk yalnız kaldığınız an onun dudağına yapıştın" dedi. O sırada George ve diğerleri de oraya geldi. Charles ortam kalabalıklaştıkça gerildiğini hissediyordu. Tüm bu gerginlik içinde belki de hayatını tümüyle değiştirecek o sözleri söylüyordu şimdi. "Senden özür dilemeyeceğim" dedi. Ellie bir tokat attı Charles'a. Charles kendine gelince bakışlarını sertleştirdi ve "Senden af da dilemeyeceğim" dedi. Ellie bir tokat daha attı. Charles dudaklarını ısırıyordu. "Seni affedebileceğimi düşünme sakın. Charles Grey bundan sonra seni tanımıyorum" dedi Ellie ve Charles'ın tek bir söz söylemesine fırsat bırakmadan oradan uzaklaştı. Charles arkasına bile bakmadan hızlı adımlarla yürümeye başladı. Draco kendinden emin bir şekilde yürüyen Ellie'ye baktı. Sonra da neredeyse öfkeyi kasıp kavuran Charles'a. Ve sonra Charles'ın peşinden gitti. Fred de kimseye kulak asmadan Ellie'nin peşinden gidiyordu. onu diğerleri takip etti. Carmen uzaklarda bir yerlerde bu kavgayı görmüştü. Kendi kendine gülümsedi ve odasına gitti.
--------
"Charles bekle" dedi Draco ama Charles onu duymuyordu bile. Charles slytherin ortak salonuna gelince kendini bir koltuğa bıraktı. Arkasından koşan Draco ise nefes nefese kalmıştı. "Charles?" dedi. Charles konuşmuyordu. Draco onun karşısındaki koltuğa oturarak "Sakın yanlış birşey yapma" dedi. Charles başını iki yana salladı. "Onu aldattığımı düşünüyor. Nasıl bunu yapabilir? Ben sadece kendimi kaybettim" dedi. "Bu sefer fazla ileri gittin" dedi Charles'a Draco. Charles başını öne eğdi ve elleri arasına aldı. Sonra birden koltukta dik birşekilde oturdu ve "Onlara kim olduğumu göstereceğim. Unutuyorlar bazen" dedi büyük bir kibirle. Draco ayağa kalktı ve elini Charles'ın omzuna koydu. "Sakin ol" dedi. Charles Draco'nun elini omzundan çekip attı. Draco kaşlarını çatarak geriledi. "Benimle misin onlarla mı?" diye sordu Charles. "Ne?" diye bağırdı Draco. "Benimle misin? Onlarla mı?" dedi Charles sesini yükselterek. "Çabuk kararını ver. Bundan sonra Weasleylere ve Ellie'ye savaş ilan ediyorum. Charles Grey ile nasıl konuşulur öğreteceğim hepsine. Eğer onların yanındaysan listeme seni de eklerim" dedi ve Fred'in dudağında kanattığı yeri ısırdı dişiyle. Yine kanamaya başladı bu sefer. Draco Charles'a baktı ve "Gerçekten çok ileri gittin bu sefer. Ama seninleyim, Weasleylerin tarafında olmaktansa ölürüm" dedi. Charles gülümsedi ve kolunu Draco'nun omzuna atarak uzaklara daldı. Draco ise grubun dağılmasına üzülüyordu çünkü Ellie'yi de en az Charles'ı sevdiği kadar seviyordu.
-------------
Ellie Fred'in peşinden koştuğunu görünce adımlarını hızlandırdı ve bahçeye yöneldi. Dışarıdaki yağmur hala dinmemişti. "Ellie nereye gidiyorsun bekle" diye bağırdı Fred ve onu bahçede yakaladı. "Neden kaçıyorsun" dedi yağmur damlaları yüzünden süzülürken. "Üşüteceksin gel" dedi ve Ellie'yi çekiştirdi. O sırada Harry, Ron ve Hermione de bahçeye çıkmıştı ama George onları durdurdu. "Bırakın bir süre yalnız kalsınlar" dedi. Sonra içeri girdiler. George son birkez dönüp kardeşine baktı. Hafifçe gülümseyerek içeri girdi. Ellie o sırada Fred'in elinden kurtuldu. "Sonra yerden aldığı taşı uzaklara atmaya başladı. Fred biraz korkarak Ellie'ye "Ne yapıyorsun, sakin ol" dedi. Ellie son taşı da attıktan sonra ellerini yüzüne götürdü. "Neden bana bunu yapıyor" dedi birden. "Ellie... lütfen sakinleş" dedi Fred ama Ellie birden yere oturdu ve ağlamaya başladı. Fred panikledi ne yapacağını şaşırdı. "Ellie ağlama lütfen, lütfen" deyip duruyordu. Sonra o da yere Ellie'nin yanına oturdu. Ellie hala ağlıyordu ve Fred'in aklına yapacak hiçbirşey gelmiyordu. "Lütfen Ellie ağlama" diyerek ona sarıldı.
O sırada Charles pencereden onları izliyordu. Surat ifadesi sertti. "Fırsattan istifade diye buna derim işte" dedi. "Ne? Neden bahsediyorsun?" diyerek Draco da pencereden baktı ve Fred'i Ellie'ye sarılırken gördü. "Charles aklından neler geçiyor?" dedi tedirgin bir şekilde. "Gerçekten aklımdan geçeni bilmek istemezsin" dedi Charles. Draco bu sefer "Ellie'ye bir bak, onu ne hale getirdin. Neden özür dilemeyeceğim dedin ki?" dedi. Charles gözlerini Fred ve Ellie'den alamayarak "Çünkü ben Charles Grey'im" dedi. "Charles kafanı topla ve herşeyi unut, git Ellie'den özür dile" dedi Draco. "Ellie ve Charles hayatlarının hatalarını yaptılar. Bunu o ikisine ödetmeden olmaz" dedi. Draco "Bu durumda asıl hatalı olan sensin" dedi Draco sesini yükselterek. "Sen kimin tarafındasın?" dedi Charles bir anda Draco'ya bakarak. Sonra Fred'e baktı tekrar. Draco bir of çekti ve deri koltuklardan birine oturdu. "Charles'ı eğer iyi tanıyorsam o yumruğun intikamını alır ve o tokatların. Ah be Charles neden bu kadar taş kalplisin?" diye düşünmeye başladı Draco.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☯Nine Days☯
FanficHogwarts... Bilirsiniz cadılık ve büyücülük okulu. Dışarıdan bakıldığında oldukça masum görünüyor öyle değil mi? Şimdi biraz derinlere inelim... Bu hikayeyi bir facebook sitesinde okumuştum. Yazarı lotrhead'dir.