GÖLYAZI!! Bursa'nın dizilere mekan olan 1 numaralı yeri. Şehrin nazar boncuğu, göz bebeği. Salgın başladığından beri gerek şehre yakın ama aynı zamanda da uzak konumu gerekse çevresinin su ile kaplı olmasından dolayı kale gibi güvenli olması şehirden kaçan insanların 1 numaralı sığınağı haline getirmiştir.
Sağlık bakanlığının jandarma genel komutanlığı ile yaptığı doğal afetler toplanma bölgeleri ilgili anlaşma sonucunda Gölyazı konumu ve imkanları dolayısıyla afet sırasında şehir dışında ki Bursa'nın bir numaralı afet merkezi ilan edilmişti.
.
..
...Köye yaklaşırken yol kenarında belirli aralıklarla bırakılmış insan cesetleri dikkat çekiyordu. Bilinçli olarak bırakıldığı çok belliydi. Terkedilmiş havası verilmek istenmişti. Yavaş yavaş yolun sonuna doğru da terkedilmiş arabaların, aralarından sadece tek bir araç geçebilecek şekilde dizildiği de Murat'ın gözünden kaçmamıştı.
Yolun sonunda ise büyük tellerle örülmüş kapı karşılıyordu misafirleri.
Kapının önüne geldiklerinde küçük bir gözetleme kulesinde ki adam eliyle işaret ederek gelen kişilerin kendilerini tanıtmalarını istedi. Teğmen araçtan inerek kendini gösterip kapıyı açmalarını sağladı. Kapı açılır açılmaz ağır silahlı iki kişi dışarı çıkıp araçtakileri kontrol etmeye başladı. Hızlıca kontrolden sonra içeri aldılar ve kapıyı kapattılar.
Murat kapıdan içeri girince gördükleri karşısında şok olmuştu. Tellerin ardı o kadar kalabalıktı ki bu kadarını beklemiyordu. Burada bir köyün nüfusunun kat be kat fazlası vardı.
Araçtan indikten sonra teğmenin emri ile revirden iki kişi gelip Ferit'i bir sedye ile eski bir kilise sonrasında kütüphane şimdi de mini bir hastane olan yere götürdüler. Murat'ı da teğmen yanına alıp üstlerinden birinin yanına Yüzbaşı Faruk'un yanına götürdü.
"Yüzbaşım! Görükle görevini tamamlamış olarak geri dönmüş bulunmaktayız!"dedi teğmen.
"Hoşgeldiniz Alper Teğmenim. Görev ile ilgili herhangi bir sıkıntı yaşadınız mı?"
Murat teğmen dedikleri adamın isminin Alper olduğunu sonunda öğrenebilmişti."Herhangi bir arkadaşımız zarar görmedi ancak aracımızı bir kaza sonucu kaybettik."
"Siz zarar görmediyseniz sıkıntı yok. Peki yanında getirdiğin arkadaş kim?"
"Bu Murat. Görüklede aracımızın hurda olmasına neden olan çocuğun arkadaşı. Kendileri 1 aydır Görükle de hayatta kalmayı başarabilmişler. Tanışmak istersiniz diye düşündüm."
"1 ay demek. 1 aydan fazla olmadı mı ya? Bugün ayın kaçı ki?"
Yüzbaşı arkasındaki duvarda asılı takvime bakıp 1 ayı geçmiş ya dedi Alper'e.
"Bugün 7 ağustos. Neredeyse bir buçuk ay! Anlat bakalım Murat. Bu zamana kadar nasıl hayatta kaldınız?"
Murat biraz tedirgin ama gittikçe rahatlayan bir şekilde başından geçen herşeyi tek tek yüzbaşına anlattı. Anlatamadığı tek şey ise Gizem'in başına gelenlerdi. Sanki hiç yaşanmamış gibi pas geçmişti o zamanları. Bir de görüklede hala arkadaşlarının olduğu. Hala tam bir güven duymuyor du buradakilere.Murat anlatmasını bitirdikten sonra sağlık kontrolüne götürüldü teğmen tarafından. Yolda giderken de teğmen köye dair birkaç bilgi vermeyi de ihmal etmedi.
"Nüfusumuz tam olarak üç bin yedi yüz kırk altı. Tabi biz Görükle de iken birileri ölmemişse. Kızılay'dan ve AFAD'dan ekipler tarafından yemek ve ilaç yardımı yapılıyor. Salgının üçüncü gününde prosedür gereği jandarma köye gelerek toplama merkezini oluşturdu. Daha sonrasında da bizler geldik. Aslında biz Hüdavendigar Parkında ki kamptaydık. Ama orası çok dayanamadı. Şehrin kalabalık bir noktasında olmasından ötürü tehlikeli bir bölgeydi. Bursa'nın vali ve kaymakamları dahil tüm üst düzey makamları bu kampta bulunmakta. Onlar ada dediğimiz kısımda yaşıyorlar. Yani köy ikiye ayrılmış durumda. Ada ve kara. Üst düzey adada iken dışardan gelen aileler kara da yaşıyorlar. İki bölüm arasında geçiş neredeyse imkansız. Ben bile daha o tarafa geçmedim.
Siz de kara kısmında yaşayacaksınız. İki erkek olduğunuz için büyük olasılıkla koğuş dediğimiz toplu yatakhane de kalacaksınız."
Murat burasının bir devlet kampı olduğuna kesinlik getirmişti artık. İçinde ki tüm şüpheler bitmişti. Artık rahatça diğerlerinden bahsedebilirdi." Aslında söylemek istediğim birşey daha var. "
" Neymiş o? "
" Biz sadece 2 kişi değiliz. 5 kişiyiz. 2 kız ve 1 erkek arkadaşımız daha var Görükle'de. Onları da buraya aldırmalıyız."
"Bunu neden daha önce söylemedin peki? Tekrar nasıl gideceğiz oraya şimdi?"
"Söyleyemezdim çünkü sizin asker olduğunuza inanmıyordum. Ferit yaralı olmasaydı eğer kaçardım sizden."
Teğmen şaşırmış ve kızmış bir şekilde Murat'ı hastaneye bıraktıktan bir süre sonra geri geleceğini söyleyip yanından ayrıldı. Murat içinden inşallah onları getirmeyi kabul ederler diye geçirdi.
Kısa bir süre sonra Murat'ın yanına bir erkek hemşire gelip onu muayene edeceğini söyledi. Murat hiç düşünmeden kabul etti tabi.
Hemşire direk soyunmasını istedi. Murat niye diye sorduğunda ise yara ısırılma çizilme falan var mı diye kontrol edeceğini söyledi. Murat daha fazla uzatmadan üstündekileri çıkardı. Hemşire Murat'ın vücudunu köşe bucak incelemeye başladı. Ayağının altından testislerine kadar. Sonunda temizsin deyip tekrar giyinmesini söyledi.
"Peki arkadaşım Ferit ne olacak? Durumu nasıl?"
"Karnına cam saplanmış olandan bahsediyorsan onun işi zor. Yara çok derinmiş galiba. Bir de üzerinde çok fazla kirli kan olduğu için mikrop kapma ihtimali de varmış. Karantina bölgesinde bekletiliyor."
"Nasıl ya? O da benim gibi! Isırılmadı zombiler den çizik bile almadı. Sırf zombi kanı yarasına bulaştığı için dönüşebilir mi bir insan?"
"Bunu bilemeyiz! Zaten zombi kanı bulaşmış demedim. Mikrop kapmış olabilir dedim. İnşallah zombi kanı yara ile temas etmemiştir. Eğer ettiyse o da onlardan olacak demektir. Daha önce yaşanmış bir durum bu."
Murat beti benzi atmış bir şekilde kalakaldı hemşirenin karşısında. Dedikleri doğru çıkmasın diye dua etmeye başladı içinden. Hemşire ile işi bittikten sonra direk Ferit'in yanına gitmek istedi. Ancak karantina bölgesi ziyarete kapalı olduğu için izin vermediler. O da kapısında beklemeye başladı.
Kısa bir süre sonra da teğmen yanına gelip; "Hadi iyisin. Arkadaşlarından yüzbaşına bahsettim. Onları gidip almamıza izin verdi. Eğer sağlık kontrolün bittiyse hazır ol birazdan yola çıkacaz." dedi. En azından bu haber biraz daha iyi hissetmesini sağlamıştı.
Ancak Yağız'ın başına gelenlerden haberi yoktu hala. Başka bir cenaze daha kaldıramazdı yüreği.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜ DÜNYA: BAŞLANGIÇ
Ciencia FicciónBu kurgu 2015 yılında yazılmıştır. Geri kalan tüm hikayelerden farklı konseptiyle yeni nesil hikayeye odaklanın! Salgının ilk zamanlarında salgının sebebi bilinmediği için ne gibi önlemler alınacağı hakkında bilim insanları dahil kimse ne yapılaca...