2. Bölüm

191 18 26
                                    

Multi Medya: Defne

DEFNE' NİN AĞZINDAN:

Saatlerdir ablamı düşünüyordum. Dakikalar ilerledikçe, zamanla birlikte korkularım da artıyordu. Ablam kendine zarar veren biri değildi. Fakat bu gün yaşadıkları çok ağırdı. Açelya ablam dışarıdan çok güçlü bir kız gibi görünse de, ruhu bir çocuk kadar hassastır. Merakıma yenik düşerek, ablamın odasına doğru yöneldim. Saatin geç olmasına aldırmadan,kapıyı tıklattım. Beklediğim ses gelmeyince, bir daha kapıya vurdum. Derin bir sessizlik oldu. Uyumuş olma ihtimalini düşünerek, kapının kulpunu yavaşça aşağı indirdim. Karşılaştığım manzara; boş bir yatak, yerde ise Açelyla ablamın gecelikleriydi. İçimi bir korku sardı. Aslında bu boş bir korkuydu. Bu tür tartışmalarda, ablam dışarı çıkar ve kendini iyi hissedene kadar sahilde dolaşarak, eve geri dönmezdi. Peki bunu bilmeme rağmen neden içimdeki korku artmaya devam ediyordu?

Ne yapacağımı bilemezken, kapının açılmasıyla bakışlarımı kapının olduğu tarafa çevirdim. Yavaş adımlarla odaya giren babam, görüş alanıma girdi. Üstünde eşofmanları vardı. Biraz sinirli görünüyordu. Tabii bu siniri ablama değil, anneme idi. Odada görmek istediği kişiyi göremeyince, şaşkın gözlerini benimkilerle buluşturdu. ''Ablan nerede Defne'ciğim?'' diye sordu yumuşak bir sesle. Çok güzel bir soru. Şimdi ne yapacaktım? Ne olursa olsun, asla yalan söyleyen biri olmadım. Zaten yalan söylesem de, babam bunu çok rahat bir şekilde anlardı. Ama ablamı da ele veremezdim. En iyisi bilmiyorum demek. Dudağımı büküp, kollarımı iki yana açarak "bilmiyorum babacığım. Ben de ablamın, iyi olup olmadığına bakmak için gelmiştim" dedim. Lafımı bitirir bitirmez, tekrardan kapı açıldı. Bu sefer gelen kişi ise annemdi. Annemi gördüğüm anda, ona ne kadar sinirli olduğumu bir kez daha hatırladım. 'Ablama vurursan seninle konuşmam' derken, şaka yaptığımı sanıyordu herhalde. Ama benden büyük bir trip yiyeceği kesindi.

Bu konuyu bir kenara bırakıp, bakışlarımı babama çevirdim. Babam cebinden telefonunu çıkararak, tahminime göre ablamı aradı. Bir müddet bekledikten sonra, ablam sanırım telefonu meşgule aldı. Bunu; babamın telefona kaşları çatık şekilde bakmasından anlıyordum. Telaşlı gözlerle bize bakarak ''telefonu açmıyor" deyip bakışlarını bana çevirdi ve ''Defne bir de sen ara kızım. Belki sana cevap verir" diye devam etti. "Tamam baba" deyip, hızlıca telefondan ablamı buldum ve aradım. Bir süre bekledikten sonra, telefon meşgule atıldı. Babama 'üzgünüm' bakışı atıp tekrar aradım. Bu sefer telesekreterin sesini duydum. ''Aradığınız kişiye şu anda...'' devamını dinlemeden telefonu kapattım ve babama döndüm. ''Telefonu kapattı" dedim. Babam derin bir nefes verdikten sonra ''ben adamlarımı toplayıp aramaya gidiyorum" deyip hızlıca odadan çıktı. Babamın çıkmasını fırsat bilip, anneme döndüm. ''Anne beni neden dinlemedin? Sana; eğer ona vurursan seni affetmem demiştim. Ama sen beni dinlemedin! Her şey senin yüzünden oldu. Eğer ablama bir şey olursa...'' derken, cümlemi bitiremeden sözümü kesti. ''Ne olur? Ne yaparsın? Sırf o kız için, sen annene nasıl terbiyesizlik yaparsın Defne!? Bu kız seni iyice bozdu görmüyor musun? Artık aç gözlerini kızım! Uyan artık!'' Bu kadının gerçekten kafası basmıyordu. Hala gelmiş karşımda neler anlatıyor. Kafasındaki kurgulara inanmakta inat ediyordu. Ama şu an bunu düşünemezdim. Ablam kayıp ve nerede olduğunu tahmin etsem de emin değildim. Ya başına bir şey gelirse? İşte o zaman ben yaşayamam. Anneme dönüp sinirle "gerçekten seninle uğraşamayacağım" deyip, kapıyı sertçe kapatarak odadan çıktım.

Hemen babamın yanına gittim ve "baba, adamlarına söyle sahile de baksınlar" dedim. Babam düşünür gibi oldu ve ''orada ne işi var?'' diye sordu kuşkuyla. Ben de ''ablam 'çok sevdiğim annem(!)' yüzünden sinirlendiğinde sahile gider. Bence yine oraya gitmiştir" dedim. 'Çok sevdiğim annem(!)' kısmını vurgulayarak söylemiştim. Şu an anneme gerçekten çok sinirliydim.

Karanlık GeçmişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin