Giriş🍃

76 24 17
                                    

Yağmur bir türlü dinmek bilmiyordu...
Başımdan aşağıya bardaktan su boşanırcasına yağmur yağıyordu. Uzun Sırma sarı saçlarım su içinde kalmıştı yüzüme düşen su damlaları şakaklarimdan boynuma boynumdan içime doğru süzülüyordu. Çaresiz bir başıma kalmıştım, en korktuğum şey başıma gelmişti işte...
Herkez yağmurdan kaçarken ben donuk bakışlarımı önüme çevirmiş gelip geçen insanları izliyordum. Tabii onlarda beni, büyük ihtimalle delimi ne bu yağmurun altında oturmuş aval aval bakıyor hesabı yapıyorlardır. Sırılsıklam olmuştum. Üstumde ki kıyafetler ağırlık eder olmuştu. Gerçi şu saatten sonra ne olacağımin bir önemi yoktu benim için.
Hayatımın en güzel varlığini , tek dayanağımı kaybetmiştim bir hafta önce , babam ise ben 12 yaşındayken işçi olarak gittiği tarla da traktör altinda kalarak şehit düştü.
Şehit düştü diyorum çünkü o zamanlar o tarlanın sahibinin buyruğuna göre mahsuller toplanıp satıldıktan sonda şehirde ki kimsesiz  çocuklara bağışlanacakti.
Babam durur mu yufka yürekli babam benim! Kendisi de yetim büyüğünden mi neydi bilemem yanına bir öksüz bir yetim bir kimsesiz geldi mi onunla der onunla ağlardı...
Çok başkaydı babam.
Annemle çok zor zamanlar geçirdik. Geçen sene gelmiştik annemle buraya Üniversite kazanmıştım ikimizin de tek emeli tek hedefi benim okumamdi. Buralar da köyden bir komşumuz sahip çıktı bize bir kaç gün kadar misafir etti sonrasında ise iki göz bir oda gecekondu tuttuk.
Öyle ya da böyle kendi yağımızda kavruluyorduk yavaş yavaş , komsumuzun yardimiyla gundelik islerine giden annem evimizi de yaşanır hale getirmişti.
Bu süre zarfında annemin rahatsızlığı baş göstermeye başlamıştı.
Şiddetli öksürükler, bayılacak gibi olması, beti benzi atması, bazen yemek bile yiyemiyordu , ağrıdan kendinden geçiyordu. Gel etme dedim hastaneye gidelim dedim kac defa dinletemedim. En sonunda bir gün ikna etmeyi başarmıştım.

                      

                    *********

- Anne!Hadi geç kalıyoruz.
- Tamam kızım dur acele ettirme!
Hızla çıkmıştık evden dolmuşa binip hastanenin yolunu tutmuştuk.
Annemin yüzüne baktım bi an ne kadar çok çökmüş na kadar zayıflamış yüzünde ki o hoşnut kalmamış olduğu hüzün beni içkillendirmisti. Kötü bir şey olmaz ümidiyle yanimda ki camdan dışarıyı seyre daldım.
Dolmuştan indiğimizde anneme miral verici ithamlar da bulunuyordum. Korkma bir şey olmayacak , sadece birazcık usutmussundur l, korkulacak bir şey yok v.b bir sürü şey söyledim.
Kapıyı tıklatıp içeriye girdigimiz de ellili yaşlarında bir erkek doktor karşıladı bizi. Annem şikayetini dile getirdi , bir kaç tahlil iştendi işlemler yapıldı derken yaklaşık bi bir hafta kadar hastane de uğraştım annemle.
Bir haftanın sonunda doktorun yanına gittimiz de annemin kanser olduğunu öğrendim.
Doktor işin aslını anneme açıklamamı söylemişti. Bn de sedece bi küçük usutmussun biraz tedavi olacaksin ve çıkacağız demiştim. Sadece 5 ay dayanbildi annem ,sadece 5 ay...
Gün geçtikçe daha da eridi gözümun önünde hele o bi şey yapamama duygusu var ya en kötüsü de oydu. O uykuya daldığında geceleri yanina gidip kokusunu içime içime çekerdim. Gizli gizli ağlardım saçlarını okşardım. Gün geçtikçe elden ayaktan düşünce ne zaman çıkacağız sorusunu bırakır oldu. Beni üzmemek adına bilmemezlige veriyordu ama
O da farkındaydı o beni kandiriyor bende onu kandırıyordum. Onu öyle görmek beni gün be gün daha da beter bi hale sürüklüyordu. En sonunda yoğun bakıma aldılar ve sadece 4 gün dayanbildi annem.
Yoğun bakimin önünde ki koltuklar da yatıp kalkıyordum artık . Bir sabah birinin durtuklemesi üzerine uyandım gözlerimi araladigim da  annemin bakımını üstlenmiş olan hemşireydi.
-sera hanım! Başınız sağolsun!.
Uyku magmurlugundanmidir neyse bi an ne tepki verceğimi bilemedim dona kalmışım. Uyuşmuştum büsbütün, hicbir şeyi duymaz olmuştum sadece kulaklarım uğuldar olmuştu.
Gerisini hatırlamıyorum zaten sonrasında kısa çaplı bi şok geçirmişim.
Daha sonrasında ise işte burada böyle bankta oturmuş ne yapacağını bilmeyen bir ben , bir SERA var!.


SERAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin