Merhabalaaaar! Aradan geçen 2637484848 senenin ardından yeniden yeni bir bölümde buluşmuş bulunmaktayız arkadaşlar. Hikayeye bu kadar ara vermemin sebebi iş, okul, staj üçlüsü oldu. Bazen de bir şey yapmaya engel olan o garip tıkanmışlık hissi... Ama en çok sorumluluk. Tahmin edersiniz ki Wattpad, hayatımda ilk sırada değil. Elbette seviyor ve vakit ayırmaya çalışıyorum ancak sorumluluklarla boğuşurken "Seni mi bekleyeceğiz ya, of!" tarzı yorumlar almak hiç mutlu etmiyor. Sizi anlıyorum, ancak bazen elimden bir şey gelmediğini söylemek istiyorum.
Ayrıca bir şey canımı sıkıyor. Okuyan bir sürü insanın varlığını, yalnızca bölüm gelmediğinde isyan ederken fark ediyorum. Derdim oy verin falan değil. Ama eğer takip ediyorsanız bu hikayeyi, en azından bir yorum yapın. Yorum beni heveslendiriyor. Elbette beni övün, hikayeyi övün demiyorum. Örneğin, yorumlarda Robin hakkında yapılan bir yorum bile çok hoşuma gidiyor. Sahiden yazdıkça yazasım geliyor, çünkü başka insanların düşüncelerini okumayı seviyorum. Her neyse... Yorum yapın arkadaşlar, yorum. Çok konuştum.
Sizi sevi'YORUM.
***
"Bu ne? Artık ev çalmaya da mı başladın?"
Robin, başta vereceğim tepkiyi beklerken biraz daha neşeli gözüküyordu. Çok sevineceğimi düşünmüş olmalıydı. Fakat ben heyecandan yoksun bir tavırla kötü şakalar yapmaya başladığımda, artık heyecanlanmayacağımı anlayıp alaycı bir kişiliğe bürünmüştü.
"Tabii, buraya da bizzat kendi sırtımda taşıyıp getirdim."
"Komik değilsin, çalı kafalı."
"Sen de öyle, tek boynuzlu kusmuğu."
"Tek boynuzlu ne?" derken bir anda saçlarımın rengini, daha doğrusu renklerini hatırladım. Saçlarıma gönderme yapmıştı.
"Ahmak." deyip başımı hafifçe salladım.
"Evi istiyor musun, istemiyor musun?" dedi bezmiş bir tavırla.
"İstemiyorum."
"Sokakta mı yatacaksın?"
"Gerekirse evet."
Robin, dışarı çıkmayan isteyen bir kahkahayı dizginlemeye çalışırken genzinden bir kısmını kaçırdı. Bu alaycı hareket, kendisine duyduğum öfkeyi daha da arttırıyordu.
"Bir gün bile dayanamazsın."
"Çok geç, bir gün dayandım."
"Peki, o zaman bir gün daha dayanamazsın diyelim."
"Neden dayanamayayım?"
"Üç beş ayyaş gelip sana sarktığında beni arama sakın."
Buna istemsizce bir kahkaha patlattım.
"Kim ne yapsın beni be?"
Robin, bunu söylediğimde beni baştan aşağı süzdü ve sinir bozan cinsten bir tebessüm etti.
"Doğru söylüyorsun ama bu adamlar da her gün manken gibi kızlarla düşüp kalkmıyordur, değil mi?"
Tek kaşını kaldırıp uzun uzun baktı, ancak benim verecek cevabım kalmadığı için gitme kararı aldım.
"Neyse ne... Senden ev falan istemiyorum." deyip bugün Robin'in elime tutuşturduğu anahtarı avuç içimde sergilenecek şekilde ona geri uzattım.
"Sana sende kalması gerektiğini söylemiştim." deyip tek kaşını kaldırdı.
"Evet, ben de senden ev istemediğimi söylemiştim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEKİZ MADDE
Teen FictionYaşam amacı, ölümünü güzel kılmak olan bir kız; Rüya Arslan. Var gücüyle insanları soyan iyi kalpli hırsız; Cihan Altınkaya. Hiçbir eylem seni heyecanlandırmıyorsa, hevesin kalmamış demektir. Hiçbir şeye heves duymuyorsan, yaşamanın bir anlamı kal...